Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Cumhurbaşkanlığı ve Azınlık Hükümeti’nin öngörüsüz ve gerçeklerden uzak siyaseti ile halkımızı yarı yolda bıraktığını belirtti.
Ülkeyi yöneten zihniyetin, seyahat ve dolaşım serbestliği sağlayacak uluslararası kabul gören aşı sertifikasından Kıbrıslı Türkleri mahrum ettiğini belirten Cumhuriyetçi Türk Partisi, “Seyahat etmek zorunda olan, yurtdışında eğitim gören öğrencilerimiz ve aileleri başta olmak üzere insanlarımız tam bir bilinmez durumun içindedir” dedi.
CTP açıklamasında “Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak, insanlarımızın uluslararası kabul gören seyahat ve dolaşım serbestliği sağlayan, geçiş kartlarına ulaşabilmeleri için hem hükumete uyarılar yapmaya hem de Avrupa Birliği ve İngiltere nezdinde girişimlerde bulunmaya devam edeceğiz” görüşüne yer verildi.
İşte o açıklama
Mart 2020’den itibaren dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin ülkemizdeki psiko-sosyal, ekonomik, eğitim ve sağlık alanlarındaki etkileri artarak sürmektedir. En başından beri pandemi sürecindeki yönetim zafiyetleri, zamanında alınmayan kararlar, eksik, plansız, öngörüsüz icraatlar, halkımıza ağır bedeller ödetmiş, ödetmeye devam etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı ve Azınlık Hükumetinin öngörüsüz, gerçeklerden kopuk ve eksik bıraktıkları icraatların en son örneği seyahat ve dolaşım serbestliği sağlayacak olan uluslararası kabul gören aşı sertifikasından Kıbrıslı Türkleri mahrum etmiş olmalarıdır.
Seyahat etmek zorunda olan, yurtdışında eğitim gören öğrencilerimiz ve aileleri başta olmak üzere insanlarımız tam bir bilinmez durumun içindedir. Aşılı olmalarına rağmen aşısızmış gibi muamele görmeye ve karantina, ek test gibi seyahat kısıtlamalarına yüksek meblağlar ödemeye mahkum edilmiştir.
Avrupa Komisyonu’nun 17 Mart 2021’de Avrupa Birliği üye ülkelere Covid-19’a yönelik aşı, test, hastalık geçirme durumuna dair bilgileri içeren dijital geçiş kartlarının hazırlanması önerisinin ardından Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak konuyu yakından izlemiş, gerek Meclis kürsüsünde gerekse basında ülkemizde de benzer hazırlıkların yapılması gerektiğini vurgulamıştık. Buna karşın ülkemizde yapılan aşıların dijital ortama aktarılmasında geç kalındığı gibi eksiklikler tamamlanmamış, geçiş kartlarının uluslararası kabul görmesi için Cumhurbaşkanlığı ve hükumet gerekli girişimleri yapmamış, siyasi irade göstermemiştir. Aşı olan öğrenciler, hastalar ve birçok Kıbrıslı Türk ya uluslararası kabul gören aşı kartı alabilmek için yeniden aşı olmak veya yapılmış olan aşılarını Güney Kıbrıs’ta kayıt altına aldırmak için bir çaba içine girmişlerdir.
Azınlık hükümeti ve Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Türkleri aşı sertifikasyonu konusunda yarı yolda bırakmıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olan, Kıbrıslı Türklerin iradesini temsil eden iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm yerine iki devletli çözüm talebinde ısrarcı olmak her geçen gün, Kıbrıslı Türklerin dünya ile olan sınırlı bağını da zayıflatmaktadır.
Diyalog, diplomasi ve uluslararası hukuka uygun davranmak yerine ‘ben yaparım olur’ tavrının sonuçlarından en sonuncusu da AB ülkeleri ve İngiltere makamlarınca geçerli kabul edilebilecek bir aşı sertifikası sisteminin oluşturulmayarak eğitim, sağlık, iş ve ticaret maksatları ile seyahat etme ihtiyacı bulunan insanlarımızın aşılı olsalar dahi aşılanmamış gibi muamele görmelerine, karantina ve test gibi seyahat kısıtlamalarına maruz kalmalarına, dolayısıyla da zaman ve para kaybetmelerine yol açmıştır.
Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanmaya başlanan “Safe Pass” sistemine, ülkemizde yapılan aşıların bir kısmının Avrupa Birliği tarafından temin edilmiş olması da göz önünde bulundurularak, Kıbrıslı Türklerin de dahil edilmesi için girişim yapmayan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere azınlık hükumetinin Başbakan, Sağlık, Eğitim ve Dışişleri bakanları Kıbrıslı Türklerin dünya ile bağının kopmasında ve yalnızlaşmasında doğrudan doğruya sorumludurlar.
Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak, insanlarımızın uluslararası kabul gören seyahat ve dolaşım serbestliği sağlayan, geçiş kartlarına ulaşabilmeleri için hem hükumete uyarılar yapmaya hem de Avrupa Birliği ve İngiltere nezdinde girişimlerde bulunmaya devam edeceğiz.
İnsanlarımızı zor zamanlarda kendi başlarının çaresine bakmaya mecbur eden, gerçeklerden ve dünyadan kopuk, halkına karşı sorumsuz, öngörüsüz, ayrılıkçı siyasetin yerine uluslararası hukuka uygun, bilgiyle donatılmış, gelecekteki sonuçları öngörülebilen, halkın sorunlarına çözüm üreten, sorumlu siyaseti savunmayı sürdüreceğiz.