Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi’nin üçüncüsü geçtiğimiz hafta gerçekleştirildi. “Eğitim Araştırmalarında ve Uygulamalarında Barış Eğitimi: Çok Kültürlülük, Göç ve Kimlik” ana tema olarak belirlenen kongrede 9 farklı ülke, 65 farklı üniversite 130 eğitim araştırması bilimsel bir platformda tartışıldı.
Tartışmalardan çıkan ortak sonuç; çağdaş eğitim sistemleri ile karşılaştırınca, eğitim sistemimizde çok kültürlük ve göçmen eğitimi adına atmamız gereken birçok adım, yapmamız geren daha çok iş olduğunu söyleyebilirim.
Göç veren bir toplum olmanın yanında, çok ciddi anlamda göç alan bir ülke olduğumuz da aşikardır.
Göç, insanların farklı bir yerde daha iyi hayat arayışı amacıyla hareket etmesinden kaynaklanmaktadır, başka bir deyişle insanlık tarihinin başladığından beri vardır diyebiliriz. Göçmenlerin ülkelere doğru olan akımları, genellikle ekonomik ve siyasi koşulların sonucuyken, bu akımlarda sürekli olan ise geçici süreliğine olsa da göçmenlerin yeni ülkelerine iyi uyum sağlama arzusu ya da ihtiyacıdır.
Eğitim sistemleri, hem sosyal yaşama hem de iş piyasasına girmek için gereken becerileri kazanmada göçmenlere ve çocuklarına fırsatlar sağlayarak, uyum sağlama sürecinde çok önemli bir rol oynamaktadır.
Göçmen aile çocukların genel eğitim sistemi içerisnde çok ciddi ve farklı sorunlarla baş etmesi gerekmektedir. Ülkemiz odaklı birçok eğitim araştırması bulgusunda da ortaya çıktığı gibi sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda farklılıklar yaşayan bu öğrenciler en genelde;
- Eğitim-öğretim faaliyetlerinde yetersizlik,
- Arkadaşları ve öğretmenleriyle sosyal ilişki kurma ve sürdürmede yetersizlik,
- Kişilik ya da okul problemleriyle baş edememe,
- Genel mutsuzluk yaşamaktadırlar.
Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere akademik, sosyal ve duygusal yetersizlik bu çocuklarda öğrenmeyi olumsuz yönde etkilediği gibi, hem okul yaşamına hem de geleceğin yetişkini olarak toplumsal yaşama uyumsuz, mutsuz bir birey olabilme ihtimalini oldukça yükseltmektedir.
Bu nedenle yapılması gereken önemli şey; çok kültürlü eğitimi odağına alan bir yaklaşımla yabancı uyruklu ve göçmen aile çocuklarının okul yaşantılarına başlamadan önce takip edebilecekleri destek eğitim programları sisteme dahil etmek olmalıdır.
Biliyor muydunuz?
Dünyanın En İyi Öğretmenleri
Hiç kuşku yok ki öğretmenlik dünyanın en saygın meslekleri arasında gelmektir. Ve yine hiç kuşku yok ki, bu meslekte en iyi ya da en kötü nitelendirmesi sadece bazı özel hikayelerin öne çıkartılmasından ibarettir. O nedenle her öğretmen iyi öğretmendir. Çünkü “öğretmen” olmak zaten iyi olmanın temelidir...
İşte bu meslekteki özel başarı hikayelerini artırmak için çalışmalar yapan İngiliz Varkey Vakfı, 2015’ten beri yaptıkları faaliyetlerle öğrencilerinin hayatlarında büyük değişimler yaratan öğretmenlere “Küresel Öğretmen Ödülü” adıyla dünyanın en iyi öğretmenleri olarak ödüllendiriliyor. İşte 2015’den günümüze kadar bu ödülü almış öğretmenlerin, kendilerine bu ödülü kazandıran başarı hikayeleri:
Maggie MacDonnell (Kanada - 2017): Maggie MacDonnell, bu yılki ödülün sahibi Kanadalı eğitimci. Ülkenin kuzeyinde İnuitlerin özerk bölgesi Nunavik’te nüfusu 2 bini bulmayan bir kasabada görev yapıyor. Ancak başarılı eğitimcinin hikâyesi, görev yaptığı yerde kış mevsiminde hava sıcaklığının eksi 25 dereceye düşmesi ya da coğrafi zorluklarla sınırlı değil. Kız çocukları için hayata geçirdiği ‘yaşam becerisi’ programı sayesinde yöredeki çocukların okula katılımını beş kat artırmayı başardı. Aşçılık eğitimi alan kızların bölgedeki ihtiyaç sahiplerine her gün sıcak yemek hazırladığı bir program için Kanada hükümetinden 30 bin dolar fon sağladı. Kasabada gençler arasında yaygın olan intihara karşı verdiği mücadeleyle dünyanın da dikkatini çekti. Gençlerin intihara sürüklenmemesi için onların yanında yer aldı, dertlerini dinledi. Beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaptığı okulda gelişmiş bir spor salonu kurulması için çalıştı.
Hanan Al Hroub (Filistin - 2016): 2016’da Küresel Öğretmen Ödülü, zor ve acılarla dolu bir coğrafyada her şeye rağmen eğitimin gücüne inanan Hanan Al Hroub’a verildi. Başarılı ortaokul öğretmeni kazandığı ödül kadar, kendi eğitimi adına verdiği mücadeleyle de tüm dünyanın dikkatini çekti. Hroub, Beytüllahim’deki bir Filistin mülteci kampında büyüdü. Eşi silahlı saldırıya uğradı, üstelik çocukları da bu sırada babalarının yanındaydı. “Şiddete hayır” sloganıyla, çocuklarının maruz kaldığına benzer olaylarla karşı karşıya kalarak büyük travmalar yaşayan öğrencilere destek sunulmasında büyük rol aldı, bu konuda dünyanın dikkatini çeken çalışmalar ortaya koydu.
Nancie Atwell (ABD - 2015): Nancie Atwell, ilk ‘Küresel Öğretmen Ödülü’ne layık görülen ABD’li tecrübeli eğitimcidir. Sınıfa ilk kez adım attığında kendine evinde gibi hisseden Atwell, bugün ABD’de en çok konuşulan eğitimcilerden biri. Özellikle 1990’da Maine Southport’ta kurduğu Öğrenme ve Öğretim Merkezi (CTL) ile etkili sınıf pratiklerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için yaptığı çalışmalar dünya çapında övgü topluyor. Merkezin eğitimine katılan kırsaldaki çocukların yüzde 97’si üniversiteye gitti. Ayrıca ABD’de 8’inci sınıf düzeyinde okunan yılda sekiz kitaplık ortalamayı 40’a taşıyor. Atwell’in bu başarısının ardında öğretim yönteminin temeline okumayı koyması yatıyor. Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından önerilen eğitimle ilgili dokuz kitap da yazan deneyimli öğretmen, sadece ABD’ye değil, tüm dünyaya ilham veriyor.
Anlayana - Gülmece
Genetik
Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor
- İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu.
Diğer sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:
- Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.
Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve;
- Valla ben de karpuzla, karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.