Son günlerde ülkemizde en çok konuşulan konular polisiye olaylar oldu. Bu uzun zamandır böyledir. Ama son günlerde yaşadığımız olaylar artık polisiye olayları da aştı.
Resmen çürüdü. Çürümüşlüğün kokuları her yerden duyuluyor. Ülke artık bu çürümüşlük kokusundan yaşanmaz hale geldi.
Lefkoşa surlar içinde lokmacı kapısının açılmasıyla beraber tekrardan canlanmaya başlayan bölge haraç çetelerinin cirit attığı, sokak savaşlarının yaşandığı bölge oldu.
Geçen haftalarda KKTC cezaevinden kaçan bir mahkum gazetemiz Yenidüzen’i arayarak kaçması için kendisine 20 bin Sterlin karşılığı bir polisin yardım ettiğini söyledi. Bu ayarlamayı da cezaevinde temin ettiği bir cep telefonuyla yaptığını anlattı. Anlatılanlar doğruysa bu gerçekten vahim bir durumdur.
Çürümüşlüğe bakar mısınız adam cezaevinde rüşvet karşılığı akıllı telefon temin ediyor, bununla dışarısıyla iletişim kuruyor, bu temastan yine rüşvet karşılığı kaçmayı planlıyor ve sonuçta kaçmayı başarıyor.
Bu nasıl bir ülkedir?
Bazı gardiyanlar rüşvet karşılığı cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerin her türlü ihtiyacını karşılıyorlar. Buna uyuşturucu da dahildir.
Kimi polisler de rüşvet karşılığı uyuşturucu kaçakçılarının cezaevinden kaçmasına ve dahası ülkeden kaçmasına yardımcı oluyor.
Bu ülkede hiç alışık olmadığımız şeyler yaşanıyor. Bu ülkenin insanları haraç çetelerini Türk filmlerinde görürlerdi. Şimdi sokaklarda görüyorlar. Dahası herkesin gözü önünde bu haraç çeteleri sokakları paylaşıyorlar. Biri öbürünün mahallesine sızarsa da sokak savaşları gündeme geliyor.
Bu küçücük ülkede maalesef sıradan insanlar gibi Güvenlik Güçleri de bu olayları seyrediyor.
Neyi bekliyoruz?
Kumar mafyası bu ülkede, Gece kulübü mafyası bu ülkede, sanal bet mafyası bu ülkede.
Ne kadar yasadışı iş varsa yuvalandığı yer bu küçücük ülke oldu.
Tanınmamış bir devlet olabiliriz. Bunun uluslararası ilişkilerde zorluklarını hep beraber çekiyoruz.
Ama kimse kusura bakmasın tanınmamış bir devlet olmamız bu kadar çok mafya ve haraç çeteleri bu ülkede cirit atacak, biz de, bizi koruma görevi olan güvenlik güçlerimiz de seyredeceğiz demek değildir.
Bunun yanında yukarıda da söylediğim rüşvet ve zimmete para geçirme, dolandırıcılık gibi ahlaki yıkımı da yaşıyoruz.
Çok değil daha 5 yıl kadar önce Kıb-Tek büyük bir vurgun olayıyla çalkalanmıştı. Sayısını hatırlamıyorum ama 20-25 civarı Kıb-Tek çalışanı milyonlarca TL’yi zimmete geçirmekten sorgulanmıştı.
Sonucu ne oldu bilen var mı?
Ben bilmiyorum. Bu paralar Kıb-Tek’e geri ödendi mi, sorgulananlardan kaçı ne kadar ceza aldı. Kaçı hala kurumda çalışıyor?
Şimdi yeni bir soruşturma başladı 2 çalışan yine yarım milyon TL’yi zimmet geçirmekten soruşturuluyor.
Her yer çürüdü.
Her yerden çürüme kokuları geliyor.
Nasıl bir ülke olduk?
Ne hayal ettik, neyle karşılaştık?
Yüzleşmeye var mısınız?
Gelin her şeyi bir tarafa bırakarak hayal ettiğimiz AB normlarına uygun, adil ve yaşanabilir bir ülke yaratmak için bu yapıyla yüzleşelim. Bu olmadan çürümüşlük kokularıyla yaşamaya ve giderek bu kokuların üstümüze yapışmasına da razı olacağız.
Ya bu kokmuş yapıyı yıkıp atacağız. Ya da bu kokuşmuşluk içinde yaşıyor gibi yapacağız.