Fayka ARSEVEN KİŞİ
CTP Lefkoşa Milletvekili Sıla Usar İncirli, “Çok zaman kaybedildi, çok daha aktif bir uluslararası girişimlerin olduğu bir cumhurbaşkanlığı makamının olması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü toplumun daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü yoktur” dedi.
İncirli, Cumhurbaşkanlığı’nın ayrıca iç sorunlarla ilgili hükümetler arasında köprü vazifesi de görebileceğini ifade ederek, “Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı yürütmenin iki bacağından biridir. O yüzden iç meselelerle ilgili de yapabilecekleri vardır” açıklamasında bulundu.
Hükümet konusunda ise İncirli, “UBP ve HP’nin kumaşında toplum yararına dair bir gaile yoktur. Toplum yararına iş yapma gailesi olan partiler olmadıkları için de gözle görülen bir çelişkileri var. Birbirleriyle didişmeleri var. Biri bir taraftan, diğeri diğer taraftan çekiyor. Ama bunların çektiği aslında toplumun geleceğidir” ifadesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman’a vatandaşın yoğun ilgisi olduğunu da dile getiren İncirli, “Erhürman’ın 15 aylık başbakanlık döneminde ortaya koyduğu dürüstlük, bilimsel, akılcı politikalar, insanlar tarafından çok büyük takdirle karşılanıyor. O yüzden Erhürman’a çok büyük ilgi gösteriyorlar” dedi.
YENiDÜZEN: Vatandaş geçim sıkıntısında, ekonomik sıkıntıda… Siz vekil olarak neler gözlemliyorsunuz?
Sıla USAR İNCİRLİ: Bu ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlar her geçen gün katlanarak devam ediyor. On yıllardır içerisinde dönüp durduğumuz birçok sorunumuz vardır. Bu ülkede yaşayan insanlar doğum anından yaşamlarının son anına kadar birçok sorunlar karşılaşıyor. Bu sorunların çözümü noktasında da çoğu zaman yetersiz kalıyoruz.
Gerçek olan ve gözle görülen nedir? İnsanların sağlık problemleri var. Hastanelerimiz yetersiz. Hastaların tedavileri için gerekli olan ilaçlar, malzemeler yetersiz. 2020 bütçesi görüşülürken, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin genel bütçede azaltıldığı konusunda çok önemli eleştiriler dile getirdik. Yüzde 8’lerden yüzde 7’lere çekildi bütçe. Dahası ilaç bütçesi 30 milyon, sevklerin bütçesi de 30 milyon azaltılmıştı. Bizde demiştik ki; bu bütçe ile sağlık hizmetlerinin laiki ile verilmesi mümkün değildir. Her geçen gün de bunların izlerini görüyoruz. İnsanların eğitimle ilgili sorunları var ki; bir sosyal devletin temel meselesi eğitimdir, sağlıktır ve her türlü güvenlik hizmetleridir.
Sağlıkta dediğim gibi alt yapımız, hastanelerimiz yetersiz. İnsanlar devletin verdiği kamusal hizmetlerin dışında özel okullarda çocuklarının eğitimini sürdürmeye çalışıyor. Bunların tabi büyük maliyeti var. Sağlıkta da insanlar kamusal hizmet alamayınca özelden bu hizmetlerini alıyor. Yani cepten yapılan harcamalar çok çok yükseliyor. Her geçen gün de yükseliyor. Devlet bu konularda iyileştirme yapmadığı sürece de insanların sorunları katlanarak devam edecek.
Yol sorunu en alıcı sorunlarımızdan biridir. Yol bakımları, yeni yol yapımları yapılamıyor. Seyir hali, insanlar yaşayamıyor ve insanlarımızı kaybediyoruz. Biz artık insanlarımızın kaybedilmesini istemiyoruz. Akılcı politikalarla bu sorunların çözülmesi gerekiyor.
Sonuç olarak ülkemizde yaşayan insanlarımız sıkıntılıdır, karamsardır ama biz biliyoruz ki mücadele etmeden, umutla ve cesaretle çalışmadan da önümüzü açamayız.
CTP 1970 yılından beri bu ülkenin sorunlarını çok iyi bilen, tahlil eden, bu sorunların önünü açmak için mücadele eden bir partidir. Geçmiş olduğumuz 15 aylık hükümet döneminde de biz çok önemli bir şey gördük. O da nedir? Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak mümkündür. Çünkü bizim ekonomik sorunlarımızı kendi ayakları üzerinde duran bir yapıyla çözmemiz mümkündür. Siyasi sorunlarımızı da kendi ayakları üzerinde duran bir demokrasi ile…
Bunun bir örneğini biz 15 aylık hükümet döneminde gördük. Biliyorsunuz Türkiye’den kaynak gelmedi, sel felaketi, TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesiyle birlikte olağan dışı sorunlar yaşandı ama ekonomik, akılcı politikalarla, kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurduk. Bu bizim için bir umuttur. İnancımızı asla kaybetmemeliyiz. Yapabiliriz, başarabiliriz, bunun için de ihtiyacımız olan her şey o dayanışma, mücadele ruhumuzda ve vizyonumuzun içinde vardır.
“Uyumlu bir hükümet de yok”
YENiDÜZEN: Hükümetin bir vizyonu var mı? Birçok sorundan bahsettiniz, hükümet bu sorunlara karşı ne yapıyor?
Sıla USAR İNCİRLİ: Erhürman hükümeti iktidarda olduğu zaman Ersin Tatar çıkıp da ‘bu hükümet gitti, gidiyor, Türkiye protokol imzalamıyor, para göndermiyor, biz geleceğiz şunu yapacağız, bunu yapacağız, para yağacak’ gibi iddialarda bulundu.
Tabi biz bu tartışmanın bu zeminde yürümesini de doğru bulmuyoruz. ‘En iyi parayı ben getiririm, insanlara ben paylaştırırım, üleştirim’ gibi iddialarla hükümete gelen iktidarın bu ülkeye çok büyük zararı olduğunu biliyoruz. Ama UBP her Allah’ın günü bunu yaptı. Ama sonuçta ne oldu? UBP-HP hükümette, onlar da TC ile bir protokol imzaladı, para akışı konusunda onlar da sıkıntı yaşıyor. İmzaladıkları protokol 1 yıllık bile değil. En son bir tadil de yaptılar bu protokollere. O tadilde de tabiri caizse paranın kullanımı konusunda KKTC idaresinin karar verme yetkisinden feragat ettiler. Nedir o? Protokole göre paranın kullanıp, kullanılmayacağına karar verecek olan TC Teknik Heyeti oldu.
Hal böyle olunca devleti en çok kendilerinin savunduğunu iddia edenler, bunu yapmakta hiçbir sakınca görmedi. Biz bunu şiddetle eleştirdik. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye’den gelen kaynakların yatırım için kullanılması konusunda zaten CTP’nin görüşleri vardır. Elbette kaynak gelsin, burada yatırım için kullanılsın. Ama diğer taraftan biz kendi ayaklarımız üzerinde duran bir ekonomiye de gerçek durumundayız. Bunu da ancak CTP gibi vizyonu olan bir parti başarabilir. Şuan hükümette olan UBP ve HP böyle bir vizyonun yanından bile geçmiyorlar. UBP ve HP ülkenin, devletin, yetkilerinden feragat etme konusunda da hiçbir sakınca görmedi.
Kaldı ki şuan uyumlu bir hükümet de yok. Her konuda çelişen, açıklamalar yapan, çelişkileri gözle görülecek kadar büyük olan iki partinin hükümetinden bahsediyoruz. Ama bu iki partide cumhurbaşkanlığı seçimine iktidarda gitmek, bir nevi hükümette olma durumunu siyasi istismar malzemesi yapma niyetinde olduğu için de metazori hükümeti yürütmeye çalışıyor.
Bu uyumsuz hükümet, topluma zarar verir. Çünkü hem yasaların yapılması sürecinde büyük sorunlar yaşıyoruz, hem de imar planı gibi konularda anlaşmazlıklar toplumun içinde ciddi çatışmalara ve tıkanıklara yol açıyor. Ama UBP ve HP’nin bu konularda hassasiyet göstermesini hiç kimse beklemesin. Bu partilerin kumaşında toplum yararına dair bir gaile yoktur. Toplum yararına iş yapma gailesi olan partiler olmadıkları için de gözle görülen bir çelişkileri var. Birbirleriyle didişmeleri var. Biri bir taraftan, diğeri diğer taraftan çekiyor. Ama bunların çektiği aslında toplumun geleceğidir. İnsanların geleceğini çalıyorlar.
“Biz gündeme getirmezsek, Kıbrıs sorunuyla kimsenin ilgileneceği yok”
YENiDÜZENN: Hükümet şuan tamamen seçim gailesinde mi?
Sıla USAR İNCİRLİ: Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Aralarında bu kadar anlaşmazlık, çelişki olduğu halde her iki parti, seçim sürecinde hükümette kalmak için diretmektedir. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Halkın zamanını çalmaya hakkı yoktur. Bu toplum zaten çok zaman kaybetti. Bu toplum geleceğini kurmak için yapılacak olan çalışmalarda zaman kaybetti.
O yüzden biz ne diyoruz? Bir zemin var ve bu zeminin asla kaydırılmaması lazım. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde zemini kaydıracak olan uluslararası hukuktan bir haber, Kıbrıs sorununu bilmeyen, ilgilenmeyen ve bundan sonra da ilgilenme ihtimali olmayan cumhurbaşkanının o yere gelmesi halinde, geleceğin daha da riske girileceğini, daha da zaman kaybedileceğini biliyoruz.
Zaten o yüzden cumhurbaşkanı adayı çıkarırken, CTP bu 3 aylık sürede slogan sözlerle değil, ama 5 yıllık dönemde neler yapılacağı ile ilgili sözler söyleyen bir vizyon ortaya koydu.
Diğer taraftan çok zaman kaybedildi diyoruz, çok daha aktif bir uluslararası girişimlerin olduğu bir cumhurbaşkanlığı makamının olması gerektiğini de söylüyoruz. Çünkü toplumun daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü yoktur.
Cumhurbaşkanlığı makamı uluslararası toplumda Kıbrıs Türk toplumun lideri olarak kabul gören tek makamdır. O yüzden biz Cumhurbaşkanın çok daha aktif bir şekilde Kıbrıs Türk halkıyla ilgili sorunları, uluslararası arenalarda anlatması gerektiğini, ilgisini çekmek zorunda olduğunu düşünüyoruz.
Çünkü dünyada ve Doğu Akdeniz’de bu kadar sorunun içerisinde eğer biz gündeme getirmezsek, Kıbrıs sorunuyla kimsenin ilgileneceği yok. Ama biz buradayız, varız. Kıbrıs Türk halkı bu adada yaşıyor, burada söz sahibidir ve bu adanın zenginliklerinde de siyasi kararlarında da söz sahibidir. Bununla ilgili olarak da Cumhurbaşkanın uluslararası girişimlerini çok daha aktif yapması gerektiğini düşünmekteyim.
Öte yandan uluslararası girişimlerin yanı sıra biliyorsunuz bu ülkede siyasi istikrar sorunu var. Hükümetlerin ömrü iki yılı geçmiyor. Sürekli hükümet krizi çıkıyor. Hal böyle olunca hiçbir uzun süreli proje hayata geçemiyor. Bir hastane yapacaksınız, bunu yapacak zamanınız olmuyor. Eğitim sistemini daha çağdaş hale getireceksiniz ama bunu yapacak zamanınız olmuyor. Yol yapacaksınız ama sadece yamalar, tamiratlar yapıyorsunuz.
Bizim anayasamıza göre yürütme Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı’na aittir. Cumhurbaşkanı elbette ki iç sorunlarla ilgili olarak da hükümetler arasında köprü vazifesi görebilir. Başlayan projelerin devam etmesini gözetebilir. Bu konuda tavsiyelerde bulunabilir, çalışmalara katkı verebilir. Bizim söylediğimiz budur. Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı yürütmenin iki bacağından biridir. O yüzden iç meselelerle ilgili de yapabilecekleri vardır.
Tabi bütün bu işleri de tek bir kişi yapamaz. Cumhurbaşkanlığının çok geniş bir kadrosunun olması gerekir. Cumhurbaşkanlığında ekiplerin kurulması gerekir, bu ekiplerin kurulması için insan kaynağı CTP’de vardır. Biz o yüzden 5 yıllık sürede Sayın Tufan Erhürman’ın Cumhurbaşkanlığı’nda ekiplerin oluşturulması, öncelikle uluslararası arenada Kıbrıs Türk halkının sorunlarının dile getirilmesi ve oralarda çalışmalar yapılmasının yanı sıra iç meselelerde gidip gelen hükümetler, siyasi istikrarsızlık nedeniyle insanlara bu bedelin ödetilmesinin karşısında duran çalışmalar yapılmalıdır. Çünkü bu siyasi istikrarsızlığın bedelini insanlarımız ödüyor.
İşte röportajın başında söylediğimiz, sağlık, eğitim gibi birçok sorundan insanlarımızın etkilenmesi bu siyasi istikrarsızlıktandır.
Ama 5 yıllık siyasi istikrarı olan bir makamın bunu sırtlanabileceğine inanıyoruz. Elbette ki hükümetlerle uyum içerisinde bunun yapılabileceğine inanıyoruz.
“Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor”
“Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor. 2004 Annan Planı döneminde açık bir şekilde bunu ortaya koymuştur. Crans Montana’da da Kıbrıs Türk tarafı çözüm iradesini ortaya koymuştur.
O nedenle Kıbrıs Türk iradesinin çözüm iradesi ortadayken, bu zemini asla kaybetmemeliyiz. Uluslararası topluma da ‘bu neyin bedelidir, çözüm istiyoruz, irademiz ortada, buna rağmen bizim insanlarımız bu bedelleri ödemeye devam ediyor. Kıbrıs Türk halkının bu bedeli ödemesi haksızlıktır.’ Biz bu durumumuzu anlatmak durumundayız. Öte taraftan da şeffaf, hesap verebilir, ekonomik akla uygun, uygulamalar yapan, demokratik bir düzeni de kurmak durumundayız. Bunu yapabiliriz. CTP’nin bugüne kadar ortaya koyduğu bütün politikalar, vizyonlar bu model için yeterlidir ve bunu yapma potansiyeli vardır.”
“İnsanlar artık yaka silkti. Kaç on yıldır bu sorunla yaşıyoruz?”
YENiDÜZEN: Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Şuan yoğun şekilde seçim çalışmalarındasınız, birebir insanlarla temas halindesiniz. Halkın Tufan Erhürman’a yaklaşımı nedir?
Sıla USAR İNCİRLİ: Sayın Erhürman’ın 15 aylık başbakanlık döneminde ortaya koyduğu dürüstlük, bilimsel, akılcı politikalar, insanlar tarafından çok büyük takdirle karşılanıyor. O yüzden Ehürman’a çok büyük ilgi gösteriyorlar. Onu gerçekten kucaklıyorlar, Erhürman da onları kucaklıyor. CTP’nin halka yakın duran bir lideri var. Halk da ona gerçekten çok yakın duruyor. Bu bizi çok memnun ediyor.
Biz insanlarımıza vizyonumuzu anlatıyoruz. Üç ayaklı vizyonumuz var. Bir; en kısa sürede kapsamlı çözüme ulaşılması ve Kıbrıs sorunun çözülmesi. Bu, bölge barışına da aslında çok büyük katkısı olacak. Barış bizim temel ilkelerimizden biridir. Bu kapsamda da buna ulaşmak istiyoruz. Çünkü insanlarımız da bunu istiyor.
İnsanlar bir çözüm olsun ve artık Kıbrıs sorunu meselesi gündemden düşsün istiyor. İnsanlar artık yaka silkti. Kaç on yıldır bu sorunla yaşıyoruz? Bu sorun biran önce çözülsün istiyor.
İkinci ayağı vizyonumuzun; henüz kapsamlı çözüm olmadığı durumda da bizi kapsamlı çözüme daha hızlı götürecek olan uluslararası girişimlerle uluslararası hukukla ve şu anki zeminde bunu anlatmamızdır. Çok daha proaktif bir dış politika gütmemiz gerekiyor. Biz çözüm iradesi ortada olan bir halk olmamıza rağmen doğrudan ticaret yapamıyoruz, turizm içim direk uçuşları sağlayamıyoruz, yükseköğretimde, turizmde bir çok sorunumuz var. Bütün bu engelleri ortadan kaldıracak olan girişimleri Cumhurbaşkanı’nın yapması gerekiyor. Çünkü ekonomimizin iki ana motoru varsa biri turizm biri de yükseköğrenimdir. Bu iki ana motorun önündeki engelleri kaldıracak olan da Cumhurbaşkanlığı makamımızdır. Çünkü tek tanınan o makamdır.
Ben bu ikinci ayağın, henüz kapsamlı çözüm olmadığı dönemde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ama kapsamlı çözüm irademizi, çabamızı asla aksatmadan bu ikinci ayak söz konusudur.
Üçüncü ayak ise kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomidir. Çünkü kendi ayakları üzerinde duran ekonomiyi sağladığınız zaman ancak kendi ayakları üzerinde duran bir demokrasiyi gerçekleştirebilirsiniz. İç mesellerle ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı makamının siyasi istikrarsızlık nedeniyle insanların zarar görmesini engelleyecek çalışmaları yapması gerekiyor.
Bizim vizyonumuz bunlardır. Bunları da insanlara anlatıyoruz. Onlar da bunları takdirle karşılanıyor. Sayın Erhürman’a karşı çok ilgi var. Biz bu süreci insanlara giderek, anlatarak başarı ile geçireceğimizi düşünüyorum. 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimine de bu vizyonlara sahip olan Sayın Erhürman’ın Cumhurbaşkanlığına geleceğine olan inancımda tamdır.
Bizim insanlarımız kendi karakteristik özellikleri olan, kendi kimliğine, kendi kişiliğine sahip çıkan ve kendi kimliğini, kişiliğini, kültürünü gelecek nesillere aktarma isteği olan bir halktır. Biz, Kıbrıs Türk halkının kimliğini, kültürünü ve kişiliğini geleceğe taşıyacak vizyonlarla çalıştık. Bundan sonra da öyle yapmaya devam edeceğiz.
İçinde bulunduğumuz durum her tarafımızın sislerle kaplı olduğu bir durumdur. Ama biz inanıyoruz ki hep beraber derin bir nefes alırsak ve hep beraber bu sise doğru nefesimizi bırakırsak bu sisi dağıtacağız. Bunu başaracağız ve bunu en hızlı şekilde yapabilmemiz gerekiyor. Çünkü çok zaman kaybettik ve bir 5 yıl daha kaybetmeye tahammülümüz yoktur.