Ersin Kaşif
Kuzey Kıbrıs yerel TV kanallarında, program yapanların, sunucuların, geçmişe göre diksiyon sorununun çok azaldığını görmek, özellikle haber sunan programcıların gelişen diksiyonu sevindirse de, kıbrıs ağzı yapacak diye sokak ağzı kahve konuşmasından farkı olmayan kötü programları da sıkça izlemekteyiz. En yakınımız, aynı dili kulandığımız Türkiye’nin örnek alınması ve program yapanlara, sunuculara mutlaka diksiyon eğitiminin verilmesi şarttır. Konuşurken, kelimeleri seçmek, imlasına, veznesine göre söyleyerek ifadeleri doğru anlatabilmek önemlidir. Doğru anlatmak, doğru anlamak Kıbrıslı Türkler için hala daha sorun olmaya devam ediyor. Diksiyon, sadece tiyatro, müzik gibi sahne sanatlarında değil, radyo ve televizyonda da önemlidir. Manası, ses ve uygun düşen kelimeyi seçmek, cümleyi kurmak ve tüm bunları yaparken de ses tonunu doğru kullanmak, bunlar olurken de az kelimelerle ifadeyi verebilmektir asıl olan. Ben, Kıbrıs Türk TV kanallarını izlerken, Türkçeyi iyi kullanan insanlar görmek istiyorum. Özellikle, mekanlarda sahneye çıkan ses sanatçılarının ya da şarkıcıların biraz sonra tanıtımı yapılacak olan kitaba mutlaka sahip olmaları gerekmektedir. Diksiyon için hazırlanmış kitaplar, bu konuda herkese yardımcı olabilirler tabii. Benim gibi birçok izleyicinin görmek istedikleri elbette ki vardır. Diksiyonu, izleyiciyi kendine bağlayan insanlar görmek istiyorum. Ses, solunum, vurgu, durak, ses tonu, kelimelerin seçimi, söylenişi, sözlerdeki canlılık, tabii bir anlatım, üslup, ses kuvveti, incelik, hareket, jest, mimik, tüm bunları görmek istiyorum. Beni inandırmasını, heyecanlandırmasını, bıktırmamasını, sıkmamasını, usandırmamasını, gerçek konuşmasını istiyorum.
Bir kitap; Diksiyon
Andante dergisi yazarlarından Deniz Banoğlu, bu konuyla ilgili yazılmış bir kitabı yorumlarken, kitabı da bizler için tanıttı. Türkiye opera sanatçılarından olan Yıldız Dağdelen’e ait olan bu kitabın adı “DİKSİYON”. Deniz Banoğlu tarafından Andante Dergisinde de yayınlanan makale sizler için de önemli. Yıldız Dağdelen’in diksiyon adlı kitabını Deniz Banoğlu şöyle yorumluyor; “Gerçek sanatçıların yaşamları asla durağan değildir. Çünkü onlar, her anlamda bir sürekliliğin, yılların ötesine ulaşan bir devingenliğin içindedirler. Kişilikleriyle bütünleşen, özdeşleşen bir sanat tutkusudur bu. Opera sanatçılarını alalım; onlar için sahne yaşamı bitse de, öğretme yaşamı bitmez; ya sanatlarını genç kuşaklara aktarırlar, ya da birikimlerini kaleme alarak kitaplaştırırlar. Opera sanatçılarımızdan Yıldız Dağdelen de, uzun bir çalışmanın ürünü ve kendi türünde bir ilk olan Diksiyon kitabıyla karşımıza çıkıyor. Dağdelen, kitabın yazılma nedenini şöyle açıklıyor: "Konservatuvarda öğrenci olduğum yıllarda diksiyon konusunda yardım alabileceğimiz kitaplar yoktu. Sadece Türkçe metinli diksiyon ve fonetik kitabı vardı ki bu kitaptan, operacılardan çok tiyatro sanatçıları yararlanıyordu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda 'Yabancı Dillerde Müzikli Diksiyon' dersi vermeye başladıktan sonra araştırmalara başladım." Dağdelen, böylece klasik müzikte en çok kullanılan diller olan İtalyanca, Almanca ve Fransızcanın nasıl yazıldığını ve okunduğunu araştırıyor ve tuttuğu notlar üzerinden derslerini vermeyi sürdürüyor. Kitapta yer alan, 35 yıllık bir birikimi içeren bilgiler o tarihlerde olgunlaşmaya başlıyor ve notların bir kitaba dönüşmesi kendi deyişiyle yaklaşık 3 yılını alıyor. Dağdelen, çalışmasında Türkiye’den Ali Püsküllüoğlu, İclal Ergenç, Turgut Erem, Nureddin Sevin gibi isimlerin yanı sıra, çok sayıda yabancı yazarın ve konusunda otorite kabul edilen yabancı kurumların yayınlarından yararlanmış. Günümüz opera sanatçılarının söyledikleri eserlerin diline ne ölçüde vakıf oldukları ve diksiyon konusundaki deneyimleri hakkında şunları söylüyor Dağdelen: “Operanın İstanbul’da kurulduğu ilk yıllarda sahne almış, benim kuşağım diyebileceğim sanatçılar eğitimlerini bir iki istisna dışında tamamen yabancı sanatçılardan almışlardı, Yabancı bir eğitmen ile çalıştığınızda telaffuz size teorik düşünce olmadan, doğal bir şekilde, anadil öğrenme sürecindeki gibi aktarılır. Bu sanatçıların hiçbiri, hatta öğrencilerinin çoğu bugün aramızda değiller. Yani bugün dördüncü hatta beşinci kuşak öretmen ve öğrencilerinden söz ediyoruz. Bu noktada ise artık kulaktan dolma, duyarak ve taklit ederek öğrenmenin artık yeterli olmadığını görüyorum.”Dağdelen, Türkiye’de dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi, teorik altyapıya dayanan, bilimsel çerçevede yürütülen diksiyon derslerinin kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Halen birçok konservatuarın opera bölümünde diksiyon derslerinin verildiğini ve şan öğrencilerinin ve genç solistlerin daha özenli çalışmaları ve konuya daha duyarlı yaklaşmaları gerektiğini de belirtiyor. Yazarın da belirttiği gibi kitap, ezber değil, başvuru niteliği taşıdığını ve kitabın diksiyon derslerinin verimliliğini artırabileceğini de belirtiyor. Kitaba mizah katarak okuyucuların keyif almalarını da hedefleyen Dağdelen, ülkemizin ilk kadın karikatüristlerden Selma Emiroğlu Aykan’ın çizimleriyle de kitabı zenginleştirmiş. Aykan’ın İstanbul Şehir Konservatuarında şan dersleri alması ve Şehir Operasının ilk solistlerinden biri olması, çalışmaya farklı bir nitelik de kazandırıyor. Diksiyon, bu bağlamda konservatuvar öğrencilerine yararlı olacak mı? Dağdelen, bunun da ötesinde, kitabın yabancı dil öğrenmek isteyenler, spikerler ve akademisyenler için de bir başvuru kaynağı olabileceğini, hatta yabancı dil bilenlerin bile yararlanabileceğine inanıyor.
(Deniz Banoğlu-Andante) “Diksiyon” Pan Yayınevi tarafından yayınlanmıştır.