"Daha çok insan işaret dili öğrensin, bizimle tanışsın"

İşitme ve konuşma engelliler, daha çok insanın işaret dilini öğrenmesini ve kendileriyle tanışmasını, konuşmasını bekliyor.

 

Özgül Gürkut Mutluyakalı

İşitme ve konuşma engelli bireyler, işaret dilinin yaygınlaşmasıyla herkesle daha iyi iletişim kurmayı isterken, engellilerin sadece özel haftalarda ve günlerde hatırlanmaması gerektiğini vurguluyor.

İşitme ve konuşma engelliler, daha çok insanın işaret dilini öğrenmesini ve kendileriyle tanışmasını, konuşmasını bekliyor.

Çalışarak ve üreterek hayata daha çok katılmak isteyen bu nedenle gerek devlet gerekse özel sektörde istihdam olanaklarının artırılmasını bekleyen işitme ve konuşma engelliler, eğitim sorunlarının çözümü için de özel eğitimin desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Kıbrıs İşitme Konuşma Engelliler Vakfı (KİKEV) çatısı altında toplanmaktan, sosyal ortamlarda buluşmaktan, sorunlarının çözümü için birlikte mücadele vermekten mutlu olduklarını ifade eden işitme ve konuşma engelli bireyler, TAK muhabiriyle yaşam öykülerini, sorunlarını ve beklentilerini paylaştı.

ASLANYÜREK: "İLK BAŞTA BENİ ANLAMIYORLAR DİYE İLETİŞİM KURMAKTAN ÇEKİNİYORDUM, KENDİ İÇİMDE YALNIZ YAŞAYAN BİRİ OLDUM"

Henüz 19 yaşında olan Emircan Aslanyürek, erken doğum sonrası 28 gün kuvözde kaldığını ancak bu sürede yüksek ateşten kaynaklaı havale geçirmesi sonucu işitme engelli olduğunu söyledi.

Kıbrıs'ta işitme engelliler için spesifik bir kurum veya okul olmadığı için özel eğitim için Türkiye'ye giden Aslanyürek, daha sonra hocasının tavsiyesi ve ailesinin ilgisiyle Cengiz Topel İlkokulu'nda okumuş.

Emircan Aslanyürek, eğitim sürecinin devamını şöyle anlattı:

"Okuma yazmayı öğrendikten ve kendimi diğer insanların içinde rahatça ifade etmeye başladıktan sonra Kıbrıs'a dönerek Oğuz Veli Ortaokulu'nu bitirdim, Anafartalar Lisesi'nde lise 1 eğitimi aldım. Esnaf ve Zanaatkarlar Odası'nın okulunda aşçılık eğitimi gördüm.

Diğer kişilerin ilk başta beni rahatça anlayamamasından dolayı iletişim kurmaktan çekiniyordum. Bu nedenle daha çok kendi içimde yalnız yaşayan biri oldum."

"BENİ KUCAKLAYAN VE ONLARDAN FARKLI OLMADIĞIMI HİSSETTİREN İNSANLAR..."

Emircan Aslanyürek, daha sonra kendisini kucaklayan ve onlardan farklı olmadığını hissettiren insanlarla birlikte olduğunu, arkadaşlarının kendisini hiçbir zaman dışlamadığını kaydederek, “İnsanlar birbiriyle nasıl iletişim kuruyorsa bizim gibilerle de o şekilde iletişim kurmalı ve bizlere kucak açmalıdırlar. Çünkü bizler farkımızı biliyoruz ve bundan çekinerek toplumdan uzak kalmayı seçiyoruz” dedi.

"ÖZEL EĞİTİMİN DESTEKLENMESİ BİZE HAYAT IŞIĞI SUNULMASI DEMEK"

Eğitim kurumlarında işaret dili eğitiminin zorunlu olmasını istediğini böylece işitme engellilerle hızlıca iletişim kurulabileceğini kaydeden Aslanyürek, "Devletin özel eğitimi, bizim gibileri desteklemesi ve bize bir hayat ışığı sunması demektir" ifadelerini kullandı.

"ENGEL SINIFLAMASI YAPILARAK EĞİTİM VERİLMELİ"

Emircan Aslanyürek, engelli çocukların engel sınıflamaları yapılarak eğitim görmesi gerektiğini, oysa şu anda karma eğitim verildiğini, otistik bir çocukla görme engelli bir çocuğun aynı eğitimi aldığını ve bunun yanlış olduğunu söyledi.

İŞSİZLİK SORUNU

Engellilerle ilgili yasaların düzenlenmesinin en büyük beklentileri olduğunu ifade eden Aslanyürek, eğitim yanında en büyük problemlerinin işsizlik olduğunu vurguladı. "Engelli olduğumuz için hiçbir kurum bize iş vermiyor. Bir taraftan engelliler için istihdam alanları yaratılırken diğer taraftan her kurumda engelli çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir" diyen Aslanyürek, kendisinin şu anda okulunun yardımları sayesinde bir otelde aşçı olarak çalıştığını, KİKEV'den haberdar olmak ve vakfa katılmakla da hayatında olumlu gelişmeler sağladığını vurguladı.

"En başta benim gibi insanlarla aynı adada yaşadığımızın farkına vardım. Kader ortaklığı yaşadığımız bu güzel insanlarla birlikte olmak, birbirimizi anlayabilmek büyük bir terapi etkisi yarattı" diyen Aslanyürek, şu talepleri de ekledi:

“BİZE DE BU HAYATTA BİR ŞANS TANINMALI”

"İşaret dili bilmiyorum ama işaret diliyle konuşan arkadaşlarımız var. Herkes öğrenmeli. Bizler hiç kimseden farklı değiliz ve aynı dili konuşup, yazıp, okuyabiliriz. Belki duymak için aletlere ihtiyacımız var, belki o aletlere rağmen ağır işitiyor ve ağır konuşuyoruz ama bizlere de konuşma şansının verilmesi, bu hayatta bir şans tanınması gerektiğini düşünüyorum ve istiyorum."

AKYOL: "İYİ Kİ ANNEMİN ZORUYLA DAKTİLO ÖĞRENMİŞİM"

KİKEV Mütevelli Heyeti Üyesi Servet Yavuz Akyol, 52 yaşında ve bebekken geçirdiği yüksek ateşli hastalık sonucu işitme duyusunu kaybetmiş. 5 buçuk yaşındayken Erzurum'a götürülen, ardından Ankara'da yatılı eğitim alan Akyol, 11 yıllık eğitiminden sonra mezun olmuş ve iş arayışına girişmiş. Bu sürede annesinin zoruyla daktilo derslerine gidip daktilo da öğrenmiş.

12 yıldır Kıbrıs'ta yaşayan Servet Yavuz Akyol, "İyi ki annem beni tüm bunlara zorlamış. 18 yaşımdayken abimle iş görüşmesine gittim ve işe alındım. Beni takdir ediyorlardı" diyor.

"SADECE ENGELLİLER HAFTASI'NDA HATIRLANMAYALIM"

Eşinin Türkiyeli olması nedeniyle bir süre KKTC Ankara Büyükelçiliği'nde çalıştığını, bir oğlu olduğunu ve ardından Kıbrıs'a taşındıklarını, halen de Dışişleri Bakanlığı arşivinde çalıştığını kaydeden Akyol, "Bir yıl önce eşimi kaybettim. Engelliler sadece Engelliler Haftası'nda hatırlanmamalı, devlet bize artık sahip çıkmalı. Vakıftan gördüğüm ilgiden çok memnunum ve her zaman KİKEV'in yanındayım" dedi.

SOYLUHAN: "AİLE İÇİNDE GELİŞTİRDİĞİMİZ İŞARET DİLİYLE ANLAŞIYORDUK"

KİKEV Sanat Sorumlusu Ekrem Soyluhan, doğuştan işitme engelli ve 54 yaşında. Soyluhan, yedi kardeşin en küçüğü olarak Lefke'de doğmuş. Yeşilyurt'a yerleştiklerini ve annesi bir yatılı okulda aşçı olduğu için teyzeleri ve ablaları tarafından büyütüldüğünü anlatan Ekrem Soyluhan, sonrasını şöyle özetliyor:

“Aile içinde geliştirdiğimiz işaret diliyle anlaşıyorduk. Evimizin yanında askeri birlik ve lojmanlar vardı. Sonradan öğrendiğime göre anneme bir subay komşumuz Adana'da engelliler okuluna götürülmemi önermiş ama ailem göndermedi. Lapta'daki işitme engelliler okuluna yazıldım ve orada teyzemde kalmaya başladım. Açıkçası o okulda pek bir şey öğrenemedim. 16 yaşımdayken öğretmen ablamın isteği üzerine bir seramik atölyesinde tornacı olarak çalışmaya başladım. Gezmeyi de sevdiğim için İngiltere'ye gittim. Konya'ya da gittim ve eşim Emine hanımla orada tanışıp evlendik. Bir süre sonra kızım Ecem doğdu, çok sevindik."

Eşi sayesinde işaret dilini öğrendiğini, yeni arkadaşlar edindiğini anlatan Ekrem Soyluhan, KİKEV'in kurulmasıyla vakit buldukça burada da etkinliklere katıldıklarını, vakfın çalışmalarının genç arkadaşlarının desteğiyle daha iyi olacağını söyledi.

GÖKMEN: "İÇİMDE FUTBOL AŞKI VARDI..."

KİKEV spor işleri sorumlusu Bahadır Gökmen, 1983 doğumlu ve o da doğuştan işitme engelli.

Eski bakan ve milletvekillerinden Mustafa Gökmen'in oğlu olan Bahadır, evli ve iki çocuk babası. Babası ona okuma yazma öğretmiş, ardından Lapta'daki işitme engelliler okulunda ve Türkiye'de gittiği okullarda eğitim görmüş. Adana'da yatılı gönderildiği okulu yarıda bırakıp adaya dönmesinin nedenini ise "Yaşım küçüktü, ailemi çok özlüyordum ve içimde futbol aşkı vardı" diyerek açıklıyor. Daha sonra ortaokul için Ankara'ya, teknik lise için Kayseri'ye giden Bahadır Gökmen, Kırşehir'de işitme engelliler liginde profesyonel futbol da oynamış.

Kıbrıs'ta da futbola devam eden ve halen Yeniboğaziçi sahasının sorumlusu olarak Spor Dairesi'nde çalışan Gökmen, eşinin de işitme engelli olduğunu; kızının ve oğlunun ise işaret dilini öğrenerek kendilerine çok yardımcı olduklarını anlattı.

Bahadır Gökmen, çocuklarına derslerine yardımcı olmakta zorlandığını bu yüzden komşuların destek verdiğini söyledi.

Gökmen'in isteği, engellilerin daha çok spor yapabilmesine devletin daha çok destek vermesi... "Mesela bir hoca bulunsun, bize yardımcı olsun" diyor.

"BAHADIR LİSANSLI TEK İŞİTME ENGELLİ FUTBOLCU... SAĞIR SÜRÜCÜ LEVHASI RENCİDE EDİCİ"

Eski politikacılardan Mustafa Gökmen ise oğlu Bahadır'ın KKTc’de lisanslı olarak futbol oynayan tek işitme engelli olduğunu söyledi. Kamuda çalışan engellilerin barem yükselmelerinde sorun olduğunu belirten Gökmen, bir diğer sorun olarak ise işitme engellilerin kullandığı araçlarda "sağır sürücü" levhası bulunması zorunluluğunu söyledi. Gökmen, bunun rencide edici ve onur kırıcı bir ibare olduğunu, zaten çoğu tarafından uygulanmadığını, mevzuat değişikliğiyle plakalara uygun şekilde işitme engelli sürücü işareti konulabileceğini dile getirdi.

ÇALIŞKANLAR İŞ BEKLİYOR

KİKEV Sanatsal İşler Sorumlusu Mehmet Çalışkanlar, işitme engelini doğumundan beri taşıyor. Lapta'daki okulda işaret dilini öğrenen ancak okuma ve yazmayı öğrenemeyen Çalışkanlar, seramikle uğraşıyor. Yaşamını yetersiz kalan işsizlik maaşıyla ve ailesinin desteğiyle sürdüren Mehmet Çalışkanlar, defalarca iş başvurusu yaptığı halde iş bulamamaktan yakınıyor.

Mehmet Çalışkanlar'ın ablası, "Devletten iş imkanı sunmasını istiyoruz. Mehmet küçükken çok zorluklar yaşadı. Okulda fiziksel ve psikolojik şiddet gördü, o yüzden içine kapanık kaldı. O dönemde şikayette bulunduk ve okuldan aldık ama olay kapatıldı, çözüme dayalı hiçbir şey yapılmadı. Halen işsiz olduğu için kendini toplumdan soyutladı" diyor.

AKIŞ: "ZORLUKLAR VARDI, İŞİTME CİHAZI ALAMADIK"

KİKEV üyelerinden Şengül Yolaç Akış, 1953 doğumlu ve doğuştan işitme engelli. 4 kardeşi ve bir kızı var ve onlar da aynı engelle yaşıyor. Güzelyurt'ta işitme engelliler okulunda yatılı eğitim gördüğünü belirten Akış, savaş başlayınca okulu bırakmak zorunda kalmış, portakal fabrikasında çalışmaya başlamış. Eşi de işitme engelli olan ve "Zorluklar vardı, işitme cihazı alamadık" diyen Şengül Yolaç Akış'ın isteği, daha çok insanın işaret dilini öğrenmesi ve işitme engellilerle tanışması...

SOYLUHAN: "BAZEN GİTMEK İSTEMEZDİM..."

KİKEV Kadın Kolları Sorumlusu Emine Soyluhan, Konya doğumlu. "Doğuştan işitme engelliyim, ailem beni Ankara Hacettepe Hastanesi'ne götürmüş, doktorlar okula gitmem için rapor vermiş ve Konya'da işitme engelliler okuluna yatılı verilmişim" diyen Soyluhan, bu okulda işaret diliyle konuşan kendisi gibi birçok çocuğu görünce çok sevinmiş ancak bir yandan da evinden, ailesinden ayrı kalmaktan dolayı sorunlar yaşamış. "Bazen okula gitmek istemezdim, rahmetli babam elimden tutar götürürdü" diyen Soyluhan, zamanla okula alışıp başarılı olduğunu, işaret dilini iyi öğrendiğini, halk dansları oynadığını, çok etkin bir öğrencilik hayatı geçirdiğini anlattı.

Dikiş nakış kursuna da giden Emine Soyluhan, Kıbrıslı Ekrem Soyluhan'la tanışıp evlenince Kıbrıs'a gelmiş. 1994'te Girne'ye yerleştiklerini ancak evde çok sıkılınca eşinin gittiği seramik atölyesinde çalışmaya başladığını anlatan Soyluhan, bu süreçte hiç işaret dili bilmeyen eşine de bu dili öğretmiş. Kızı Ecem'in şimdi üniversitede okuduğunu, kendisinin de Çalışma Dairesi Girne şubesinde çalıştığını belirten Emine Soyluhan, KİKEV'le ilgili düşüncelerini de şöyle paylaştı:

"Türkiye aldığım eğitim ve ailemin ilgisi sayesinde işime rahat uyum gösterdim. Hayalimde hep ‘işitme engelliler bir arada toplanalım sohbet edelim yardımlaşalım gezelim’ düşüncesi vardı. Birçok girişimlerimiz oldu ama ekonomik yetersizlikler yüzünden yapamadık. Sevgili hocamız Bahire Hanımla tanışıncaya kadar kimse bizleri bilmiyordu. KİKEV kurulmadan önce toplum bizi bilmiyordu. Evinden çıkmayan arkadaşlar da vakfımıza geldi, çok güzel şeyler yapmaya başladık. Ben kadın kolları sorumlusu olarak elimden geldiği kadar vakıf çalışmalarına katılıyorum ve herkese 'gelin KİKEV'de birlikte olalım, daha iyiye gidelim' diyorum. Toplumun işaret dilini daha çok öğrenmesini ve onlarla daha iyi iletişim kurabilmeyi istiyorum."

Emine Soyluhan'ın şimdi üniversite öğrencisi olan kızı, “CODA” sıfatı taşıyor. Yani ebeveyni işitme engelli olup kendisi işitme engelli olmayan; iki dil ve iki kültürle yaşayan bir genç...

ÖZGE YAŞLI: "İŞARET DİLİNİ HERKES ÖĞRENMELİ"

KİKEV Gençlik Kolları Sorumlusu 27 yaşındaki Özge Yaşlı, iki çocuk annesi... 3 yaşındayken ateşli hastalık sonucu işitme engelli olmuş. Hacettepe Hastanesi'nde teşhis konulmasının ardından işitme cihazı kullanmaya başlayan Özge Yaşlı, 6 yaşındayken Lefkoşa'da özel eğitim okuluna gitmiş, ardından Lefke İstiklal İlkokulu'ndan ve Lefke Gazi Lisesi orta bölümünden mezun olmuş.

İki çocuğunun işitme sorunu olmadığını, ev hanımı olduğunu ancak iş bulup çalışmak istediğini anlatan Özge Yaşlı, "İşitme engelliler işaret diliyle anlaşır. Her yerde işaret dili bilen kişiler olmalı, bu dili herkes öğrenmeli. Herkes vakfımız KİKEV sayesinde işaret dilini tanıdı ve biz de mutlu olduk" diyor.

MEHMET YAŞLI: "İŞİTME CİHAZIHA ALIŞAMADIM, HEP ÇIKARTTIM… BÜYÜDÜKÇE MUTLU OLMAYI DA ÖĞRENDİM”

KİKEV Gençlik Kolları Sorumlusu Mehmet Yaşlı ise doğumu sonrasında kuvöze konulmaması ve oksijensiz kalması sonucu işitme engelli olduğunu, teşhisin de 3 yaşındayken Hacettepe Hastanesi'nde konulduğunu anlattı. Şu anda 33 yaşında olan Mehmet Yaşlı, oradaki doktorun "oksijensizlik sonucu kulak sinirleri öldü" teşhisi koyduğunu, 5 yaşındayken götürüldüğü İngiltere'de de doktorların aynı şeyi söylediğini belirtti.

"Ailemdeki tek işitme engelliyim. Ailem bana cihaz aldı ama ben alışıp sevemedim, hep çıkarttım. 5 yaşında Lapta'daki okula gittim ve 6 sene orada yatılı okudum. Sonra 3 yıl da Lefkoşa'da okula gittim. Küçük yaşlarda çok zordu, büyüdükçe alıştım ve mutlu olmayı da öğrendim" diyen Yaşlı, 2005'te işe başladığını, ardından evlendiğini, eşi Özge'nin de işitme engelli olduğunu ve iki çocuklarıyla hep işaret diliyle anlaştıklarını ifade etti.

Mehmet Yaşlı, KİKEV'in işaret dilini yaygınlaştırmasından ve kendilerine gösterilen ilgiden çok memnun olduğunu da ekledi.

 

Fotoğraf: Erol Uysal

İlgili Haberler

Röportaj Haberleri