Galk be hanım gidelim bizim çocuklara…
Ne yani!... Onlar gelmez da biz gideceyik ayaklarına…
Ey be hanım… İşleri güçleri var çocukların… Hem bak bayram da geliyor… Gelecekler nasıl olsa…
Bayramdan bayrama yani ha!.. Yüz ver sen daha bunnara…
Ey be gadın ey, hade galk gidelim da sevinir onnar da…
Sen isden diye ha! bilesin…
Tamam tamam, ben isderim diye…
***
Hade napan daha, oturdun gazete okumaya?
Yani hem isden, benden evvel hazırlanın, hem da laf eden ha!..
Ey tamam tamam hade…
***
Anne-baba koşun da dedemler geldi.
Bak, çocuk bile dedem der nenem demez, görün!
Hade gene…
Hoş geldiniz anne, hoş geldin baba…
Hoş bulduk gızım hoş bulduk. Aha bu buban çok isdedi da gelelim dedik.
İyi ettiniz anne, gelin salona da hava soğudu biraz…
E hani damat nerde?
Gelir şimdi, banyodan çıktı da giyinir.
Hoş geldiniz, kusura bakmayın, banyo…
Söyledi garın söyledi… Ne kusuru damat, nasılsın?
Sağol anne, sizi sormalı, siz nasılsınız görüşmeyeli!..
Ya… Görüşmeyeli değil?.. Bayramlar da olmasa görmeyceyik sizi…
Anne, çok yoğunuz biliyorsun… Enis iş değiştirdi, onunla uğraşır, benim ne zaman işten çıktığım belli değil…
E torunu getirseniz bari… Siz gelmezsiniz bari onu görelim.
Onun da okulu var… Öğleden sonra özel dersler… Sonra ödevler, çalışmalar… O da okuldan gelir, işte bizim da kime uyarsa dersten derse taşır, akşam olunca da yorgun argın bir yere gitmek istemeyiz artık.
***
E sen annat damat… Yeni işin nasıl?
Nasıl olsun, iyi işte… Patronlar iyi görünür, sevdiler beni… Bakalım!
Eyi eyi oğlum… Akıllı ol, çok çalış da göze giresin…
Elimden geleni yapıyorum işte…
***
Anne abim nasıl? Haber aldın mı? Konuştunuz mu?
Nasıl olacak gızım Londra’da eyilik var? 24 saat işleller işte…
O kadar da değil be anne… Herkesin işlediği kadar işlerler işte onlar da… Yengem, çocuklar nasılmış?
Yani gızım, telefonda da gonuşmazsınız da bana soran?
Sen daha çok konuşuyorsun mutlaka anne… Onun için soruyorum yeni bir şey var mı diye…
Yok gızım bildiğim… Belki yılbaşında gelillar ama da görüşürük.
***
İyi o zaman… Bu yılbaşı sizde toplanmayalım anne… Abimler de gelirse çıkarız bir restorana… Ne yemek pişirme derdi, ne de bulaşık… Siz de rahat edersiniz.
Bakarık gızım… Hani ama torun kapıda garşıladı bizi ondan sonra da gayboldu, nere gidi?
Dersi var baba… Öbür köşede öğretmeninin evi var, oraya gitti.
Bugün Pazar yahu, ne dersi?
Napalım baba… Artık böyle…
***
Galk hanım gidelim da canım sıkıldı… Nedir yahu bu? Biri durmadan iş değiştirir, obiri işten ne zaman geleceğini bilmez, çocuk Pazar gün bile derse gider… Ne zaman yaşar yahu bunar? Hade yörü gidelim da dayanamam ben böyle şeylere… Gidelim eve da ne görelim ne duyalım!
Görmeyinca eyi olacan be herif?
Ne bileyim be hanım… Bişey yapamayınca kötü olurum bilin…
E hade yörü gidelim da gene hasta olacan, ben çekecem sora…
Nereye gidiyorsunuz anne, baba!.. Yemek yapıp yerdik.
Senin yemek yapacak zamanın da yoktur gızım… Gidelim içelim biz çorbamızı da başka bişey isdemeyik. Hade eyivallah.
İKİ SÖZ
Sanatta temel olan, yeni ve kişisel bir şey söylemektir. Büyük sanatçı bununla belli olur.
L.Tolstoy
Bilimsel gerçekler üzerinde anlaşmak varken, kelime yığınlarıyla kavga etmek niçin?
F.Bacon
PAZAR’LIK…