‘Askerlik’ erkeklerin kâbusudur.
Ve azabı!..
Hani ‘vatan borcu’ der ya kimileri…
Bir bakmışsınız, en ‘milliyetçi’ geçinen pek çok zat-ı şahane ve çocukları ‘borçsuz’ atlatır bu dönemi!..
***
“Her Türk Asker Doğar” marşları okunur da niye “mecburi”dir o halde!..
İddia ediyorum “gönüllü” bırakınız bu işi, iki elin parmağını geçmez, bir senede, “askere giden” insan sayısı…
***
Yeni değişiklikler Meclis gündeminde…
Komiteden geçti.
‘Dağ fare doğurdu’ durumu var….
Kimi ‘iyileştirmeler’ inkar edilemez…
Ama yeterli mi?
Elbette değil...
***
Söylenen şu ki, “askerlik süresi kısaltılamaz çünkü yeterli sayı yok!..”
Nereye yok?
Nöbetlere…
***
Daha önce de sordum…
Dikmen’de, Lapta’da, Gülseren’de kimi, kimden bekliyor asker?
Kime karşı nöbet tutuyor!..
Meselenin “psikolojik” olduğunu düşünüyorum, asla “ihtiyaç” değil…
***
Ve kaç ‘personel’e ihtiyaç varsa saptanmalı, bunun için ‘bütçe’ kaynakları belirlenmeli, bu iş ‘profesyonel’ bir mesleğe dönüştürülmelidir…
Öyle ‘birkaç ay’ eksiltmelerle bir yere kadar…
Ayrıca ‘askerlik’ yüzünden, dünya kadar insan da boşuna ‘üniversite’ okuyor, bu ‘kabus’tan yırtmak ve ‘bedelli’ hakkı kazanmak için ‘yurt dışına’ kaçıyor…
Ne olur yani ‘askersiz bir Kıbrıs’ hedefine kadar ‘temel eğitim’ için 6-8 ayla sınırlı kalsa, herkes için...
***
Gençlerin ve gençlik örgütlerinin de bu yönde çok daha güçlü ‘işbirliği’ ve ‘dayanışma’ yapması, seslerini çok daha gür duyurması gerekmektedir.
Doğrusu ortada ses getiren bir ‘mücadele’ de olmayınca, yaşadığımız ‘ateşkes’ koşullarında, dağ fare doğurmaya devam edecektir...