Rum veya Türk, ‘Kıbrıs’ta Çözüm’ istiyor muyuz istemiyor muyuz ?
Eğer çözüm istemiyorsak, “çözümsüzlük çözümdür” diyorsak, kolay. Masaya getirilen her öneriye ya doğrudan, yahut da kıvırarak “hayır” diyeceksin, olup bitecek.
“Hayır” demek için bahaneler yaratmak çocuk oyuncağı gibi birşey aslında.
O başka telden çalacak, sen başka... O bahaneler yaratacak, sen bahaneler yaratacaksın. Bu kadar kolay işte.
Barbaros falan aslında hikaye. Bir taraf “Ben Cumhuriyetim petrol da ararım, gaz da” diyecek, sen, “Sen ararsan ben ararım” diyeceksin. Rum küsecek masa’dan kaçacak. (Sanki petrol çıkarsa Kıbrıs Sorunu da çözülecekmiş gibi). Yıllardır “Çözümsüzlük çözümdür” diyenlerin ekmeğine bal sürercesine.
Çözümü gerçekten istiyor musunuz ?
Oturacaksınız masaya adam gibi, iyi niyetle konuşacaksınız, tartışacaksınız. Birbirinizi ezeli ve ebedi düşman görmeden; kin ve nefreti bir kenara koyaraktan; ön yargılı davranmadan; geçmişte yaşananları bilerek ama o noktaya takılıp kalmadan; masadan kalkmak için bahaneler üretmeden; önce ‘Ada’nın çıkarları, sonra halkların çıkarlarını düşünerek konuşacak, kararlar üreteceksiniz. Halkların gerçek istediği ve beklentisi bu.
İnsanlarımız artık bıkmış, usanmış durumda. “Ne olacaksa artık bir an önce olsun...” diyenler de var, “Yarını boşver, bugüne bak...” diyenler de... Böylesinden mutlu olanlar da var, gelecekle ilgili tüm umutlarını yitirenler de... Haline şükredenler de var, sebep olanlara lanet okuyanlar da... “Anaları boşver, bu işi isterse Babalar çözer...” diyenler de var, dümenin kimlerin elinde olduğunu hala anlayamayanlar da...
1974 öncesini hiç saymazsak, 40 yıldır o ünlü masalara oturup oturup kalkanlara uzaktan bakıp tebessüm ediyor Kıbrıslı Türk de Kıbrıslı Rum da. İyi niyetlileri hala umutla, kötü niyetlileri de ellerini ovuşturarak.
Kıbrıs’daki mevcut durumdan hiç ama hiç şikayeti olmayan, hatta mutlu olan, kendi çıkarları zarar görmesin diye dünyayı yakmaya hazır süper güçleri de unutmayalım... Asrın Neron’ları...
Bu koşullar altında, bu kafa yapısıyla Kıbıs’ta her şey zor... Hem de çok zor... Bu kadar yılın yıkıp geçtiklerini toparlamak kolay mı ? Ama kolayı herkes başarır. Önemli olan zoru başarmak değil mi ?