Çocuklarımızı Daha Ne Kadar Ayrıştıracağız?

Salih Sarpten

Özel okula gidenle, kamu okuluna giden öğrenci arasındaki beceri farkı her geçen gün biraz daha açılıyor. Bu da yetmezmiş gibi kamu okullarında yeni farklar yaratmaya devam ediyoruz.

  • Konteyner (prefabrik) sınıfta okuyanla okumayan,
  • Tıklım tıkış sınıfta olanla olmayan,
  • Öğretmeni atananla atanmayan…

Evet yanlış okumadınız. “Öğretmen atamaları zamanında yapılamadı” gerekçesiyle bir hafta geç açılan kamu okullarında hâlâ öğretmen eksiklikleri yaşanıyor. Hem de oldukça ciddi boyutlarda…

  • Genel ortaöğretim kademesinde farklı alanlarda 72 öğretmen eksik.
  • Ata tüzüğünde anomali giderilmediği için ilkokullara rehber öğretmen atanamıyor.
  • Farklı kademelerde 10 özel eğitim öğretmeni eksik.

En iyi eğitimi verdiğini düşündüğünüz ve öğrencilerinin giriş sınavını kazanması için çırpındığınız kolejlerde bile tıklım tıkış sınıflar var, fakat öğretmen yok.

Eğitim sistemi o derece darmadağın olmuş durumda ki, tüm pedagojik ilkeler göz ardı ediliyor. Özellikle öğretmenlik açısından durum oldukça vahim. Kıbrıs Türk Eğitim Sistemini odağına alan birçok eğitim araştırmasında “öğretmenlik” ile ilgili ortaya çıkan bulguları şöyle sıralayabiliriz:

  • Öğretmenlik gibi bir meslekte asla kabul edilemeyecek “partizanlık”, “adam kayırmacılığı” ve “torpil” uygulamaları, öğretmenlik mesleğinin en büyük sorunlarını oluşturuyor.
  • Öğretmen ihtiyaçları doğru bir biçimde belirlenemiyor. Kimi okul ve alanlarda öğretmen fazlalığı yaşanırken, kimi okul ve alanlarda sürekli öğretmen açığı oluşmaktadır.
  • Öğretmenlerin istihdamı ile ilgili günümüze kadar izlenen politikalar, öğretmenliği, “herkesin kolaylıkla yapabileceği bir iş” noktasına getirmiştir.
  • Öğretmenler, hizmet içi eğitimlerin ihtiyaçlarını yönelik olmadığını, uygun yöntemi içermediği ve motivasyonlarını artırıcı yönde olmadığını belirtiyorlar.
  • Öğretmenlerin atanması ve yükselmesinde kullanılan ilkeler çağdaş eğitim yaklaşımlarından çok uzakta.

Evet, öğretmene ihtiyacımız var. Ancak bu ihtiyaç okullardaki eksik öğretmen kadrolarını doldurmakla giderilecek bir şey değildir. Bu ihtiyaç;

  • Eğitimdeki en önemli öğrenin öğretmen olduğu gerçeğini görebilmedir.
  • Kaliteli bir eğitim sistemi yaratmanın koşulunun öğretmenlik meslek statüsünü yükseltmekten geçtiğini anlamadır.
  • Öğretmen eğitimini bir meslek grubunun eğitiminden daha farklı ve daha fazlası olarak düşünebilmedir.
  • Öğretmenin yetiştirilmesi, istihdamı ve yükselmesinin siyasi kaygılardan ve çeşitli ideolojilerden bağımsız, bilimsel ilkeler çerçevesinde yapılmasını sağlamadır.

Yüzyılımızın en önemli bilim insanlarından biri olan Stephen William Hawking öğretmenlerle ilgili şu değerlemeyi yapmıştı: “Her birimiz hayatta ne yapabileceğimizi düşündüğümüzde bunu büyük bir ihtimalle bir öğretmen sayesinde yapabildiğimizi göreceğiz. Her olağan dışı insanın arkasında olağan dışı bir öğretmen vardır.”

Bugün sıra dışı öğretmenlere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü ciddi anlamda öğretmen eksikliğimiz bulunuyor.

Eğitimi yönetenler; bu vebal sizin boynunuzdadır. Çocuklarımız üzerinde bu denli farklar yaratan bir eğitim sistemi yaratmanın izleri üzerinize yapışmış durumdadır.


Anlayana Gülmece

Balık Baştan Kokar

Balık pazarından geçen yaşlı bir adam, balıkları tek tek eline alıp kuyruklarını kokluyor. Bunu göre balıkçı adama sesleniyor:

  • Amca, nedir yaptığın? Balık baştan kokar, kuyruğundan değil.

Yaşlı adam iç çekerek, yanıt verir :

  • Biliyorum oğlum, biliyorum… Etrafı koku sardı zaten, acaba kuyruğa kadar kokmayan balık var mı diye bakıyorumdum.

Okumuş muydunuz?

Yaşamak için öyle dürüst ve cesur olmaya gerek yok, hileyle de sürünerek ve utanarak dünyada yol alınıyor.

Wolfgang Van Goethe