• Türksat çok izlenen popüler TV’lerin içeriği içe kapanma refleksini tetikliyor
Dijital teknoloji enformasyon akışını inanılmaz boyutlarda hızlandırdı. Dünyanın herhangi bir yerindeki önemli bir gelişmeyi saniyeler içinde akıllı telefondan öğrenebiliriz. Pakistan’daki bir patlamayı sadece yazılı değil görüntülü olarak da anında izleyebiliyoruz.
Peki bilgi dolaşımındaki bu korkunç hız, yaşadığımız toprak ve toplum dışındaki dünyayı daha iyi algılamamızı sağlıyor mu? Yakın ve uzak coğrafyamızda, geleneksel söylem ve konvansiyonel medyanın çizdiği çerçeve dışında bir realite olduğunu anlayabiliyor muyuz? Başka toplumları, başka yaşamları ve farklılıkları algılayabiliyor ve daha empatik ve daha hoşgörülü olabiliyor muyuz? Olabiliyorsak bunun belirtileri nelerdir?
Maalesef bu sorulara olumlu yanıt veremiyoruz; iphone 7’nin yeni modelinin yeni özelliklerini anında öğreniyoruz ama bu cihazla en fazla Türk dizilerini izliyoruz ya da Türk dizilerinin benimsettiği jargon ile sosyal medyada faaliyet gösteriyoruz.
YDÜ İletişim Fakültesi öğrencilerinin bu sayfaya aktardığımız araştırmasında Kıbrıslı Türklerin ezici oranda Türkiye TV kanallarını izlediği ortaya çıkıyor. Türksat’ta binlerce kanalın yayını başta bize çok sesli alternatifli bir yayıncılık izlenimi veriyor. Gerçekte ise kanalların çoğu ayni tip diziler, yarışmalar, magazinler, magazinleşmiş haberler sunuyor. Ayrıca gözlemler, izleyicinin büyük çoğunluğunun binlerce kanal arasında 4-5 kanaldan başkasını izlemediğini gösteriyor.
Çatışma ve ötekiler
Türkiye kanalları maalesef çoğulcu ve barışçı bir tablo sunmuyor izleyiciye. İster dizi gibi eğlence, ister haber gibi ciddi mecralar olsun, bitmeyen bir çatışma tablosu sunuluyor. Ailede çatışma, işyerinde çatışma, siyasette çatışma, dünyada çatışma; Bir yanda iyiler, bir yanda kötüler; bir yanda Türkler bir yanda dünyanın geri kalanı.
Kısacası popüler TV’lerin içeriği bir içe kapanma refleksini tetikliyor. Toplumun ne düzeyde bundan etkilendiğini tam bilemiyoruz. Ancak gözlemler olumlu değil. Ayrıca Türksat kanallarının Kıbrıs dışındaki Kıbrıslı Türk kökenli izleyicilerindeki değişim de anlamlı gibi görünüyor. İngiltere ve Avustralya’daki insanlarımız bir zamanlar dış dünya hakkında ufkumuzu genişletirlerken, bugün yabancı güçlerin Türk ve islam dünyasını nasıl ele geçirmeye çalıştıklarını anlatıyorlar. Kaynak, Uydudaki Türk TV kanalları…
Evrensel bilgi dolaşımı akılalmaz boyutlara ulaşıyor ama etnik kimlikler evrensel çapta içe kapanıyor. Bir paradoks gibi görülse de gerçek galiba böyle. Araştırmalar, bunun sadece Türkçe konuşan etnisiteler için değil, başka kimlikler için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
Ünlü filozof Zygmunt Bauman’ın sosyal medyanın içe kapalı cemaatler yarattığı iddiasını daha önce bu sayfalara taşımıştık. Galiba sadece sosyal medya değil, TV dahil geleneksel medya da ayni şeyi yapıyor.
---------
Televizyonu Uydudan İzliyoruz
Televizyon dünya çapında en çok takip edilen kitle iletişim aracı olmaya devam ediyor. İnternet, başta sosyal medya olmak üzere yeni olanaklar yaratsa da televizyon henüz tahtından indirilmiş değil. Ayrıca bizzat internet, giderek daha fazla canlı TV yayınlarına ortam sağlıyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde de insanlar en çok TV seyrediyor. Evler dışında restorant, café ve diğer eğlence mekanlarının çoğunda da TV izlenebiliyor. İnsanlarımız “hangi kanalları” ve “neyi” izliyor elbette önemli sorular. İzleyicilerin hangi yöntemle TV izledikleri de önemli sonuçlar çıkarılabilecek konu ve bir grup YDÜ İletişim Fakültesi öğrencisi, tam da bu konuda ilginç bir araştırma yaptı.
80 kişiyle yapılan ankette “Evinizde Televizyonu nasıl izliyorsunuz?” sorusuna sadece beş kişi karasal, yani eski model anten yanıtını verdi. Bu beş kişiden dördü ayrıca uydu antenine sahip. Bu durumda sadece Selvili Tepe ve Kantara’dan yayınlanan yerli kanallar ile sınırlı sayıda Türkiye kanalını izleyen sadece bir kişiden sözedebiliriz. Yerli kanalların daha çok karasal değil uydu yayınından izlendiği anlaşılıyor.
Herhangi bir yönlendirme olmaksızın “Evinizde Televizyonu nasıl izliyorsunuz?” sorusuna sadece uydu yanında Türksat, Dijitürk ve D-Smart yanıtını verenler de oldu. Burada dikkat çeken nokta, yanıtların, ezici coğunluğun Türkiye kanallarını izlediğini ortaya koymasıdır. Bir zamanlar Kıbrıs’ta yaygın şekilde izlenen Hotbird TV uydusunu artık neredeyse kimse kullanmıyor.
Araştırmayı yapan YDÜ İletişim Fakültesi öğrencileri: Hasan Keskinel, Samet Kalaycı, Adalet Guliyev, Okan Bozdağ, Enes Kocatürk, Rifat Bahadır, Can Sezgin.
-------------------------------------------
Kolombiya’da Barış Engellenemiyor
• Nobel Barış Ödülü Kolombiya Devlet Başkanı’nın. Halk barış için yürüdü
Kolombiya’da hükümet ile gerilla örgütü arasında yapılan barış anlaşması geçen hafta yapılan referandumda seçmenler tarafından reddedildi.
Ancak şaşırtıcı bir şekilde ülkede kargaşa ve çatışma yerine tarafların kararlılığını ve barış mücadelesinin yükseltildiğini gördük. Hükümet ve gerilla örgütü FARC barışta kararlı olduklarını, geri adım atmayacaklarını vurguladılar.
Üniversite öğrencileri tarafından sosyal medya ile organize edilen barış mitinglerine yüzbinlerce insan katıldı. En son olarak barış sürecini yürüten devlet başkanı Juan Manuel Santos’a Nobel barış ödülü verildi.
Bizim medyamız, özellikle de barış yanlısı medyamız Kolombiya sürecini nedense takip etmedi. Sayfamızdaki diğer yazılarda vurguladığımız “içe kapanıklığı” kısmen delecek konulardır Kolombiya gibi örnekler.
Kolombiya deneyimi barış açısından derslerle doludur. Biz de bir barış süreci yaşıyoruz ve bu süreçten kaçmak için sürekli bahanelerle karşılaşıyoruz. Yok öyle olursa, yok böyle olursa, yok şurası verilirse falan…
Halbuki Kolombiya örneği barışın bir süreç olduğunu ve kararlı taraflara ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor; barış bitmeyen bir mücadeledir, öncesinde, referandumda ve sonrasında. Bir referendum sonucu Kolombiya halkını yıldırmadı. Halbuki biz 12 yıl önceki bir referendum ayrıştırıcı, önyargıları kışkırtan ya da öyle sunulan bir refarandumun etkisinden hala kurtulamadık. Hala şartlara bağlı bir barış beklentisi içindeyiz.
Kolombiya’yı iyi takip etmeliyiz.