Kıbrıslı Türkler mutlu değil. Eurobarometer sonuçlarına göre AB mutluluk ortalaması % 89, Kıbrıslı Türkler için bu rakam yalnızca % 61 olarak belirlendi.
Kıbrıslı Türkler AB üyesi ülke vatandaşlarından % 28 daha az mutludur.
Neden?
Bence bunun en önemli nedeni gelecek belirsizliğidir. Kıbrıslı Türkler yarınlarından endişe duyuyorlar. Dahası Kıbrıslı Türkler “iki arada, bir derede kaldı”.
Bir yanda Türkiye, öte yanda Rum tarafı.
Kıbrıslı Türklerin bir cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu, öbür cebinde hiç ülkede geçmeyen KKTC pasaportu, bir köşede de TC pasaportu var.
Kimilerinin bunlara ek olarak İngiliz, Kanada ya da Avustralya pasaportu var.
Buna rağmen çocuklarının ya da torunlarının yarınlarından endişe duyuyorlar. Bu da onları mutsuz ediyor.
Ülkede ekonomik kriz var. Ülkede işsizlik var. Ülkede maaş ve ücretlerin devletten ödenenler dışında düşük olduğu gerçeği var.
Ülkede asgari ücretle çalışanların geçinememe gerçeği var. Ama işverenlerin de yeni asgari ücreti karşılayamayacağı için işçi azaltma yoluna gideceği gerçeği de var.
Ülke pahalı, hem de çok pahalıdır. Hemen her şeyin Türkiye’den ithal edildiği KKTC’de fiyatların Türkiye’deki fiyatlardan kat kat fazla olduğu gerçeği de var.
Ama KKTC yurttaşlarının mutlu olmamasının, ya da mutluluk ortalamasında Avrupa’nın çok gerisinde kalmasının asıl nedeni çözümsüzlüktür.
Çözümsüzlük belirsizlik demektir.
Çözümsüzlük yarınsızlık demektir.
Çözümsüzlük hukuksuzluk demektir.
Çözümsüzlük iki arada, bir derede kalma halidir.
Kıbrıslı Türkler de bu hali sevmiyor.
Kıbrıs sorunu çözülmeden bu iki arada, bir derede halinden kurtulmanın mümkün olmadığını da uzun bir süreden beri hemen herkes biliyor.
Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu seçimde tercih edeceğimiz cumhurbaşkanı bizi çözüme taşıyacak bir aday olmalıdır.
Elbette çözüm tek taraflı olmaz. Rum tarafı çözüme yaklaşmaz ve elindeki olanakları bizimle paylaşmak istemezse çözüm mümkün değil.
Tam da bu nedenle seçeceğimiz kişinin Rum tarafını çözüme zorlayacak bir aday olması gerekir.
“Nasılsa Rum tarafı egemenliği, devleti ve doğal kaynakları bizimle paylaşmak istemediği için çözüm olmaz, biz de başka şeyler konuşuruz” diyenler statükonun sürmesini isteyenlerdir. Bunlar çözüm istemediği gibi, Kıbrıslı Türklerin iki arada, bir derede kalma halinden de rahatsızlık duymazlar.
Çözüm için çalışmak gerekir. Çözümsüzlüğün bizde yarattığı endişeleri dünyaya anlatmak, BM’de, AB’de ve bütün garantör ülkelerde bıkmadan usanmadan bu küçücük toplumun sorunlarını ve bu sorunların ancak Kıbrıs sorununun çözümü ile ortadan kalkacağını anlatmak gerekir.
Bunun için de seçeceğimiz adayın buna uygun bir aday olmalıdır. Yoksa başka başka gailelerle vereceğimiz oylar bizi daha mutsuz ve deyim yerindeyse çok daha gelecek belirsiz bir yaşama sürükleyecektir.