Fehime ALASYA
Covid-19 aşı çalışmalarıyla ilgili merak edilenleri YENİDÜZEN okuyucuları için yanıtlayan uzmanlar, birçok bilinmezlik olmasına karşın her şeye rağmen risk grubundaki hasta veya çalışanlar için hayati önemi bulunduğunu anlattı.
Aşılanma kriterlerine de değinen YDÜ Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Kaya Süer ve Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr Emine Ünal Evren, “bakanlığın zaman kaybetmeden bu konuda çalışma yapması gerektiğini” belirtti.
Aşının uygulanması ve ülkeye ulaşmasıyla ilgili öngörülerini de paylaşan uzmanlar, her şeye rağmen kişisel koruyucu önemlerin elden bırakılmaması gerektiğine vurgu yaptı.
YDÜ Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Kaya Süer:
“Her şeye rağmen kişisel koruyucu önlemlere uyulması gerek”
Aşı üretimi sırasında yapılan bazı süreçlere değinen Süer, “Bir takım faz çalışmaları var, bunların hepsi tam olarak tamamlanmış değildir. Bu faz çalışmalarının tam olarak bitirilmeden insanlara yapılması ortaya çıkabilecek yan etkilerin ancak kullanımdan sonra görülmesi anlamına geliyor. Bu aşılar güvensizdir demiyorum, yapılan araştırmalara istinaden bunları belirtiyorum.” dedi
Firmaların yaptığı açıklamalara dayanarak görüş paylaşan Süer, şu anda %95’lerdeki güvenilirlik oranıyla en güvenilir aşının BioNTech aşısı olduğunu anlattı, diğer firmaların verdiği oranların daha düşük olduğunu belirtti.
Süer, “Bu firmanın ise aşısı -70 derecede muhafaza edilmesi gerek, soğuk zincirin çok iyi olması gerek.” şeklinde konuştu.
Aşılar yapıldığı zaman ne kadar sürede koruma sağlayacağının yanıtının hala aşıları üreten firmalar tarafından bilinmediğini de belirten Süer, bunun yıllar süren çalışmalar gerektirdiğini anlattı.
Her şeye rağmen kişisel koruyucu önlemlere uyulması gerektiğinin altını çizen Süer, “En önemli parametreler olan maskemiz, mesafemiz ve el hijyenimiz adamızdaki salgını kontrol altında tutabilir.” dedi.
Dünyada çift PCR testi yaptıran tek ülke olduğumuzu savunan Süer, “Bunun sonuçlarını olumlu şekilde görüyoruz. Gerek bakanlık gerekse vatandaş tedbiri elden bırakmamalı.”
“Ölüm oranı çok düştü”
Tüm dünyayı hazırlıksız etkisi altına alan pandemi nedeniyle ölüm oranlarının çok yüksek olduğunu anımsatan Süer, ölüm oranlarının % 13’lerden % 2’lere düştüğünü kaydetti. Bu ölüm oranının diğer hastalıklardaki ölüm oranlarından çok farklı olmadığını savunan Süer, risk grubunda olan kişilerin ölüm riskinin yüksek olduğu için her türlü yan etki olasılığını göze alarak aşı yaptırması gerektiğini anlattı.
“Aşı kullanımındaki kriterler belirlenmeli”
Aşı kullanımındaki kriterlerde çoğu ülkenin ileri yaş sınıflandırmasından yola çıktığını ifade eden Süer, “Çünkü esas risk grupları bunlar. Özellikle altta yatan kronik hastalığı olan ve bu hastalarla karşı karşıya olan sağlık çalışanlarını öncelikli olarak aşılmak istiyorlar.” dedi.
Aşılamada bağışıklık için toplumun %70’inin aşılanması gerektiğine de dikkat çeken Süer, salgının bu yolla kontrol altına alınabileceğini vurguladı.
“Hala dünyadaki en güvenilir ülkelerden biriyiz”
Covid-19 ile mücadelede hala dünyadaki en güvenilir ülkelerden biri olduğumuzu dile getiren Süer, bunun aynı şekilde sürdürüleceğine olan inancını örneklerle paylaştı. Süer, “Talasemi hastalığını ilk kontrol altına alan ülkelerden biri olan ülkeyiz. Tarihinde böyle önemli bir çalışmaya imza atan ülke olarak, Covid salgınında da aynı başarıyı gösterebilir. Bakanlık kimlerin aşılanacağına dair listeleri bir an önce çalışmalı, hazırlamalı.” dedi.
Gelecek olan aşının muhafazası, saklama koşulu da önemli…
Ülkeye hangi aşının geleceğine dair ön çalışmalar da yapılması gerektiğinin altını çizen Süer, aşının temini, muhafazası gibi konularda gerekli alt yapının da sağlanması gerektiğini anlattı.
Dr Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr Emine Ünal Evren:
“Mevcut durumda aşılar en büyük umudumuzdur”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr Emine Ünal Evren ise Covid 19 aşı çalışmalarının hızla devam ettiğini, 13 aşının faz 3 aşamasında olduğunu, birkaç aşının ise kısıtlı kullanım için onaylandığını ifade etti.
Aşı çalışmaları ve kullanımındaki öngörülerini YENİDÜZEN ile paylaşan Ünal, özetle şu görüşleri paylaştı:
“Devam eden çalışmalarda aşılar farklı tekniklerle üretiliyor. Klasik inaktive virüs ya da protein aşıların yanı sıra viral vektör aşıları ve genetik aşılar da deneniyor. Genetik materyal bazlı aşılardan iki tanesi onay aşamasında. Hem klasik yöntemlerle üretilen aşılar hem de genetik aşılar yapılan kısa süreli çalışmalarda güvenli ve etkin görünüyor ama uzun dönemli etkinlik ve güvenlik açısından konuşmak için biraz daha erken olduğunu düşünüyorum çünkü normal koşullarda etkin ve güvenli bir aşının tüm aşamaları geçerek ortaya çıkması için gereken süre ortalama 10 yıl gibi. Aşı çalışmalarının geçtiğimiz mart ayı gibi başladığını düşünecek olursak geçen süre çok kısa. Ancak yine de Covid 19 aşı çalışmalarının bu kadar hızlı ilerlemesinin bazı sebepleri de var. Öncelikle 2002 de yine aynı aileden SARS virüsü ve 2012 de MERS virüsü ile ortaya salgınlar döneminde bazı aşı çalışmaları başlamıştı. Bu çalışmalar sayesinde elde edilen bilgiler covid 19 aşı çalışmalarına kısmen de olsa bir ışık tuttu. Ayrıca gerek Dünya Sağlık Örgütü gerekse bazı hükümetler bu çalışmaları ciddi şekilde destekledi. Bilim insanları önemli gayretler gösterdi.”
“Aşının etkin ve yeterli kullanımıyla birlikte tüm dünyada bir rahatlama olabilir”
“Ancak aşılar her ne kadar yeni yılın ilk aylarında öncelikle risk gruplarından başlamak üzere uygulanacak olsa da aşı üreticilerinin üretim kapasiteleri de belli. Bu nedenle 2021 sonuna doğru aşının etkin ve yeterli kullanımıyla birlikte tüm dünyada bir rahatlama olabilir.”
“Öncelik risk gruplarının”
“Türkiye’de Çin’den alınan ölü virüs aşısıyla yaklaşık 13000 gönüllünün aşılanması planlanıyor. Öncelikle sağlık çalışanları ve Dünya Sağlık Örgütünün önerileri doğrultusunda risk grupları aşılanacak diye düşünüyorum.”
“Mevcut durumda aşılar en büyük umudumuzdur”
Öte yandan sosyal medyada da aşılarla ilgili olumsuz paylaşımlar yapılıyor ama geriye dönüp baktığımızda aşıların hayat kurtardığı da bir gerçek. Aşı karşıtlığının bilimsel bir dayanağı da yok. Ayrıca pandemi süreci göz önünde bulundurulduğunda salgının kısa vadede hız kesmeyeceği de aşikardır. Mevcut durumda aşılar en büyük umudumuzdur. Bu nedenle her ülke, onaylı ve güvenilirliği ile ilgili somut kanıtlar olan aşıların ivedilikle sağlanması konusunda gerekli adımları atmalı ve öncelikle sağlık personeli olmak üzere risk gruplarına yönelik aşı çalışmalarını gecikmeden başlatmalıdır.