İnsanın içi daralıyor artık!..
‘Kaçmak’ geliyor...
İyi de çözüm mü?
Yine ‘bireysel’ bir kurtuluş sadece…
***
Her kim ki ‘iktidar’ı devirmek için ‘kıyametler kopardığı’ nice sebebi, kendisi başa gelince aynen sürdürüyor…
Büyük dahi Albert Einstein geliyor aklıma…
Usanmıyorum yazmaktan…
“Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.”
***
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Müdürlüğü görevine ‘cezaevi’ndeki bir Fen öğretmeni atanmış.
Üstelik bu ‘atama’ süreci, memleket siyasetinin neredeyse ‘bütününü’ temsil ediyor.
Üçlü kararname çünkü...
Başbakan imzalıyor!..
Başbakan Yardımcısı imzalıyor!..
Cumhurbaşkanı imzalıyor!..
***
Mesela Mehmet Ulubatlı, eski müdür, tiyatrocu!..
Hem illa ki bir ‘cezaevi’ bağı arıyorsanız, hapishanede, yanılmıyorsam mahkumlarla ilk tiyatro çalışması yapan adam!..
Para alıp oturuyor, müşavir!..
Yani ‘müdür’ atansa mesela, ek tek kuruş çıkmayacak devletin kasasından…
Üstelik adam da can sıkıntısı yerine işini yapacak.
Olur mu hiç, mümkünü var mı?
Önemli olan bir ‘partiliyi’ daha ‘tımar’ etmek çünkü!..
***
Hade illa ki ‘yeni’si atanacaksa, bu ülkede sanatçı mı kalmadı?
Neredeyse hiçbir görevde ‘iş bilen’ aranmıyor ki, ‘memnun edilecek’ ve ‘dengeler korunacak’ isimlere bakılıyor…
Senelerdir böyle…
***
Son 20 senede her müdürden 20’den fazla değişmiştir…
Ama Lefkoşa’nın her yağmurda ‘sular altında’ kalma sorunu çözülememiştir!..
Çünkü öncelikli projemiz ‘külliye’ inşası olmuştur mesela…
Ya da ‘atama, görevden alma’...
***
Daha fazla ‘dua’ ediyor…
Daha fazla ‘müdür’ atıyor…
Fen öğretmeninden tiyatrocu, matematikçiden kültür sanatçı yaratıyor….
Daha fazla ‘lüks’ araba satın alıyor...
Ama her yağmurda, çamura, çukura, boka batıyoruz hâlâ !..