Ersin Tatar’ın bir numaralı danışmanının sosyal medya paylaşımlarını okuyorum...
Bir yanda Azerbaycancılık, öte yanda Filistincilik!
-*-*-
Hem Azerbaycan’dan “tanınma” medeti umacaksın hem de İsrail’in Amerika’dan önceki destekçisi, Filistin soykırımının ortağı Azerbaycan’la el sıkışıyor olmaktan mutluluk duyacaksın!
-*-*-
Bu yüzden, bu ülke ve bu ülkede güdülen “milliyetçilik temelindeki” hiç bir siyaset tutarlı olma şansına sahip değildir!
-*-*-
Bir yanda örneğin Deniz Naki’nin “barış” işaretine Türkiye’de verilen cezaya ya da Naki’nin yaşadığı Linç’e hiç değinmeyeceksin ama Merih Demiral “gönlüne göre işaret çaktı” diye; saldırmadık Avrupalı bırakmayacaksın!
-*-*-
KKTC’de milliyetçi siyasetlerin nakış tutturamamasının en önde gelen sebebi, “hipokrasi”dir!
-*-*-
Aynı milliyetçi ekibin yaptığı en ciddi hatalardan biri de; mesela İngiltere’de parlamentoya seçilen “Kıbrıslı Türk kökenli” diyebileceğimiz İngiliz vatandaşı Nesil Çalışkan’a, “KKTC kökenli” demektir!
-*-*-
Etnik köken!
KKTC!
Allah adına rica ediyorum; lütfen!
-*-*-
İnsanın kökeni ne olursa olsun; şu anda yaşadığı, çalıştığı, para kazandığı, doyduğu, hatta doğduğu ülkedir vatanı...
-*-*-
Babam Arap, annem Rus olabilirdi!
Etnik kökenim, ya Arap ya Rus olmaz mıydı?
-*-*-
Hollanda Milli Futbol Takımı’nın Kaptanı, Liverpool’un yıldız defans oyuncusu, Barış Alper’in Cumartesi akşamı per perişan ettiği Virgil van Dijk’ın kökeni “vatandaşı olduğu devlet” midir?
Yoksa Surinam mıdır!
Mesela diyorum!
-*-*-
Bu arada Azerbaycan’daki Türk Devletleri Toplantısı şovlarını da takip etmeye çalıştım!
“Tanınacağız” falan deniyordu!
Gözlemci gittik, belki statümüz bir harf eklemesiyle yükseltildi; gözlemeci olduk; o kadar!
-*-*-
“Aman sakın şu anda çözüm olmasın, tüm çaldıklarımızı henüz tüketemedik; belki 200 sene içinde Dünya’nın da sonu gelir ve son günlerde olsun KKTC tanınır” siyasetine tüm Dünya’nın kıçıyla güldüğü apaçık bir fotoğraftır!
Etmeyin, eylemeyin!
-*-*-
Nasıl nasıl?
Rumlar bizi kesecek mi?
Olmayın bu kadar kurbanlık inek!
Kimse de sizi kesmesin!
Kesemesin!
-*-*-
Ve sevgili “balaris Türk milliyetçisi kardeşlerimden” son bir rica; ne olur, Ersin Tatar’a da ne istediğini sabitlemesi konusunda yardımcı olun!
KKTC’nin tanınmasını mı istiyor yoksa 3 şey miydi?
Yani o üçten biri bile olsa fena değil ya neyse!
Yok yanlış anlayasınız ha; “Doğrudan temas, doğrudan uçuş, doğrudan ticaret” demişti ya; onu şey etmiştim!
Bu üçünün bir tanesi bile fena şey değil diye şey etmiştim!
-*-*-
Şimdi bakın; yazdıklarımın tekine yanıt veremeyecek olan “Türkçü milliyetçi aynı zamanda ganimetçi” kesim; “Cumhurbaşkanımıza hakaret ediyor” diyecekler!
Önce kendi kendinize hakaret etmekten vazgeçin!
Elalemin maskarası olmaktan uzaklaşın!
Sonra başkalarının sizinle dalga geçmesine bakarsınız!
-*-*-
Haaa bu arada tüm destekçileriniz de ya rüşvetçi, ya sahte diplomacı be gardaş!
Bir de bu konuya el atın!
Öyle bir hale geldik ki; her Bozkurt işareti yapanın, bayramda seyranda evine iş yerine bayraklar asanın ya diplomasından şüphe ediyoruz; ya vergisinden; ya da ne bileyim “etnik kökeninden” diyecektim ama demiyorum...
Bir Gaziveran atasözü da der ki; “... her Türk milliyetçisinin etnik kökeni ile ilgilenmek doğru değil; ilgilenirsem ırkçılık yapmış olurum!”
Bu yılın son gezi yazısı: Salamis’le tatil işini sonlandırdık!
Bu sene öyle 10 gün ya da bir hafta topluca tatil yapmak yerine; “... zaten toplu ve uzun bayram tatillerimiz oldu” diyerek, yazın toplu tatilini de dörde, beşe bölüp, hafta sonları iki veya iki buçuk günle tamamladık...”
-*-*-
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Lefkara, Larnaka, Trodos ve Poli konaklamaları derken son durak KKTC tarafında Yeni Boğaziçi – Salamis Bay Conti oldu...
-*-*-
Yeni Boğaziçi sahilinde, inanılmaz güzellikteki plajın dibine taaa 1970’lerin en başında inşa edilmiş Salamis, “her şey dahil” uygulamasını muhteşem götürüyor...
-*-*-
Tıka basa dolu!
Yabancı turist var mı?
Var!
Ama daha çok Türkiyeli!
-*-*-
Ve çok da yerli!
Mesela Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve eşi de burada...
-*-*-
Eminim öteki beş yıldızlı ve kumarhaneli otellerimiz de başarılıdır ama Salamis’i yöneten müdürlere, patronlara ülke yönetimini tereddütsüz teslim ederdim!
-*-*-
Efendim kusur mu?
Kadı kızında da var; mesela gürültü!
Ama sonuçta burası dev bir tesis ve dev bir aile oteli!
Kapat odanın balkon kapısını, sessizce uyu istersen!
-*-*-
Sormadım ama tahminen 3 - 4 bin kişiye her gün beş, hatta altı öğün yemek vereceksiniz; içkisi, suyu, ayranı, kahvesi tükenmeyecek!
Çevre, havuz, plaj, iskele tertemiz kalacak!
Odalar pırıl pırıl olacak!
-*-*-
Hepsinden önemlisi; mevsimlik çalışanlarla birlikte, kadrolu personelin kılığı kıyafeti muhteşem... Bunca kalabalığa rağmen çok güler yüzlü olmaları “10 üzerinden 10”...
-*-*-
Dinlendik mi?
Yes!
Diyete uygun nefis yemekler yedik mi?
Yes!
Spor yaptık mı?
Evet!
Sahilde yürümek yetiyor!
-*-*-
Ve gelelim eleştiri kısmına!
Kumar biterse, turizm biter mi?
Ne yazık ki evet!
Biter!
Öyle görünüyor!
-*-*-
Taşımacılık yani KKTC’ye uçuş pahalı!
Türkiye dahil; Kıbrıs Cumhuriyeti ve bölgedeki öteki rakiplerle rekabet edebilmek çok güç!
Haliyle “daha çok para harcayabilecek turist” az!
-*-*-
Ve şahsi görüşümdür; “her şey dahil” sistemi bir çok açıdan doğru bulmuyorum!
Diyet yaptığımdan değil ama insan tabağına yiyeceği kadar yemek alır; bu sistemde inanılmaz bir israf söz konusu!
-*-*-
Elalemin ne yediğini izlemek gibi bir sapıklığım yok ama siyasetimizin yediklerini izleme alışkanlığından olsa gerek; bir bakıyorsunuz ki; adam veya kadın; askerliğimi yaptığım zamanındaki dördüncü piyade taburu personeline yetecek kadar et almış tabağına!
Ve buna benzer israf şekilleri!
-*-*-
Elbette oturur sabaha kadar başka eleştiriler yazarım!
Ama mesele benim yazmam değildir!
-*-*-
Mesele, bu ülkede turizmin, otellerin yöneticilerinin çok özel çabaları ile hasbelkader götürüldüğüdür!
-*-*-
Ortada devlet veya hükümet yoktur; bakanlık hiç yoktur!
“Londra’da Türk festivalinde - Azerbaycan’da Türk devletleri şeyisinde şov yapan zavallı KKTC heyetleri; keşke tüm mesaisini olmayacak siyasi dualara amin çekmek yerine, bu ülkeye çok kaliteli – çok para harcayacak – turist getirmek için harcasa!”
“... Tüm zamanını “ülkenin tüm güzelliklerini görmek için Kuzey Kıbrıs’a gelecek insanlara ayırsa!”
-*-*-
Keşke, tarım planları, yerinde ihracat adına, tüm ürünü otellere satabilecek planları görebilse!
Keşke, kanalizasyondu, çevre siyasetiydi, uluslararası uçuştu, cruise gemileriydi, bunlara yoğunlaşılsa!
Keşke; ırkçılık ya da ayrımcılık olmasın ama; eskiden olduğu gibi en üst seviyede para harcayacak ülkelerdeki turist potansiyellerine ulaşmak için, kıç yırtıp başa giyme siyaseti yürütülse!