Çökmüş ve siyaseten belirsiz belediyelerimizin  her hangi bir virüsle mücadele şansı var mı?

Serhat İncirli

Siyaset yazmaktan bıktım...

Allah’a şükür, bir kaç gündür Ersin Tatar da, uyarılmış olacak ki sosyal medya üzerinden saçmalamayı kesti...

-*-*-

Bugün Pazar hatırına siyaset dışı bir şeyler yazayım diye karıştırırken, Hürriyet gazetesinde bir haber dikkatimi çekti...

Yunanistan'da can kayıplarına neden olan 'Batı Nil Virüsü' ile ilgili uzmanlardan uyarı gelmiş...

İstanbul’daki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Erdal Polat, "Türkiye'ye yurt dışından gelen sivrisineğin yaşaması için, çoğalamaması için hiçbir sorun yok. Bunlar gemilerle, uçaklarla gidip gelebiliyorlar" demiş...

Prof. Dr. Kenan Midilli ise, "İstanbul'da daha önce görülmüş vakalar var. Ana taşıyıcı sivrisinek türü olan kuleks. Kapı ve pencerelerden girişlerini engelleyecek yöntemler kullanılmalı ve uzun kollu giyinilmeli. Bu virüsün aşısı ve etkili bir antiviral ajan yok" diye konuşmuş...

-*-*-

Nil Virüsü bizde görüldü mü?

Bu konuların neredeyse çeyrek asırlık uzmanı olan ülkemizdeki bir kişiyle konuyu görüştüm...

-*-*-

Doğrudur, sivrisineklerle bulaşan Batı Nil Virüsü, Yunanistan'da 10'dan fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuş...

Uzmanlar, Batı Nil Virüsüne 'Kuleks' türü sivrisineklerin vektörlük yaptığını belirtiyor...

-*-*-

KKTC’de mi?

Üç yıl önce bizde de ölümler olmuş!

Ancak “kesin saptama yok”...

Bir doktor arkadaşa da sordum, “... Göçmen kuşlarla, uçaklarla, bu sinekler ülkemize tabii ki gelebilir ve bizde de büyük sorun yaratabilir” dedi...

-*-*-

Uzman arkadaşım diyor ki; “...  sivrisinek ısırıklarına karşı önlem alınması, evlerde sinek kovucular kullanılması, uzun kollu giyinilmesi öneriliyor... Bize göre çok ciddi ve planlı biyolojik larva mücadelesi yapılmalı”...

-*-*-

Peki, kim yapacak?

Yine bu işin uzmanı olan aynı kişiye soruyorum ve şunları söylüyor:

“... Belediyeler şu anda neredeyse kilitlenmiş durumda... Değişiklik yasası tartışmalarının belirsizliği derken, bir çok belediye zaten biyolojik mücadele yapabilecek maddi durumda değil. Çünkü batık... Ve Batı Nil Virüsü mücadelesi, bu batık veya siyaseten şaşkın durumdaki belediyelere bırakılmayacak kadar ciddidir... Devlet, hükümet bu işi ciddiye almalıdır. Sağlık Bakanlığı konuyu ciddi bir şekilde takip etmeli. Bu konuda çalışma başlatılmalı. Gecikmeden. Siyasete takılmadan. Bürokrasiye yenilmeden...”

-*-*-

Peki Sağlık Bakanlığı hiç bir şey yapmıyor mu?

Uzman arkadaşımın bu konudaki görüşleri şöyle:

“... Sağlık Bakanlığı uzun yıllardır bu ve benzeri konularda çok başarılıdır aslında... Ancak bu çalışmalar kasaba ve köy içlerine de yayılmalıdır. Bilimsel metotlarla, çok daha kapsamlı ve sürekli olacak proje hazırlanmalıdır.”

-*-*-

Evet, “Bir da bu eksikti” diyebileceğimiz bir sıkıntı...

Ama gerçekten önemli bir konu...

Ve siyasi laşkalık, siyasi tükenmişlik, siyasi çökmüşlük bu konuyu “es” geçmemeli!

Ne isterse olsun, bir an bile gecikmeden tedbir alınmalı...

-*-*-

Batı Nil Virüsü, sadece Yunanistan’da görülmedi...

Bunu da eklemiş olalım...

Yunanistan’da sadece 1 Eylül günü 123 vaka görüldü ve 11 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı...

İtalya, Romanya, Almanya, Avusturya, Slovakya, İsviçre de vaka bildirdi...

-*-*-

Gerçekten korktuğumu söylemek istiyorum...

Ve hükümetten acil tedbir bekliyorum...

UBP’nin “başkanlık – başbakanlık” saçma sorunu, belediyelerle ilgili yasanın aceleciliği, henüz yasanın resmi gazetede yayımlanmamış olması, Anayasa Mahkemesi beklentisi, seçim tarihi belirsizliği derken; yarın bu virüs Ada’ya ulaşırsa, çok geç kalabiliriz...

-*-*-

Bu arada tekrarlamış gibi olacak ama bu virüsün aşısı, tedavisi de yok!

Bazı insanlarda sinir sitemini etkiliyor ve öldürebiliyor; bazılarında ise semptom göstermeden “hasta” ediyor, götürüyor...

-*-*-

Sevgili Sağlık Bakanı; ilgileneceğinizden eminim...

Ünal bey, Faiz bey geçiniz...

Bir de bu gibi sorunlarla ilgileniniz...


Mahkum ve tutuklunun iletişim hakkı!

Bir baba... 
Telefonda sesi o kadar ağlamaklı ki...
“Lütfen Serhat bey, yardımcı olun” diyor...
Haliyle çok etkileniyorsunuz... 
Siz de babaysanız, üzüntünüz katlanabiliyor...

-*-*-

Bir oğul...
Ne yapmışsa yapmış...
Hapiste...

-*-*-

Babanın iddiasına göre oğul hastalanmış...
Baba oğlundan doğru bir şekilde haber alamadığını iddia ediyor...
Ancak hapishane kaynaklarına göre, oğulun sağlığı ise iyiymiş...

-*-*-

Ne hapishaneyi suçluyorum, ne de birini...
Yanlış anlaşılmasın... 
Hatta hapishane yönetiminin de bizzat İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’in de bu konuda hassas olduğundan da eminim...
Sadece, bu ve benzeri durumların, çok daha “sağlıklı” iletişim gerektirdiği inancındayım...

-*-*-

Hapishane yönetimi, mahkum veya tutuklu ailelerine kesinlikle sağlıklı bir şekilde ulaşmalı ve en doğru bilgileri vermelidir, vermek zorundadır...
Ne olursa olsun, anneler, babalar, aileler sıkıntı yaşamamalıdır...
Mahkumların dışarısı ile iletişiminde, insanlık değerleri asla göz ardı edilmemelidir.

-*-*-

Kimse anasından “suçlu” olarak doğmaz...
Ve herkes hata yapar...
O babayı – aileyi ağlatmak, üzmek, habersiz bırakmak; “suçluyu cezalandırmak” kapsamında olmamalı... 

-*-*-

Haaa konuyla ilgili bakan mı?
Eğitimdeki yöneticilik yıllarında, benim ve evlatlarım gibi, bu ülkede yüzlerce kişiye çok ciddi insani destek ve yardımı dokunmuş bir bürokratımızdı...
Bakanlığı da aynı sevgiyle yaptığından eminim... 
 

Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne resmi yetkililerin kullanımı için EMB-135 tipi uçak hediye etti. Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Yunanistan ziyaretinde uçağı teslim aldı... Bize de Anavatanımız dev gibi külliye yapıyor... “Annem sağ olsun” gibi bir şey! Ama yine de, Türkiye, Ersin Tatar’a bir pır pırcık olsun göndersin; başka gidecek yeri olmasa da, Erdemli, Silifke, Taşucu, arada bir gider – gelir!