Çöküşün resmi

Serkan Soyalan

Koruyamıyoruz bebeklerimizi, öldürüyoruz!

Adanın kuzeyine kurduğumuz çarpık düzen, evlatlarımızı, insanımızı yaşamdan koparıp götürüyor bizlerden.

Sağlık sistemindeki aksaklıkların, artık işlevselliğini yitiren yapının, ileride büyük bir felakete dönüşeceğini, hem tüm sağlık örgütleri, hem de kamuya ait sağlık merkezlerine gidip de sağlık hizmeti almaya çalışan yurttaşlar söyledi, durdu.

Bu konuda yıllar içinde yüzlerce eylem, grev yapıldı.

***

Sağlıktaki sıkıntılar o kadar ciddi boyutlara ulaştı ki, insanlar artık almak istedikleri sağlık hizmetlerini farklı alternatiflerden sağlamaya başladı.

Her geçen gün kontrolsüzce artan nüfus karşısında, tüm kamu hastanelerinde büyük yığılmalar olurken; sorumlulukları gereği hekimlerimiz, hemşirelerimiz ve sağlık çalışanlarımız çok ama çok zor koşullar altında insanüstü çalışarak bu kalabalığa yetmeye çalışıyor.

Yıllardır söylenen ve bağıra bağıra gelen o felaket, Pazar günü Acil Durum Hastanesi’nde Yeni Doğan Servisi’nde yaşandı.

***

Mamalarına alkol karıştırılan 7 bebekten biri olan 20 günlük Mihrimah Toymuradova hayatını kaybederken, 6 bebek de yoğun bakıma kaldırıldı.

Pet şişede hastanede tutulan alkolle, çocukların suları karışmış, büyük bir ihmalle mamaya su yerine alkol konulmuştu.

Tek teselli, 6 bebeğimizin sağlık durumunun her geçen gün daha iyiye gitmesi.

Ancak bu teselli, yaşanan bu büyük skandalı örtemez, örtmemeli.

***

Olayın adli tarafını bir kenara bırakıyorum ancak sistemin kendisidir suçlu, Kıbrıs’ın Kuzey’inde kurulan sistemdir.

Bu büyük skandalın sonrasında 5 hemşire, adli makamlarca tutuklanmış, mahkemeye çıkarılmış ve haklarında 3’er gün daha tutukluluk alınmış.

Peki tüm sorumluluk sadece bu 5 hemşirede mi?

Bu işin bir de idari boyutu yok mu?

Bu hastanenin idari kadrosundan tutun da, Sağlık Bakanlığı’nın idari kadrosuna ve bakana, Başbakan’a kadar 20 günlük bir bebeği yaşamdan koparan bu büyük skandalda sorumluluğu var.

Pet şişelerde alkol bulundurmak, normal bir durum mudur? Tamam mıdır? Buna müsaade eden, bunu onaylayanlar kimlerdir?

***

Peki sorumluluğu olan bu kişiler ne yaptı?

Mamalarına alkol karıştırılan ve yoğun bakıma kaldırılan evlatlarının durumu ile ilgili ailelere bilgi dahi verilmedi… “Haberi sosyal medyadan, haberlerden öğrendik” diye isyan ediyordu, Acil Durum Hastanesi önünde toplanan öfkeli aileler. 

***

Sağlık Eski Bakanı Filiz Besim konuğumdu dün Kanal Sim’deki programımda ve “Aileler bilgi alamadı ve hastaneye koştular. Bilgi almak için 1-2 aile beni aradı… Mihrimah bebeğin ölümünden sonra, o ailenin ve diğer bebeklerin ailelerinin hemen bilgilendirilmesi gerekiyordu. Hasta yakınlarını bilgilendirme hakkından mahrum etmemeliydiler” dedi. 

Düşünün bebekler içeride bir ihmalden dolayı ölüm kalım savaşı verirken, dışarıda bekleyen ailelere bilgi bile verilmiyor. Çünkü diyebilecekleri bir şey yok!

Saatler süren bekleyişin ardından çıktı ailelerin karşısına Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ve “hiçbir şey” açıklamadı.

Evet, elle tutulan hiçbir şey…

Lafı ağzında döndürdü, durdu ve “Adli makamlar bana, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için konuşma dedi, ben de o yüzden açıklama yapmadım” dedi.

Böylesi büyük bir skandalın ardından bu talihsiz açıklamayı duyunca daha bir öfkelendi, hastane önündeki kalabalık.

***

Sağlık Bakanlığı yetkililerinden sağlıklı bilgi alınamayınca, bu kez de bilgi kirliliği aldı başını yürüdü. Bunun da sorumlusu bu krizi yönetemeyen Bakanlık oldu.

Dışarıda öfkeli bekleyiş halinde olan ailelerin tek istedikleri, bebekleri ile ilgili sağlıklı bilgileri, resmi makamlardan alabilmek ve sürecin nereye gittiğini öğrenebilmekten başka hiçbir şey değildi. Gerisi zaten soruşturma kapsamında çözülecek olan işlerdi.

***

“Normal” bir ülkede bu büyük skandal yaşansa, sürecin ilk anından ilgili idareciler görevden alınır, Sağlık Bakanı çıkıp “Özür diler” ve utanarak görevini teslim ederdi.

Bizde ise Sağlık Bakanlığı Özel Kalem Müdürü makamında bulunan kişi, Sağlık Bakanı’na “İstifa edecek misiniz?” sorusu soran, mamalarına alkol karıştırılan ve yoğun bakıma kaldırılan bir bebeğin yakınına “Provokasyon yapma!” diye çıkışıyor. İşte bundan dolayı “normal” olamıyoruz.

Bulunduğu makamın koltuğunu dolduramayacak kişileri bu makamlara atarsanız, böylesi yaşam ve ölüm arasındaki ince çizginin olduğu anlarda bu patavatsız açıklamaları yapar… Bunun sorumlusu da Sağlık Bakanı’dır, Hükümettir... Bu ilk de değildir…

Bu gibi zihniyetler, morg önünde 20 günlük evladının cansız bedenini alan babanın acısını da anlayamazlar, yaşanan skandalın büyüklüğünü de kavrayamazlar.

***

“Ben çocuğumu pusette çıkaracaktım ama tabutta çıkardım” diyor baba, haykırarak, gözyaşlarıyla. Bu acı yapıştı artık yüreğimize ve yüreğimizi gömdük bizler Mihrimah’la beraber…

Sağlık Bakanı Dinçyürek ise seçemedikleri Meclis Başkanı’nın daveti ile yerini aldı Meclis’teki koltuğunda.

Bu kriz doğru yönetilemedi…

Ülkede hiçbir şeyin doğru yönetilemediği gibi bu kriz de yönetilemedi.

Üzülerek söylemeliyim ki, bu yaşadığımız acı olay, ülkede yönetilememe buzdağının ne yazık ki sadece görülen kısmıdır.

***

Çok net görülüyor ki, bu büyük skandal aslında devletin çöktüğünün resmidir… Sağlıktan eğitime, kamudan Meclis’e her yerin, her şeyin…

Güvenli hastaneler yaratmadığımız için çöktü…

Çağdaş bir sağlık sistemi yaratamadığımız için çöktü…

İlaca erişemediğimiz için çöktü…

Sağlığa ve ilaca yeterli bütçeyi ayıramadığımız için çöktü…

İhtiyaç olan istihdamları, doğru bir şekilde yapmadığımız için çöktü…

Sorunları görmezden geldiğimiz için çöktü…

Kontrolsüz nüfus artışı nedeniyle çöktü…

Hastanelerin yükünü azaltmadığımız için çöktü…

Yönetemediğiniz için çöktü…

Beceremediğiniz için çöktü…

***

Bir ülkede bebekler ölüyorsa, orada mevsim hep kıştır… Orası olmamıştır… Orası zifiri karanlıktır…