CTP ve UBP; avantajlar ve dezavantajlar

Tümay Tuğyan

Son günlerde gündem, bir yandan hükümet ortaklarının imar planı gerginliği, diğer yandan ise Akdeniz’deki doğal gaz ‘savaşları’ üzerinden şekillenedursun, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik ‘altyapı’ çalışmaları hız artırarak devam ediyor.

Henüz resmi aday tek olsa da, yakın gelecekte liste uzayacak tabii ki ve daha önce de bu düşüncemi paylaşmıştım, bu yarış, kolay bir yarış olmayacak.

Olmayacak çünkü denklem çok karmaşık…

Olmayacak çünkü saflar, eskiden olduğu gibi siyah ve beyaz olarak ayrılmış değil.

Erhürman’ın ve Tatar’ın arkasında, ülkenin en büyük iki siyasi örgütü var.

Bu her ikisi için de elbette yarışa girerken büyük bir avantajdır.

Ancak her iki partinin örgütleri de şu anda ‘tam yol ‘ pozisyonunda değil.

UBP’de ciddi bir Tatar rahatsızlığı olduğu, alenen dile getirilen bir realite olarak karşımızda duruyor.

Tatar’a, açık bir şekilde muhalefet eden partili isimleri, basın aracılığıyla okuyor, dinliyor, izliyoruz.

Parti’nin doğal lideri ve pek çok partilinin bugün hala iki dudağı arasından çıkacak lafa baktığı Eroğlu’nun da, Ersin Tatar’a sahip çıkmadığı konuşuluyor.

Eroğlu’nun, ‘görüşüne başvuran’ tabana, ‘ne isterseniz onu yapın’ şeklinde geri dönüş yaptığı iddiaları var.

Bu Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı kariyeri için, belki kırmızı değil, ama kesinlikle sarı alarm.

CTP’de de, UBP’deki kadar açık olmasa da, bir rahatsızlığın, bir ikirciklilik halinin hakim olduğunu söylemek mümkün.

Her ne kadar, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimini referans gösterip, taban tarafından yeterince kabul görmeyen Sibel Siber’in bile %22 oy aldığını ve Erhürman’ın, çok rahat bu oranın çok üzerine çıkacağını savunan bir kesim bulunsa da, bu kesimin ama bilerek ama bilmeyerek, ‘atladığı’ şöyle de bir realite var;

 

 

 

 

CTP’nin ‘geleneksel’ diye tanımlayabileceğimiz tabanı içinde, Erhürman’la ilgili ciddi bir şüphe hakim ve bu insanlar, Sibel Siber’in adaylığı sırasında alenen ‘bayrak açanların’ aksine,  bu kez farklı sebeplerle, kendilerini açık etmekten imtina ediyorlar.

Parti yönetimi de bunun farkında ve ‘geleneksel’ tabanındaki ‘kaymanın’ önüne geçebilmek için birtakım girişimler yapıyor, bu taban üzerinde etkili olabileceğine inandığı bazı çevrelerden, destek istiyor.

Erhürman’ın, Tatar’dan farklı olarak ‘avantajı’, Tatar’ın kendi seçmeninin dışındaki bir kesimden oy devşirebilme ihtimalinin çok düşük, Erhürman’ın ise kendi tabanından kaybettiklerini, başka mecralardan geri toparlayabilme potansiyelinin oluşu.

Bu noktada devreye, öncelikle Cumhurbaşkanı Akıncı’nın önümüzdeki süreçte ne yapacağı ve nasıl bir strateji izleyeceği ve sonrasında da Arıklı’nın, Özersay’ın ve Denktaş’ın aday olup olmayacağı girecek.

Seçimin ilk turu, çok büyük oy çatışmalarına sahne olacak.