TC Lefkoşa Büyükelçisi, “Rumlar yaptı, biz de yaptık” demenin ahlaksızlık ve ihanet olduğunu söylüyor…
E yaptıııık!
Niye gizlemeliyiz bunları?
Mevcut düzeni sürdürmek için mi?
-*-*-
Efendim Ayvasıl’da Rumlar şunu yaptıydı, bunu yaptıydı!
Doğrudur!
Ayvasıl’da Rumlar katliam yaptı!
Çeşitli kaynaklara göre Rumlar Ayvasıl’da önce 12 kişiyi öldürdü! Ardından 9 ceset daha bulundu! Toplamda 21 Kıbrıslı Türk katledildi!
-*-*-
Ülkemiz tarihinin en kanlı ve en barbar cinayetleri arasındadır bu olay…
Ama “biz de benzerini yaptık” demenin, neden ahlaksızlık olduğunu anlamak zordur!
“Karşılıklı çok ciddi hatalar yaptık; büyük suçlar işledik; bir daha da yapmamalıyız” demek, TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin neden çok ağırına gidiyor ve bize fırça atmaya çalışıyor?
-*-*-
Kıbrıs, bir katliamlar adasıdır…
Mesela “tarih”ten ele alacak olursak, “Osmanlı – Rum” ya da “Osmanlı – Diğerleri” arasında geçen sıkıntılara arasında en bilenen ve en büyük olanı 9 Eylül 1570 Lefkoşa Katliamıdır…
Osmanlıların, tahminen 20 bin Lefkoşalı erkeği öldürdüğü bilinir…
-*-*-
En bilinenlerden bir diğeri, 9 Temmuz 1821’dir…
Osmanlılar, Başpiskopos dahil, 486 Rum’u öldürmüştür…
-*-*-
Yakın tarihimizin iki toplum (Kıbrıslı Türk – Kıbrıslı Rum toplumları) arasındaki ilk “toplu öldürme” veya katliam eylemi, 12 Haziran 1958’de gerçekleşmiştir ve Gönyeli’de 8 Rum öldürülmüştür…
-*-*-
Haaa bu arada Gazze’deki “Yahudi katliamı” son günlerin en “önemsiz” katliamıdır ya; çünkü Dünya resmen görmüyor… Evet, Yahudi isyancılar, Milattan Sonra 117 yılında, Salamis yakınlarında, 240 bin “Yunanlıyı” öldürdüler ki bu da, Kıbrıs tarihindeki en kanlı katliamdır!
-*-*-
1974 yılında Sandallar, Atlılar, Muratağa ve Dohni’deki (Taşkent) Rum katliamları, Türklere karşı işlenmiş en barbar cinayetlerden oluşur, affedilmezdir…
-*-*-
Ama “biz yapmadık” dememek lazımdır çünkü, sadece “benim bildiklerim”i sayarsak, 1974 Ağustos’unda Mağusa Prastyosu’nda (Dörtyol) 8, Sisklip’te (Akçiçek) 14, Asha’da (Paşaköy) 84, Yedikonuk’ta (Eftagomi) 12 Rum, topluca öldürülmüştür…
-*-*-
Büyükelçi ve benzeri efendilerin amacı şudur:
Ersin Tatar ve O’nun gibileri de kullanarak, Ada üzerinde kesinlikle kendisine muhtaç bir halkın yaşadığını; kendi giderse, bu halkın öldürüleceğini anlatmaya çalışmak… Ve bunda da başarılıdır…
-*-*-
Mesela Tatar diyor ki; “… 1960 kuruluş anlaşmasının mürekkebi kurumadan Kıbrıslı Türkler katliamdan geçirildi, Rumlar burayı Yunanistan’a bağlamak istedi…Nitekim hala bunu hayal edenler var” …
Oysa “Avropayiki Enosis” adından da anlaşılacağı gibi, Kıbrıs ve Yunanistan, “Birleşmiş” durumdadır! Aynı zamanda bu ikisi ile birlikte, aynı “Enosis” yani “Birleşme” ya da “Birlik” içerisinde, 25 tane daha “Avropayiki” devleti vardır!
-*-*-
Tatar başka ne diyor?
“… Uluslararası toplumun Kıbrıs Türk halkı üzerindeki baskısı, ambargo ve izolasyonu sürüyor, niyet kuzey ve güneyi federal çatıda Avrupa Birliği’ne dahil etmek, Anavatan Türkiye ile tarihi ve kutsal bağları koparmaktır… Kıbrıslı Türkler bilinmeyen bir maceraya sürüklenmek istenmektedir… Biz 1960 öncesine de 1974 öncesine de dönmek istemiyoruz… Anavatanımızın garantörlüğüne, Türk askerinin caydırıcı bir güç olarak buradaki varlığına önem veriyoruz. Bunlar bizim kırmızı çizgimiz”…
-*-*-
Niyet apaçık değil mi?
Gayet açık hem de!
-*-*-
Türkiye’de bir gazete, “Karşıyaka (Vasilya) köyünde ezan susturulmak isteniyor” diye haber yayınlıyor…
Aynı haber bizde de TC Büyükelçiliği kontrolündeki bir çok internet yayın organında yayınlandı…
Evinin damına megafon taktırıp, ezanı daha yakından işitmek isteyen bir Türk kadını, yabancı kişiler taşlamışlar!
-*-*-
Bilmem anlatabildim mi?
Çocuklarımız sağlıklı beslenemiyor
efendilerin derdi hamaset!
Sağlıklı yaşam nedir?
Sağlıklı yaşam, bebeklikten itibaren, her bireyin, gerektiği şekilde beslenmesi, dinlenmesi, eğlenmesi ve spor yapmasıdır…
Ve çağdaş ülkelerde devleti yönetenlerin “sağlıklı yaşamı sağlamak” gibi bir görevleri vardır…
-*-*-
Vatandaşlarının sağlıklı yaşaması, özellikle çocukların sağlıklı büyüyebilmesi, hayati önem taşıyan bir meseledir…
Çünkü sağlıklı büyümeyen bir insan, sağlıklı düşünemez, sağlıklı karar veremez, devletine, ülkesine, insanlığa ve kendi kendine faydası da olamaz!
-*-*-
Sağlıklı yaşamın en önemli “ayağı”, sağlıklı beslenmedir…
Sağlıklı beslenme nasıl açıklanır?
Çok akademik olmamış olabilir ama Google amcama sordum, “… Sağlıklı beslenme, yeterli ve dengeli beslenmedir. Vücudumuzun hücrelerinin düzenli faaliyet gösterebilmesi için, besin kaynakları olan yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarlarda almaktır…” dedi…
-*-*-
Bu yüzden, yoksul ülkeler, zengin ülkelere göre daha az sağlıklı nesillere sahip olur ve bu da o ülkenin “başarısı ya da başarısızlığı”, “demokrasisi”, “insan hakları”, “spordaki başarısı”, bilimdeki başarısı” gibi her anlamdave alanda; her şeyi için çok değerlidir!
-*-*-
Şu anda İngiltere’de uzmanlar, ekonomik sıkıntılar ve haliyle yoksullaşmaya bağlı olarak, çok sayıda insanın yetersiz beslendiğini saptadı…
The Guardian gazetesi bu konuyu dün manşetinden yayınladı…
Hükümeti uyaran haberde, çocukların yetersiz beslendiğine vurgu yapıldı…
-*-*-
Yetersiz beslenme, KKTC’de de içinde olduğumuz aşırı ve belirsiz nüfus artışı ile ekonomik sıkıntı nedeniyle gözle görülürdür…
-*-*-
Öğretmen sendikalarımızın yöneticileri ve çok sayıda öğretmenle yaptığımız sohbetlerde, öğrencilerin okula hiç kahvaltı yapmadan geldiği üzerinde duruluyor…
-*-*-
Ve KKTC Devleti’ni yönetenler, örneğin Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi ve örneğin Ersin Tatar arkadaşımız; dün BRTK’nın düzenlediği ve adını anlamakta güçlük çektiğim (cahilliğimi bağışlasınlar) bizim meslekle alakalı bir seminerde; topluma ayar çekiyor!
-*-*-
Büyükelçi; “Ayşeler” diyor, toplu mezarlardan bahsediyor ve “biz de aynısını yaptık” demenin ahlaksızlık, ihanet olduğunu haykırıyor!
Tatar da O’ndan hız alıyor; yüzde 95’i tamamen alakasız, gereksiz ifadelerin arasına, devletin şeyisine şey yapan gazetecilerden falan söz ediyor!
-*-*-
Be refikler; siz bu ganimet, sahte, hırsızlık ve yağma düzen devam etsin diye hamasetle iştigal ederken; bu ülkede binlerce çocuk sağlıklı büyüyemiyor, sağlıklı beslenemiyor!
Geçmişte biraz sağlıklı beslenip, azıcık sağlıklı büyüyenler de sizin yönettiğiniz bu çirkef yatağından hızla kaçıyor!
Ma nedir be sizin dediğiniz?
Asıl hain sizsiniz!
Hoş geldin korona! Güney Kıbrıs'ta koronavirüs vakalarında dikey bir artış yaşandığı, şu anda 56 kişinin devlet hastanelerinde tedavi altına alındığı, bunlardan 5’inin yoğun bakımda entübe olduğu haber verildi. TAK’ın haberine göre Alithia ve diğer gazeteler, Devlet Sağlık Hizmetleri Örgütü (OKİPİ) Basın Sözcüsü Haralambos Harilau’nun açıklamalarına yer verdi… Harilau, şu anda devlet hastanelerinde tedavi altındaki koronavirüs hastası sayısının 56 olduğunu ancak özel hastaneler de koronavirüs hastası kabul ettiği için gerçek sayının daha fazla olabileceğini söyledi. Harilau “son dönemde -sayı vermemekle birlikte- koronavirüse bağlı ölümler de olduğuna” dikkat çekerek tedavi altındaki hasta sayısının, herkes için “tehlike çanlarını çalması gerektiği” uyarısında bulundu. Sevgili Hakan Dinçyürek; “Sorry! Aşılanmayacağım! Sakın çağırmayın ha! Bir de son dönemlerdeki genç kalp krizi meselesinin, bu virüs ya da aşılarla bağı olup olmadığı konusunda her hangi bir çalışmanız var mı diye sormak da isterim…