Gündem seçimlere, siyasi müdahalelere, hükümeti kurulup kurulamayacağına, Maraş’ın açılıp açılmadığına endekslendiği ve tabii ‘işler de yolunda’ gittiği için dünyada ‘ikinci dalgası’ yaşanan yeni tip Corona virüsü pek konuşulmuyor bizde…
Doğrudur, Temmuz sonu bayram tatilinde ‘karantinasız geliş’lere kapıyı açan dönemin Başbakanı, şimdilerin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar sayesinde oluşan kara tablo, kamuoyu baskısını da arkasına alan Enfeksiyon Üst Kurulu’nun aldığı tedbirler sayesinde yerini ‘kontrollü’ bir duruma bırakmıştı.
İşin püf noktası ‘karantina’ydı. Her ne kadar 14 gün yerine 7 gün olarak uygulansa da, ülkeye gelenlerin karantina altında tutulması sayesinde hastalığın bulaşma hızı kesildi.
Kumar başta olmak üzer bazı sektörlerin hatırını kırmaktan çok çekinen yöneticiler bunu dahi sulandırdılar tabii… Bir süredir ‘3 günden az kalacak olanlar’ karantinadan muaf tutuluyor. Ercan’a inen özel uçak sayısı da bu dönemde bayağı artamaya başladı. Acaba neden?
Diğer yandan ‘bileklik’ ve ‘elektronik takip’ sisteminin pilot uygulaması yapıldı, ancak ortada hükümet olmadığından eni bileklik kararı alınmış değil. Belki de alınmamış olması daha hayırlı. Zira o takip sisteminin ne kadar etkin olacağı bilinmiyor.
Öte yandan ‘işler yolunda, vaka sayısı çok değil’ diyerek, birçok insanın tedbirlerden uzaklaştığı da gözlemleniyor.
Bu durum ciddi bir tehdit oluşturuyor. Zira Corona tedbirleri gevşeten her yerde yeniden patlıyor!
* * *
Dünyadaki rakamlar malum… Virüs bulaşan insan sayısı 55 milyonu aştı. Mart’tan bu yana Covid-19’dan ölenler 1,3 milyonu geçti. Halen 15,6 milyon insan tedavi altında tutuluyor.
ABD ve birçok Avrupa ülkesi dahil birçok başkent ya kısmi ya da tamamen ‘kapanma’ kararları almak zorunda kalıyor. En önemli özelliği ‘hızlı yayılmak’ olarak açıklanan yeni tip Corona virüsü, hastaneleri doldurup taşırıyor, sağlık sistemlerini tehdit ediyor.
İtalya, İspanya, İngiltere ve diğer birçok örnekte olduğu gibi ‘hikaye’ hep benzer şekilde gelişiyor: İşler biraz iyiye gidince, vaka sayısı azalma eğilimine girince tedbirler gevşetiliyor, insanlar daha rahat davranıyor ve birkaç hafta içerisinde başa dönülüyor!
* * *
Dünyadaki örnekler ‘bu işin şakasının olmadığını’ söylüyor. Şimdilerde gerek Türkiye, gerekse Güney Kıbrıs’ta yeni bir panik yaşanıyor. Her iki örnek de, diğer benzerlerinin ‘hikayesi’ ile birebir benzeşiyor.
‘Rahata erme’ hissi, insanların ‘hijyen-maske-mesafe’ kuralını unutmasını ya da ciddiye almamasını getiriyor.
Hem Türkiye, hem de Güney Kıbrıs’ta vakaların ‘pik’ noktaya doğru gittiği bu dönemde, Kıbrıs’ın kuzeyinde çok daha dikkatli olmakta sonsuz yarar var.
Covid, Kuzeye açılan kapı ile Güney’e açılan kapıdan girmek ve süratle yayılmak için ellerini ovuşturuyor.
Bunu görmek, hissetmek, anlamak gerekiyor.
Yoksa bugünkü tablonun birden tersyüz olması işten bile değil.
Ve her ne kadar artık nur topu gibi bir ‘pandemi hastanemiz’ olduysa da, sağlık altyapımız hala bir salgın ile baş edebilecek noktada değil.
Yani Corona ile dans etmemek gerekiyor…