Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler Pazar günü ‘KURULTAY’ını yapacak.
Birkaç istisna isim dışında kamuoyu önünde ‘tarafını’ açıkça gösteren yok.
CTP tüm ‘değişim’lere rağmen kısmı oranda 'disiplin' anlayışını korudu.
***
Siyasi partiler açısından "Yok birbirlerinden farkları" sloganını yeniden çürüten bir süreç yaşandı.
Çünkü UBP kurultayında ‘akıl’lar tutulmuş, ülke ‘UBP delegelerinin’ boynuna asılmıştı.
HÜKÜMETTEKİ UBP'nin kurultayı tam bir “azap” olmuştu, herkese.
Oysa HÜKÜMETTEKİ CTP’nin kurultayı hissedilmedi bile...
Ne 'istihdam' oldu, ne 'arsa' dağıtıldı, ne de değişti hükümetin rutin akışı.
Doğrusu buydu.
***
“Kim kazanır” ya da “nasıl gidiyor” sorusuna çok fazla muhatap oldum.
Ne yalan söyleyeyim “bununla olmaz” tümcesi kuruldu en fazla…
Bir kesim “Özkan’la bu iş yürümez” dedi… Bir başka kesim, “Asım’la...”
“Bununla olur” diyenlerin sayısı, özel tanıklıklarımda çok öne geçemedi.
‘Ortada’ bir seçim var gibi...
***
İki adayın farklı özellikleri öne çıktı.
Ama bu KURULTAY sonucunun ülkeyi ya da sol hareketi “ileri”ye taşıması için BAŞKAN’a yoğunlaşmanın tek başına sonuç üreteceğine inanmıyorum.
Eğer ki “sevgisizlik” ortamı kırılmazsa…
Ve “uyumlu bir takım” ortaya çıkmazsa; parti meclisi, merkez yönetimi, genel sekreteri, tüm ilçe başkanlarıyla, üyeleriyle birlikte…
***
‘Söz’lerin ‘öz’e dönüşeceği, konuşmaların yaşam pratiğine yansıyacağı, program ve tüzüklerin uygulamada hissedileceği, çok daha dinamik bir siyasete ihtiyaç var.
Bunun için de ‘entrika, dedikodu ve ego’ çatışmalarının SONLANMASI gerekiyor.
İyi niyet ve samimiyete eşlik edecek ilkeli duruş, bilgelik ve çok çalışmak kaçınılmaz…
“Siyasi popülizm”in defterini dürmek…
Gerekirse BEDEL ÖDEMEK...
Kırk senedir birbirimizi ve kendimizi “aldatan” alkış toplama gayretlerinden uzaklaşarak, “iktidara tutunmak” için değil…
Kıbrıs’ın geleceğini kurtarmak için yürünmelidir bu yol.
Kimse kimseye ‘çelme’ atmadan…
İşte o zaman kazanacaktır CTP...
O zaman kazanacaktır ülke...