2013 seçimlerinde yüzde 38’le ‘birinci parti’ çıkan ve hükümetin ‘büyük ortağı’ durumundaki CTP, yerel seçimlerde aldığı yaranın ardından 19 Nisan seçiminde de düşüşünü sürdürdü.
Yüzde 22’lik oy oranının nedenlerini tahlil etmek, yanlışları birer birer tespit etmek ve doğru teşhisi koyup tedaviyi acilen başlatmak gerekiyor.
Aski halde Kıbrıslı Türklerin en eski, en köklü ve bu ülkedeki çözüm umutlarının en büyük güvencesi halindeki CTP’nin eriyişi devam edecek gibi görünüyor.
Örgütler ‘amaç’ değil, birer ‘araç’tır. Günü gelip ‘amaç’ hasıl olursa eğer, o örgütün ‘misyon’u da tamamlanmış olabilir.
Ancak CTP henüz misyonunu tamamlamış değil.
Aksine, kalıcı federal Kıbrıs’ın zinde, tavan ve tabanıyla tek vücut, hedefe kilitlenebilen bir CTP’ye ihtiyaç vardır.
Seçimin ikinci turunda CTP’nin ve CTP’lilerin oynayacağı ‘kilit rol’ da bu ihtiyacın somut ve güncel göstergesi değil midir?
CTP’ye sadece CTP’lilerin değil, başkalarının da ihtiyacı vardır.
Bu yüzdendir ki zaten CTP Parti Meclisi yapması gerekeni yaptı. Moral bozukluğuna, seçim kaybetmenin gerginliği ve dağınıklığına ve de kimilerinin ilk tur öncesinde yaptığı sataşma ve provokasyonlara rağmen ikinci tur için Akıncı’ya çok net, ‘aktif destek’ kararı aldı.
Siyaseti ve siyasal partileri ‘amaç’ değil ‘araç’ gören CTP’liler, Kıbrıs’ta çözüm umutlarının yeniden canlanabilmesi için de 26 Nisan’da sandıkta da gereğini yapacaktır.
TDP ve BKP’nin desteğiyle bağısız aday olarak seçime giren Mustafa Akıncı, CTP’nin aldığı kararın ardından kazanma şansını ikiye katlamış durumdadır.
**
CTP Akıncı’ya destek kararını aldı, ama içe dönük kararını haftaya erteledi. Belki seçime konsantre olmak, Akıncı’ya olabildiğince destek verebilmek için yapıldı bu ve anlamak da mümkün...
Ama haftaya toplanacak CTP Parti Meclisi ‘gereği’ni yapmalıdır.
Muhtemelen sonbahardaki kurultay yaz başına çekilecek, yönetim kadrosunun yenilenmesi için düğmeye basılacak.
Orta yerde ciddi bir yenilgi vardır ve bunun sorumluluğu kuşkusuz en başta CTP’nin yöneticilerindedir. Dolayısıyla bütn yönetim kadrosunun derhal ’gereği’ni yapması, partinin ve toplumun geleceği bakımından elzemdir.
Peki ama ondan sonrası ne olacak?
Kurultaya gidilecek, bir Genel Başkan, bir parti meclisi ve diğer organlar seçilecek ve sorun aşılacak mı?
CTP’nin sorunu bugün başlamadı. Dolayısıyla ‘isim’ değişikliği önemlidir, ancak başka değişmesi gerekenler de var.
Özellikle hükümet döneminde flulaşan siyaseti, muhalefetteyken birlikte hareket edilen sivil toplumla ilişkileri, tabandan tavana aksayan demokratik-merkeziyetçilik modeli, KKTC’ye özgü koşullardan kaynaklanan ve siyaseti kilitleyen TC ile ilişkiler konusu ve daha bir sürü başlık vardır CTP’nin oturup ‘ortak akıl’ üretmesi gereken...
Ve bir şey daha: Kavgasız bir parti!..
Son iki seçimde sandığa gitmeyen ya da başka adaya/partiye yönelen birçok CTP’linin istediği en önemli şey ‘huzur’dur.
Kavgada ‘taraf’ olan kim varsa, hepsinin bunu kabul etmesi ve onların da ‘gereği’ni yapması gereklidir.
Çünkü bu toplumun CTP’ye hala çok ihtiyacı var!