Daha çok geçiş noktası açılmasına  ekonomik açıdan bakmak lazım!

Serhat İncirli

Kıbrıs’ta hiç sınır ve haliyle sınır kapısı ya da geçiş noktası da olmamalı!
Doğrusu budur!
Ama doğruya şu anda ulaşmak zordur!

-*-*-

İnsani açıdan da çeşitli kapıların, geçiş noktalarının açılması gerekmektedir!

-*-*-

Ancak bana göre şu anda “gerçek” olan tek sebeple kapı açma konusu bulunmaktadır!
Nedir “tek gerçek” sebep?
“Ekonomik” sebeptir!

-*-*-

Herkes kabul ediyor ki, KKTC ekonomisi adına, Lefkoşa’daki Metehan ya da Kermiya veya Aydemet geçiş noktası “hayati önemdedir…”

-*-*-

Kıbrıs’ta iki taraf da, daha çok geçiş noktası açılması konusunda, bölgesel isteklilik sergiliyor…
Ve bu bölgesel istekliliğin temel dayanağı, kesinlikle ekonomiktir!

-*-*-

Türk tarafı, Haspolat’tan geçiş noktası talep etmektedir…
Yine Türk Tarafı, Lefkoşa’da Aykasiyano bölgesindeki “Mağusa Kapısı”nın yaya geçişlerine; Ledra Palace’ta halen mevcut yayalara ve diplomatik araçlara açık geçişin de tüm araçlara açılmasını önermektedir… 

-*-*-

İddialara göre, Rum tarafı, Haspolat için “evet” ancak öteki ikisi için “mümkün değil” noktasındadır…

-*-*-
 
Rum basınına göre, Rum Tarafı, “Piroi (Gaziler) - Athienu (Kiracıköy)” ve “Kokkina’da (Erenköy)” geçit açılmasını şart koşuyor.
Bu talepler de “ekonomik”tir…

-*-*-

Piroi – Athienu geçişinin açılması, o bölgedeki insanların merkeze ulaşması adına çok ciddi tasarruf sağlayacaktır… 

-*-*-

Erenköy, Rum geçişine açılırsa, şu anda Baf – Pirgo arasında en az iki saat süren ulaşım, bir saatin altına düşecektir… 
Bölgeyi bilenler bilir, Pirgo ile Poli arasındaki mesafe de 30 dakikaya inecektir ki şu anda en az bir saattir… 

-*-*-

Olaya ekonomik bakmak demiştik…
Ne yazık ki, Türk tarafı Erenköy konusuna “ekonomik” bakabilme yetkisinde değildir…
Ne demek istediğimi, “milliyetçi göz” taşıyan herkes görüp anlayabilir!

-*-*-

Rum tarafında özellikle Pirgo köylüleri, “Erenköy açılmazsa, başka kapıyı konuşmanıza dahi iznimiz yoktur” demektedir… 
Ve mesele orada tıkanmıştır!

-*-*-

Olaya “ekonomik bakmak”, açılacak her kapının KKTC avantajına olduğunu görebilmektir…
Bundan kesin eminiz!
Ama Erenköy mü?
Zor!

-*-*-

Nenden zor?
Erenköy’ün içinden geçen yaklaşık 2 – 3 kilometrelik yolun Rumların kullanımına açılmasının “milli tarih” açısından büyük bir taviz olduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli fazladır da ondan zor!

-*-*-

Bir de “zorluğu” şöyle anlatayım; “Türk tarafı Erenköy’ü açarsa, Kıbrıs sorununun her türlü çözümüne evet diyebilir!”
Erenköy’ü trafiğe açmak, o kadar büyük bir tavizdir yani…

-*-*-

Olaya ekonomik açıdan bakmak, bu kapıyı da zorlar ama yine de zor… 
“Ekonomik bakalım, milli gözle bakarsak, sonuca ulaşamayız” diyorum…
Ayrıca, “… Ekonomik açılımlara olan ihtiyacımız, milli tutuculuğa olan bağlılığımızdan daha önemlidir” diye düşünmekteyim… 
Bilmem anlatabildim mi?


Paris idrar kokuyor canım!

Geçenlerde BRTK’da bir programa rastgele “zap” yaptım!
İsimlerini bilmediğim ama akademisyen olduklarını düşündüğüm iki kişi, sohbet ediyordu…
Çok kısa süre kulak kabarttım!
Elbette herkesin yorumuna, değerlendirmesine saygım sonsuz…

-*-*-

Erkek konuşmacı, “… muhalif basında bazı kişiler, ülkeyi karalamaya çalışıyor, oysa KKTC çok mükemmel bir ülke” anlamına gelen sözler söyledi…
Üstüme aldım!

-*-*-

“45 ülkeyi dolaştım, KKTC’den iyi olanına rastlamadım” anlamına gelen cümleler kuran kadın katılımcı, “Paris hayranlığını da anlayamıyorum, Paris affedersiniz ama idrar kokuyor ve her yan dilencilerle dolu” dedi…
Fransa – KKTC kıyası ilginçti!

-*-*-

Paris idrar mı kokuyor?
En son Paris’e gittiğim yıl, 2000’lerin başıydı ve idrar kokmuyordu!
Şu anda kokuyor olabilir tabii ki!
Bilemem!
Ama KKTC’de birçok yer, idrar değil, “büyük abdest” şeklinde yazıya dökebileceğim “şeyden” kokuyor!

-*-*-

Ve ayrıca, şundan eminim ki; Paris’te ya da Fransa’nın herhangi bir ilinde, ilçesinde, kasabasında, köyünde; elektrik santralinin bacasından, bizim Teknecik bacasından çıkan kara duman, 3 dakika çıksın; ülkedeki tüm akademisyenler, sokakta eylem yapar, ayaklanır!
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Akademisyen olmak, propagandist olmak değildir!
Ve ayrıca, özür dilerim, benim cahilliğim ama adını bilmediğim kardeşime, haddimi de aşarak, üstüme aldığım sözüne karşılık, “… gazeteci olmak, ülkeyi güllük gülistanlıkmış gibi göstermek değildir” demek istiyorum!

-*-*-

Bu arada Sim TV’de dün Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz konuğumdu…
Başkan Deniz, sohbetimiz sırasında, sorunlarımızdan söz etti ben de, “Sayın Başkan, yani bu ülkede iyi giden hiçbir şey yok mu?” diye bir soru sordum!
Önce gülümsedi, sonra “yok” dedi…


Uğraşmak ve boğuşmak arasındaki fark!

Tahminlerimize göre KKTC’de şu anda yaşam süren insan sayısı, kesinlikle Güney Kıbrıs’ta yaşam sürenlerden az değildir!
Yani üç aşağı beş yukarı, Ada’nın her iki yarısında birer milyon insan yaşar!

-*-*-

Kerhane ve kumarhane sayısında Kuzey, Güney’e beş basmaktadır!
Güney de Kuzey’e örneğin devlete ait hastane sayısında veya sağlıklı sağlık hizmetiyle ilgili beş basmaktadır!

-*-*-

Ama en ilginç “kıyas” nedir biliyor musunuz?
Bir avukat abim hatırlattı; Güney ve Kuzey’de nüfuslar eşit ancak örneğin yargıç sayısı arasında ciddi fark bulunmaktadır!
Güney’de 160 yargıç davalarla uğraşmakta, Kuzey’de ise 60 yargıç mahkemelerde davalarla boğuşmaktadır!