Korona virüs gündemiydi, olağandışı olan.
Bir süreliğine ara vermiştik ‘normale’.
Yavaşça dönüyoruz rutinimize.
Bu şaşkınlıkla(!) izlediğimiz gündem, ülke siyasetimizin, yıllardır alışageldiğimiz ‘olağanı’ değil miydi zaten?
***
Bir uçak gelmiş…
Nereden gelmiş, niye gelmiş?
Kimleri getirmiş?
Gelenler hangi kapıdan girmiş, hangi kapıdan çıkmış?
Kim nasıl, nerede konaklamış?
Para mı getirmiş para mı götürmüş?
Kumar mı oynamış, dahası mı yapılmış?
Tüm bunlar kimin bilgisi ve yataklığıyla gerçekleşmiş?
Bu konuda hangi bakanlar yalan söylemiş, hangileri milletle dalga geçmiş?
***
Sonra bir bakmışız durumu kurtarmak için toplantılar, toplantılar, toplantılar…
Türlü senaryolar, türlü şovlar…
Mağdurlar, mağrurlar…
***
Sonra kabine değişikliği manevrası…
Değişiklik girişiminin içine yedirilmeye çalışılan türlü türlü ince ayar hesaplar…
Ardından gelen tehditler, şantajlar…
***
Oysa aslında tümü de teferruat!
Teferruat, çünkü sorunun kaynağı değil, sorunun sonuçları bunlar.
Tıpkı geçmiş yıllarda farklı dozlarda yaşadığımız onlarca benzerlerinde, olduğu gibi.
***
Siz istediğiniz kadar törpü atın nasırın sivrilen burnuna, neye yarar, kökü sinsice derinizin altında durdukça!
Düzendir meselemiz.
Adanın kuzey yakasında kurulan sistemdir nasırımızın ince ince sızlayan derindeki kökü.
Sistemi değişebiliyor muyuz?
Düzene dokunabiliyor muyuz?
Siz ondan haber verin.
***
Hem öyle düzen dediğimiz şey, sadece bir kesimin idaresinde yol alıp, sadece bir kesimin sırtında yükselmez de!
Az ya da çok, hemen hepimizin, bir ‘nanik’ almışlığımız vardır yanağından bu düzenin ve nice alacaklarımız…
Nedenin ürettiği sonuçlar, bir yandan da nedeni beslemeye devam eder usul usul.
Böylece her bir ucumuzdan kire bulaşır durur, farkına varmadan bu kirli düzenin, ortağı oluruz.
Bir fasit dairenin içinde debelenmeye benzer işte o vakit isyanlarımız.
Sürekli kendimizi tekrar eder, her seferinde dönüp dolaşıp, başladığımız noktaya geliriz.
Nasırın kökünü söküp çıkarmadıkça da bu kısır döngüden kurtulmak, bugün yaşadığımız tüm bu sorunların ana nedeni olan bu çarpık düzenden sıyrılmak, mümkün olmaz.
***
Önümüz seçim.
Daha ne tavşanlar çıkar o şapkadan!