Çocuklar bu ülkede pek çok haktan mahrum bırakılıyor ama en fazla ihmal ve istismara uğruyorlar.
Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda, insan hakları karnemiz çok kötü durumda. Bunun sebepleri; çoğu zaman en yakınları (aile, arkadaş, akraba, komşu gibi) tarafından şiddet ve ihmale maruz bırakılmaları ve bu sebeple konunun açılamadan kapatılması – yani cezasızlık, haklarına ilişkin yeterli eğitimi almamaları ve şikâyet makamlarına erişimde ciddi aksaklıkların yaşanmasıdır. Öncelikle çocukların en küçük yaştan itibaren sahip oldukları hakları öğrenmeleri gerekir. Ama bu yeterli değil. Çünkü yasal ve kurumsal manada ciddi eksikliklerimiz var.
- 1996 yılında mevzuata dâhil edilen BM ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’, 2011’de yasalaşan AK ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’, 18 yaş altındaki herkesin çocuk olduğunu belirtirken, bizim yasalarımız bu hususta kafa karışıklığı yaşamakta, çocuklarla ilgili her mevzuat başka bir yaş aralığına referans vermektedir.
- Fasıl 352 Çocuklar Yasası (son değişiklik 2006 yılı) ve Fasıl 157 Çocuk Suçluları Yasası (son değişiklik 1999 yılı) içerisinde çağdışı kalmış, uygulamada işe yaramayan, sorun çözmede yetersiz kalan, uygulanmasa bile çocuk hakkı ihlali yaratan pek çok düzenleme mevcuttur. En kısa zamanda pek çok yasa maddesinin değiştirilmesi hatta yürürlükten kaldırılması gerekir.
- Mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşünce olması gerekirken, biz hâlâ çocuk istismarı meselelerinde karakol aşamasından itibaren yargılama sürecine kadar hakkında istismarcı iddiası olan kişi ile çocuğu yüz yüze getiriyor, çifte mağduriyet yaşatıyoruz. Hâlbuki teknoloji çağında bunun çözümü var. Mahkemelerde sanık haklarını da gözeten şekilde aynı ortamda bulunmadan, bir uzman eşliğinde sorgulamanın yapılabilmesi mümkün. Fasıl 155 Ceza Usul Yasası’nın tadil edilmesi gerekir.
- Yıllardır Meclis’in raflarında bekleyen Çocuk İzlem Merkezi Yasası’nı (ÇİM) mevzuata dahil edemedik. Onunla birlikte oluşacak koruyucu idari mekanizmayı da kuramadık. Bu konuda atılması gereken en önemli adım; özellikle eğitim ve sağlık alanındaki görevlilerin istismarı raporlamak ve bildirimini yapmak adına izleyecekleri mekanizmayı kurmak, sosyal hizmetler ve polise uzanan süreçte tüm paydaşların işbirliği içinde çalışmalarını sağlamaktır. Ama uygulamada bunu aksamadan gerçekleştirmek çok zor. Birbirinden kopuk ilerleyen kurumların işleyişini organize edecek tek bir çatı (ÇİM) kurmak için daha ne bekliyoruz?
- Bu suçu işleyen kişilerin sadece cezalandırılması da yeterli değildir. Ayrıca hapishane içinde ve sonrasında etkin müdahale ve eğitim programlarına tabi tutulmaları gerekir. Ayrıca toplumun geneline yönelik de bu tür suçların işlenmesini önleyici, riski engelleyici kamusal tedbirlerin alınması, kabul ettiğimiz uluslararası sözleşmeler gereğidir. Hiçbirini yerine getirmiyoruz.
- Gerek suça maruz kalan gerekse suça sürüklenen çocuklarla ilgili başlatılacak cezai süreçlerde, özel olarak eğitilmiş polislerin görev yapacağı Çocuk Polisi hayati bir öneme sahip. Son zamanlarda aksaklıklar yaşansa da Kadına Yönelik Şiddete Müdahale Birimi kurulduktan sonra polis bacağında yaşanan bazı mağduriyetler giderildi. Çocuklar için de benzer bir uygulamanın gecikmeden uygulamaya koyulması gerekir.
Özetle çocuklarla ilgili nereye elinizi atsanız; güncellenmemiş yasal düzenlemeler ve kurulamamış modern kamusal mekanizmalar karşınıza çıkıyor. O yüzden 1 Haziran vesilesi ile güzel cümleler kuran idarecilerin, az konuşup çok iş yapma vakti geldi. Hatta geçti.