ANASTASİADİS'İN AÇIKLAMALARI
Zaten başından beri Anastasiadis, müzakerelerin belirli bir takvime göre yürütülmesine karşıydı;
Hakemlik müessesesine de...
2008-2011 döneminde, Talat ve Hristofyas'ın birlikte hazırladıkları "yazılı yakınlaşmaları" da kabul etmemişti...!
Nihayet kısa bir süre önce, Anastasiadis masaya dönme şartlarını açıkladı!
Türkiye’nin "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin egemenlik haklarını fiilen tanımaması halinde, Anastasiadis diyaloğa gelmeyecek !..;
Yani müzakere masasına oturmayacak...
Sözde Kıbrıslı Türk vatandaşlarına, Türkiye’ye ve Uluslararası Topluma seslenerek:
"Kimsenin, dönüşmesi yerine yıkılmasını istediği bir devletin zenginliğine tercihli ortak olmasına müsaade edilmeyeceğini" iddia ve ifade etti...
HANGİ MASA ?
26 Aralık 2014 tarihinde, yani tam 10 gün önce bu köşede yayımlanan "Birileri Sınavı Bitirip Çıkacak" başlıklı makalemde, bu konjonktürün devamı durumunda, maazallah birilerinin çıkıp "Hangi Masa?" diye sorabileceğini belirtmiştim...
İşte Sayın Anastasiadis'in bu söylemleri ile, ortada neredeyse masa falan kalmadığını görüyor; bu durumdan da Sayın Eroğlu'nun hiç ama hiç rahatsızlık duymadığını, hatta fırsattan ganimet çıkarıp gelinen bu durumdan nemalanmaya çalıştığını; bir açıdan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken Sayın Anastasiadis'in bu söylemlerinin Sayın Eroğlu'na ve çözümsüzlüğe yaradığını rahatlıkla söyleyebiliriz...
11 ŞUBAT'TA LİDERLERİN İMZALADIKLARI "ORTAK METİN" UNUTTURULMAYA ÇALIŞILIYOR
Yaşanan bu gelişmeler tabi ki,
Kıbrıslı Türkler için kaygı vericidir...
Kıbrıs'ta Federal bir çözüm isteyenler için olumsuzdur...
Eide'nin ifadesiyle ortada bir "Yap-boz" vardır;
Ve bu Yap-boz, çeşitli parçalardan oluşmuştur...
Eide'ye göre:
Bölünmüşlük göz önüne alınırsa, “petrol ve gaza dayalı” bir ekonomi öngörmek olası değildir...
Eide, 26 Ocak’ta BM Güvenlik Konseyi’ne bir rapor sunacağını,
Davos zirvesinde konuyla ilgili temaslar gerçekleştireceğini de ifade ediyor...
Kısacası kendimizi kandırmayalım ...
Anastasiadis ile Eroğlu ikilisi ile bu süreç kesinlikle yürümüyor...
11 Şubat 2014'te kendi imzaladıkları Ortak Metin doğrultusunda tek bir somut adım dahi atmadılar..!
Referanduma götürülen Annan Planı'na benzer bir formül, bu siyasi konjonktürde artık neredeyse şu an için hele de bu toplum liderleriyle hayal bile değil!..
Halbuki 11 Şubat Ortak Açıklaması ile, gerçekten de çözüme hiç bu kadar yakın olunmamıştı Annan Planı sonrasında...
Biz “Ortak Açıklama Metni” doğrultusunda bir zemin oluşturulmasını, bu zemine uygun somut adımlar atılmasını, federal devletle birlikte federasyonu oluşturacak kurucu devletlerin egemenliklerinin, yetkilerinin ve temsil düzeylerinin sınırlarının çizilmesi beklerken;
bir anda, "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin egemenlik unsurları müzakerelerin ön şartı haline geliyor...
BİR ADIM ÖNDE OLMA NİYETİ...
Böylesi bir tabloda, Türk tarafı eğer federalizme dayalı bir anlaşma ve çözüm istiyorsa, Anastasiadis'in son tutum ve açıklamaları dikkate alındığında, Annan Planı'na göre çok daha "geri" pozisyonda durması gerekir...
Hatırlarsak (!), Anastasiades:
"Annan Planına hayır diyen yüzde 75 Kıbrıslı Rumu ikna etmem için daha fazla almam gerekir" demişti...
Peki alabilir mi?
Türk tarafının "bir adım önde olma" niyeti yeniden revize edilirse belki!..