Ersin Tatar’ın Lefkoşa’daki Mağusa Kapısı’nın açılması önerisini yüzde yüz destekliyorum.
Helal olsun!
Cumhurbaşkanlığı görevine geldiği günden beri, Merkez sağ noktadan, faşizme doğru giden siyasi yelpazenin her noktasına yerleştirebileceğimiz aşırı Türk milliyetçiliği kokan, yağcılık ve diplomatik seviyesizlikle dop dolu açıklama ve faaliyetlerinden sonra, belki de ilk kez özelde Kıbrıs Türk toplumu, genelde Kıbrıs için olumlu bir açıklama yaptı.
-*-*-
Bu konunun üzerine gitmek lazım…
Neden?
Birincisi, geçiş kolaylığı açısından…
Kermiya’nın yükünün azalması bakımından…
Güney’deki sanayi bölgesine çok yakın olan Mağusa Kapısı’nı kullanacak onlarca Kıbrıslı Türk işçinin daha rahat ulaşımı açısından…
-*-*-
Özellikle Mağusa Kapısı’nın olduğu KKTC tarafı, ölüme terk edilmiş durumda…
Yenicami ve Çağlayan’daki Türk malı evler bile yıkılmaya bırakıldı…
O bölgeler, rezil bir görüntü arz ediyor…
Kapı açılırsa, canlanacağı kesindir…
-*-*-
Sadece bu kapı da değil, Erenköy’ün (Koççina) Rumların geçişine açılması; Piroyi – Akıncılar’da geçişlerin sağlanması, hatta Haspolat’a geçiş kapısı konulması muhteşem olmaz mı?
Neden mi?
Hem zaman ve yol açısından hem de bahse konu kapıların, ciddi sanayi bölgelerine açılıyor olmasından…
Hem Rumlar, hem Türkler kazanacak…
-*-*-
Mesela, Piroyi Kapısı açılırsa, Athienou bölgesinde Rumların sanayi bölgesi var; iş bulma açısından bence çok önemlidir…
Ve bu kapı açılır da bölgeliler doğrudan Lefkoşa’ya ulaşabilirse, Rumlar açısından hem zaman hem yol kısalacaktır.
-*-*-
Erenköy’den geçiş sağlanması demek; Pirgo’nun resmen ayağa kalkması demek olacak… Pirgolu Rumlar, Yeşilırmak Kapısı ile nasıl Lefkoşa’ya daha yakın olmuşsa, Erenköy açılırsa, Poli ve Baf’a çok daha yakın olacaklar…
Ayıptır söylemesi, Güzelyurt bölgesi ile Baf Havaalanı arası da en az 35 – 40 dakika kısalacak…
Hangi açıdan bakarsanız, avantajdır kapı açmak.
-*-*-
Ama, iki tarafın da EOKA B ve TMT’den kalma, Elen ve Türk milliyetçiliği ile küflenmiş beyinlerini “ebisgevi” etmeleri şarttır….
-*-*-
Ersin Tatar’ın, bu açıdan ebisgeviye mutlak ihtiyacı olan beyni; seçildiği günden beri ilk kez “ılımlı, çözüm yanlısı ve barışçıl” bir öneri sunmuştur…
Gerçekten önemlidir…
Daha çok kapı, daha insani, daha ekonomiktir…
Mutlaka değerlendirilmelidir.
Üzerine gidilmelidir.
Israrcı olunmalıdır…
Ama tekrar ediyorum, beyinlerdeki küfle olmaz!
Buna çok dikkat edilmelidir…
-*-*-
Yani, bu mübarek Regaip Kandili gününde, inancı en üst seviyede olan başta Ersin Tatar olmak üzere, tüm mümin kardeşlerimden ricamdır; artık Allah adına ılımlı, barışçıl, çözüm içeren şeyler konuşun…
Aynı şeyi, aynı uyarıyı canım, Nikos Anastasiades’e de yapmak istiyorum…
Bakın, gerçekten Allah’ın sopası yenmez!
Son üç ayda, Richter’e göre, 6’ydı, 5’ti, 4’tü tam üç kez salladı…
Bir 9’luk sallamayla, sıfırdan başlarız, ona göre!
Uyarmadı demeyin!
Biraz küfleri atın!
Birbirinizi ve bizi, anavatanlarınızdan daha çok sevin ve korkmayın!
-*-*-
Geçiş kapılarını artırın…
Hatta keşke “sınırı kaldırın” dese Ersin Tatar ve “bravo” diye alkışlasa Recep Tayyip Erdoğan!!!
Daha çok kapı, daha güzel insani ilişkilerdir…
Daha çok istihdamdır…
Daha çok alış veriştir…
İyi bir şeydir ya hu!
Çok iyi bir şey!
-*-*-
Sıfır turistle bile idare etmektir…
Daha çok yabancı turist, daha çok döviz demektir…
Ne bileyim, “kötü” hiçbir yanı yoktur…
-*-*-
Haaa bu arada eklemem lazım; kapsamlı ve kalıcı bir çözüm kaçınılmazdır ki o da ayrı bir mesele…
Siyasi oyunları bırakın, icraat bekliyoruz
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda çok derin ayrılıkları veya farklılıkları olan iki partinin koalisyonda ortak olmasına çok sıcak, hatta hiç sıcak bakmam…
Ama UBP – CTP koalisyonunu, mevcut durumda “elzem” görenlerdenim…
Neden?
Çok acil ve radikal bakanlar kurulu; çok ivedi de meclis kararlarına ihtiyaç var da ondan!
-*-*-
Ülke, batmaktan beter haldedir.
Dibe vuruştur.
-*-*-
Normal bir dönemde olmuş olsak, ülkeye turist yağsa, parayı sokacak; pardon koyacak yer bulamasak anlarım ama gerçekten içinde bulunduğumuz günler, çok acil ve çok güçlü bir hükümeti gerektiren günlerdir; kim, ya da kimlerin bakan olacağına karar vermekte zorlandığımız veya zorlanmamız gereken günler değildir.
-*-*-
UBP Genel Başkanı, “ya 30 vekille bir koalisyon kurarım ya da erken seçime giderim” derken, hedeflediği nedir?
Hedeflenen, HP ve DP’den gelecek veya gelen “2’şer bakanlık talebini bire indirmektir…
“Ey HP ve ey DP, birer bakana razı olun resti ya da blöfüdür”…
HP Genel Başkanı, “CTP ile kur, destek verelim” derken, hedefi nedir?
“Sana muhtaç değiliz, hükümete girmesek de olur”dur…
-*-*-
Bu tür çıkışlar, normal siyasi sistemin veya dönemin ya da düzenin olduğu zamanlar için geçerlidir.
Şu anda bizim yüzde 50’ye varan elektrik zammı yapabilecek, yüzde 100’e varabilecek pahalılıkları topluma anlatabilecek bir yönetime ama aynı anda çözümü zorlayacak, sınır geçiş sayısını artıracak, turist gelişini kolaylaştıracak, belki İngiltere’ye yeniden ihracat kapısını aralayacak bir icraata ihtiyaç vardır.
Bilmem anlatabildim mi?
Amerika’nın Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak ne dediği önemli mi? Elbette önemlidir… Amerikan Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz gün Kıbrıs Dışişleri Bakanı ile görüştü (Fotoğraf). Ve Amerikan dışişleri Bakanı dedi ki; Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonu kararlılıkla destekliyoruz ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca sadece bir hafta önce Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresinin yenilenmesinden memnun olduğumuzu söylemeliyim…” Bunu sadece Amerika söylemiyor aslında… Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere, tüm Dünya söylüyor… Bizimkiler mi? Torosların fotoğrafını çekiyorlar ama şu anda biraz covid oldular… Ne diyeyim ki!!!