CTPLİ BAŞKANLARDAN ÇAĞRI

CTP-BG’li sekiz belediye başkanı belediyelerin içinde bulunduğu sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili ortak açıklama yaparak, “Hem diğer belediyelerle, hem de devlet birimleriyle yapıcı bir işbirliğine hazır olduğumuz net olarak bilinmelidir.

 

 

 

CTP-BG’li sekiz belediye başkanı belediyelerin içinde bulunduğu sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili ortak açıklama yaparak, “Hem diğer belediyelerle, hem de devlet birimleriyle yapıcı bir işbirliğine hazır olduğumuz net olarak bilinmelidir. Olumlu gelişme sağlanamaması halinde, hiç arzulamadığımız halde, bu konuların çözüme kavuşturulabilmesi için gereken her türlü girişimi yaşama geçirme kararlılığı taşıdığımızı Kıbrıs Türk Kamuoyuna saygıyla duyururuz” uyarısında bulundu.

Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp, Girne Belediye Başkanı Sümer Aygın, Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli, Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Cemal Biren, Değirmenlik Belediye Başkanı Osman Işısal, Dikmen Belediye Başkanı Yğksel Çelebi, Alayköy Belediye Başkanı Hulusi Manisoy ve Akıncılar Belediye Başkanı Hasan Barbaros’un imzaladığı ortak açıklama şöyle;

 

“İÇİŞLERİ BAKANINA ÇAĞRI”

 

“Belediyelerin mali durumları sık sık basın organlarına yansımakta ve toplum tarafından tartışılmaktadır. Bunlardan bazıları gerçekçi dayanaklara bağlı olarak kamuoyuna yansırken, bazıları da bilgi eksikliğinden veya devlet organlarının yerine getirmesi gereken görevleri tamamlamamasından ötürü gündem olmaktadır. Bugüne kadar yaşadığımız sıkıntılarla ilgili devletin ilgili birimlerine yaptığımız talep ve başvurularımızdan arzu ettiğimiz sonuçları alamadık. Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Genel Kurul kararları doğrultusunda şekillenen bu taleplerin önemli bir kısmı halen karşılanmamıştır. Çözümsüz olarak gündemlerimizde yer işgal eden konular, hem maddi kayıplarımızı artırmakta, hem de hemşerilerimizin aldıkları hizmetlerin kalitesinde azalmaya yol açmaktadır.

 

Yakın bir geçmişte ülkemizde yerel yönetim reformu gerçekleşmiştir. Reformların zaman zaman bazı güçlüklerle yaşama geçtiği, özellikle geçiş dönemlerinde sıkıntıların ortaya çıkabileceği bilinen bir gerçektir. Yerel yönetim reformuyla ülkemizde yeni bir dönem başladı. Belediyelerimize çok önemli kazanımlar sağlarken, hedeflenen noktaya henüz ulaşılamadığından ötürü, geçiş dönemi sona erdirilemedi. Bu dönemin olabildiğince sancısız ve kısa zamanda atlatılabilmesi için, sürecin en başından beridir devam eden belediyeler arası kolektif anlayışın sürdürülmesi şarttır.

 

Çözüm bekleyen sorunlarımızı kısaca özetlemek gerekirse:

 

1-   Devlet katkısı, belediyelerin halka çağın gerektirdiği kapsam ve kalitede hizmet sunabilmesi için mutlaka artırılmalıdır.Yerel yönetim organlarının merkezi yönetimin en ayrılmaz unsurları olarak yeniden değer bulabilmesi için bu kaçınılmazdır. Yerel yönetim reformunun en önemli amaçlarından biri merkezi yönetimin beldeler için yürüttüğü yerel hizmetlerin belediyeler tarafından yerine getirilmesinin sağlanmasıdır. Pratik işlerin yürütülmesi bakımından bu hedefe yaklaşılmış olmasına kaşın, belediyelere yapılan devlet katkısının gereken düzeyde artırılmamış olması nedeniyle, belediyelerin mali yükü de artmıştır. 2012 Mali Yılı Bütçe Tasarısı’nda devletin yerel gelirlerinde %5’lik bir artışın öngörülmüş olması belediyelerin önümüzdeki yıl daha da büyük mali sıkıntılarla karşı karşıya geleceğinin açık bir göstergesidir. Mal ve hizmet alımlarında yaşanan fiyat artışları ve enflasyon nedeniyle bugün maliyetleri yaklaşık %20 dolayında artan belediyelerin, bütçede öngörülmüş şekliyle devlet katkısının sadece %5’lik bir düzeyde artırılması çok ciddi bir mali krizin habercisidir. Bunu kısmen telafi edebilecek bir yöntem olarak, devletin yerel gelirlerinin %10'unun devlet katkısı olarak belediyelere aktarılması bizce şarttır.

 

2-   20 Şubat, 2008 tarihli Bakanlar kurulu kararıyla belediyelerin Kıb-Tek’e olan borçları silinmiş, ancak genel seçimlerin ardından gerçekleşen hükümet değişikliğiyle birlikte, bu uygulamaya son verilmiştir. Bu dönemde mahsuplaştırılmış ve alacak verecek hesapları kapatılmış olmasına karşın, uygulamaya son verilmesiyle, hala daha belediyelerimiz adı geçen kurumun en büyük borçluları arasında sayılmakta ve itibar yitirmektedir. Bu durumun kesin biçimde temize havale edilerek, belediyelerimizin idari binaları ve tesisleri dışında sarf ettikleri tüm elektrik akımı bedelinden muaf oldukları ve geriye dönük borçlarının bulunmadığı net olarak kayda geçirilmeli ve gerekli yasal düzenleme zaman yitirmeden yapılmalıdır.

 

3-   Kendi yerel kaynaklarından, kendi mali ve teknik olanaklarıyla su elde eden belediyelerden alınan ücretler bir tür çifte ücretlendirme niteliğindedir. Bu uygulamaya son verilmesi gerekmektedir.

 

4-   Belediyeler için uygulanan indirimli KDV tarifesinin kaldırılmasıyla, tüm belediyelerin mali sıkıntıya düştüğü bilinen gerçektir. KDV oranlarında %5’ten %16’ya yapılan değişiklik, bütçelerimizde onarılmaz bir hasara yol açmış ve bizleri %11 gibi bir eksik kaynakla hizmet arzı noktasına itmiştir. Bu durum yeniden ele alınmalı ve yatırım giderlerimize uygulanan KDV oranı yeniden %5 olarak düzenlenmelidir.

 

5-   Maliye Bakanlığı’nın belediyelere ödemesi gereken KDV alacakları çok uzun zamandan beri ödenmemektedir. Bu alacaklarımızın ya belediyelere ödenmesi, ya da devletin alacaklarıyla mahsuplaşarak temizlenmesi şarttır.

 

6-   Devletten teşvik alan farklı sektörlerdeki yatırımların inşai işleri yasal harçlardan muaf sayılmaktadır. Bu muafiyet devlet tarafından belediyelerin yerine karar verilerek uygulanmaktadır. Bu kapsamdaki yatırımların mali yükümlülükleri anayasanın eşitlik ilkesine bağlı olarak, teşvik kapsamında oluşları dikkate alınarak, devlet tarafından belediyelere ödenmelidir.

 

7-   Belediyeler Yasası’nda özellikle mali konuları düzenleyen maddelerde günün ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak bir durum ortaya çıkmış bulunmaktadır. Vergi miktarlarında üst sınırların yasayla saptanmış oluşu, bugünün ekonomik koşullarını karşılamamakta ve belediyelerin gelir kaybına uğramasına neden olmaktadır. Öte yandan, değişen ekonomik ve teknolojik düzen, yeni alanların idari ve mali açıdan belediyelerin denetimine tabi kılmaktadır. Bu nedenle yasa değişikliğinin bir an önce yapılması ve hem vergi oranlarının, hem de yetki alanlarının günün gereksinimlerine uygun hale getirilmesi kaçınılmazdır.

 

8-   Tüm yerleşim birimlerinin belediyeler sınırlarına katılmasına karşın, hala imar yetkilerinin kullanımı ile inşaat ruhsat bedellerinin tahsilatı birçok beldede devlet tarafından yerine getirilmektedir. Belediyeler arası eşitlik ve yetki uyumunun sağlanması bakımından, bu yetkiler tüm belediyelerce sorumluluk alanlarında egemen biçimde kullanılabilmelidir.

 

Yukarıda özetle anlatılan konularda olumlu gelişme sağlanabilmesi için ilgili bakanlık olan İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı aracılığıyla devletin belediyelerle yapıcı bir çaba sergilemesi şarttır. Bu konular, Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği’ne üye tüm belediyeler için çözümü ertelenemez sorunlar olarak değerlendirilmelidir. Bu konularda çözüm üretilmesi geciktikçe, belediyelerin sıkıntıları büyüyecek, karmaşıklaşacak ve daha da çözülemez hale gelebilecektir. Hem diğer belediyelerle, hem de devlet birimleriyle yapıcı bir işbirliğine hazır olduğumuz net olarak bilinmelidir. Olumlu gelişme sağlanamaması halinde, hiç arzulamadığımız halde, bu konuların çözüme kavuşturulabilmesi için gereken her türlü girişimi yaşama geçirme kararlılığı taşıdığımızı Kıbrıs Türk Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri