80’li yaşlarda bir kadın okurumuz, 1974 yılında Leymosun’da darbe sırasında ölü askerlerle dolu kamyonların geçişine tanık olmuş... Leymosun’da esir alınan Kıbrıslıtürkler arasında ailesi de olduğundan, kaygı içerisinde beklemiş o günlerde ve acılar yaşamış... Leymosun’a bir daha gitmek istememiş kuzeye geçtikten sonra... “Ben çocukluğumu, gençliğimi, yaşadığım güzel günleri bıraktım orada... Leymosun’a tekrar gitmek içimden gelmedi” diyor... Bu okurumuz, yaşananlarla ilgili hatırladıklarını şu sözlerle anlatıyor:
*** Leymosun’da bizim evimiz Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camii’nin yakınlarında bulunan köprünün hemen yanıbaşındaydı. 1974’te hadiseler yaşanmaya başladığında, Leymosun’da da bir gerginlik vardı. Esir alınmalar başlamıştı. Kıbrıslıtürkler sokaklardan, evlerden esir alınmaya, bir kısmı da hastaneye getirilmeye başlanmıştı. Bu arada hastanede de işler aksamaya başlamış. Orada tedavi gören hastalar da tedavi görememeye başlamışlardı. Zaman geçtikçe hadiselerde vurulanlar da hastaneye getirilmeye başlanmıştı.
*** Hastaneye getirilenlerin bazıları ağır yaralı veya ölüydü. Hastanede ölenleri de, hastanede tedavi gören diğer hastalardan ölenleri de bizler hastane bahçesine ve yakınlarına gömüyorduk.
*** Ortalık çok karışmıştı. Aldığımız haberde Kıbrıslırumlar’ın birbirine düştüğü, aralarında büyük çatışmaların yaşandığı söyleniyordu. Mecbur kalmadıkça evlerimizden çıkmıyorduk.
*** Her duyduğumuz seste, pencerelere koşuyor, dışarıya bakıyordum. Evde çocuklar da vardı. 15 Temmuz sabahı yine sesler duydum, pencereden bakınca Kıbrıslırum askerlerle dolu 7-8 kamyonun geçtiğini gördüm. Bunlar EOKA-B’cilerdi. Leymosun’daki Makariosçular ve solcularl ile çatışmaya gidiyorlardı.
*** Sokakta o andan sonra büyük bir sessizlik oldu. Uzaklardan otomatik silah sesleri geliyordu. Ara sıra da hızla geçen askeri arabaları görürdük, sanki de bir yere yetişmeye çalışırlardı. Esir alınanlar da vardı. İçimiz içimizi yerdi. “Esirleri öldürecek bu gelenler” diye. O esirler arasında ailemizden insanlar da vardı.
*** Akşamüzerine doğru o kamyonlar yine geçti kapımızın önünden. Arkaları ölü asker doluydu. Bizim evimiz ikinci kattaydı. O yüzden perdenin arkasından bakınca o kamyonların arkasını çok net görüyordum. O ölü askerler kan içindeydi. Üzerlerine de gelişigüzel ağaç dalları, yaprakları koymuşlardı. Ama hepsini kapatmıyordu.
*** O askerleri nereye götürdüler, nasıl gömdüler bilmem. Kısa süre sonra daha hava kararmadan o kamyonlar yine geldi, arkalarına baktım. Boştu.
*** 1974 sonrasında bizi de kaçırdılar Leymosun’dan ve Lefkoşa’ya geldik. O zamandan bu yana da hiç gitmedim. İçimden gitmek de gelmedi. Ben çocukluğumu, gençliğimi, güzel günlerimi bıraktım orada.
Bu yaşlı hanım okurumuza bizimle paylaştığı bu bilgiler için çok teşekkürler...
ÖLDÜRÜLEN BAZI KIBRISLIRUMLAR...
Armenohorlu bir Kıbrıslıtürk okurumuz da Leymosun bölgesinden EOKA-B’ciler tarafından alınarak öldürülen bazı Makariosçu ve solcu Kıbrıslırumlar’ın gömülmesine tanık olmuş ve tanık olduklarını bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine aktarmıştı... Nitekim sözkonusu dört Kıbrıslırum okurumuzun göstermiş olduğu bölgede öldürülüp gömülmüş, sonrasında oradan çıkarılarak Leymosun’da bir mezarlığa taşınmıştı. Kayıplar Komitesi ve İnsani İşler Komiserliği yetkililerinden Ksenofon Kallis, 2022 yılında Leymosun’da mezarlıkta ve başka birkaç yerde yürüttüğü kazılarda, okurumuzun sözünü ettiği öldürülen Makariosçu ve solcu Kıbrıslırumlar’dan geride kalanlara ulaşmış ve kimliklendirme ardından onları yeniden defnedilmek üzere ailelerine geri verebilmişti.
HASTANE AVLUSUNA DEFNEDİLEN KIBRISLITÜRKLER...
Yine Dt. Ayten Berkalp’ın çok değerli yardımlarıyla hastane avlusuna savaş esnasında defnedilmiş olan Kıbrıslıtürkler’in listesini ve kim olduklarını geniş bir röportajla bu sayfalarda yayımlamıştık... Ayten Berkalp savaş esnasında hastanede görevliydi ve hastane ile bitişiğindeki Arnavut Camisi avlusuna gömülenlerin kaydını tutmuştu ve bu kayıtları bizimle paylaşmıştı. Ayten Berkalp bizi kırmayarak bizimle ve Kayıplar Komitesi yetkilileriyle 15 Ekim 2010 tarihinde yani bundan tam 14 sene evvel Leymosun’a gelerek hastane avlusundaki bu mezarlıkta keşif yapmamızı ve bu mezarlığın korunması için Kayıplar Komitesi yetkilisi Kallis’in girişim yapması için yardımcı olmuştu. Hastane avlusundaki Kıbrıslıtürkler’in mezarlarının üzerine bazı Arap ülkelerinden gelerek Kıbrıs’ta yaşamakta olan ve vefat edenler defnedilmeye başlanmıştı. Bu durumu önlemek maksadıyla Kallis, dönemin Leymosun Belediye Başkanı’na ve ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’na mektup yazmıştı. Bu girişim ardından oraya defnedilmeler durdurulmuştu.
LEYMOSUN KÜLTÜR VAKFI’NDAN ALTI SENE SONRAKİ GİRİŞİM...
Bizim, Ayten Berkalp ve Kayıplar Komitesi yetkilisi Kallis’le yürüttüğümüz bu çabadan yaklaşık altı sene sonra ise Leymosun Kültür Vakfı 2016’da mezarlıkta düzenleme yapmak üzere harekete geçmiş ve Leymosun Belediyesi’yle birlikte bu düzenlemeleri gerçekleştirmişti... Kallis, 2023 yılı Eylül ayında vefat etmiş bulunuyor...
19 VE 20 EKİM 2010’DA YAZDIKLARIMIZ...
Leymosun’da hastane avlusuna 1974’te defnedilmiş Kıbrıslıtürkler’le ve oraya 15 Ekim 2010’da ziyaretimizle ilgili olarak 19 ve 20 Ekim 2010’da bu sayfalarda şöyle yazmıştık:
“Leymosun’da hastanenin avlusuna gömülmüş Kıbrıslıtürkler’in izinde...
Cuma günü (15.10.2010) sabah saat 09.00’da Ledra Palace barikatında Dr. Ayten Berkalp’la buluşuyoruz... Bir yılı aşkın süredir, belki de iki yıldır, Dr. Ayten Berkalp’la buluşmayı tasarlıyordum ancak bir türlü uygun zamanı uyduramıyordum... Nihayet geçtiğimiz Perşembe (14.10.2010) onu evinde ziyaret ediyorum, Ayyorgi’de (Karaoğlanoğlu) ve bana 1974’te Leymosun’daki hastanede Başhekim iken, hastane avlusundaki Arnavut Camisi avlusundaki şehitliğe kimleri gömmüş olduğunu anlatıyor – elinde bir de liste var, gömü sırasına göre gömülenlerle ilgili ayrıntılı notlar tutmuş...
Aslında bu süreci tetikleyen, Leymosunlu bir okurumuz olmuştu – birkaç yıl önce beni aramış ve Polemityalı bir gencin babasının, oğlunun nereye gömülmüş olduğunu bilmeksizin, oğlunun adını sayıklaya sayıklaya vefat etmiş olduğunu anlatmıştı...
1974’te savaş sırasında öldürülenlerin Leymosun’daki Kıbrıslıtürkler’e ait hastanenin avlusundaki şehitliğe gömülmüş olabileceği yönünde bir bilgi gelmişti bana... Acaba Leymosunlu okurumun sözünü ettiği Polemityalı genç de buraya mı gömülmüştü?
Bunu bilen şahsın ancak Dr. Ayten Berkalp’ın olabileceğini, savaş sırasında hastanede Başhekim olduğunu öğrenmiştim.
Bir yıl kadar önce telefonda kısacık konuşmuştuk – meğer Dr. Ayten Berkalp Kayıplar Komitesi’nin eski yetkilisi Ahmet Erdengiz’i birkaç yıl önce ziyaret ederek hastane avlusuna gömülenlerle ilgili bir liste vermiş kendisine ve bu listeyi ailelerle paylaşmasını da istemiş. Ancak Erdengiz bu görevden ayrılıp Brüksel’e Temsilci olarak giderken, bu liste de bir türlü ailelerle paylaşılmamış...
Beni arayan bir başkası daha vardı: Ali Fıstıkçı. Ali Fıstıkçı’nın dayısı Emir Ali Hasan, Polemitya’dan dağlara kaçarken yanındaki iki kişiyle birlikte öldürülmüş, sonra da hastanenin avlusuna gömülmüştü... Ali Fıstıkçı, dayısının nereye gömülmüş olduğunu bulmamı istiyordu...
Dr. Ayten Berkalp’la Perşembe günü evinde oturup beş saat boyunca konuştuk – hem 1963’te Lefkoşa Genel Hastanesi’nde yaşadıkları, gördükleri, duydukları vardı, hem de 1974’teki bu düğümü çözecek olan tek kişi oydu... 1974’te Leymosun’daki Kıbrıslıtürkler’e ait hastanenin avlusundaki şehitliğe bizzat kendisi ve ekibi, 1974’te savaşta öldürülen Kıbrıslıtürkler’i gömmüştü... Onları gömerken not tutmuştu – hangi sıraya göre gömülmüş olduklarını biliyordu... Bu listeyi bulup çıkarmıştı, listede gömdükleri, onları gömdüğü sıraya göre yazılmıştı. Dr. Ayten Berkalp’la başka şeyleri de konuşmuştuk – 1963’te Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde öldürülüp “kayıp” edilen Menteş Zorba ve Veli Mehmet’i, onları kendi odasında nasıl koruma altına aldığını ama sonra oradan alınıp Türkan Aziz’in odasına götürüldükten sonra nasıl öldürüldüklerini, o günlerde hastanede neler yaşandığını, savaşın o zamanlar gencecik bir hekim olan Dr. Ayten Berkalp’ı nasıl da kavrayıp onu bir savaş doktoruna dönüştürdüğünü, dağa çıkışını, dağda yaşadıklarını konuşmuştuk... 1974’te Leymosun’da yaşananları, hastanenin avlusuna toplanan ahaliyi, erkekler ambulansı kullanmaktan korkup çekindiği için (çünkü Kıbrıslırumlar tarafından alınıp kayıp edilebilirlerdi, öldürülebilirlerdi) Dr. Ayten Berkalp’ın, Cemaliye Hocaoğlu’yla birlikte ambulansa atlayıp Leymosun’da ölenleri aramaya çıkışını, Lefkoşa’ya gidip gelişlerini, iki kadının ambulansla gereken neresiyse oraya gitmelerini konuşmuştuk... Sonuçta bir ay boyunca günde sekiz saat konuşsak dahi, onun olağanüstü hayatının detaylarının tümünü de asla öğrenemeyeceğimi hissetmiştim... Ve ona fırsat bulup anılarını yazmasını önermiştim... Ayten Berkalp, yalnızca bir hekim değildi, bir zamanların ünlü bir sporcusuydu, Fenerbahçe Kız Basketbol, Kız Voleybol takımlarını kuran oydu... Sporun hemen her dalında çok başarılı bir atletti – Türkiye’de rüzgar gibi esiyordu lise ve üniversite yıllarında... Kıbrıs Türk futbol tarihinde, bir futbol kulübünün başkanlığını yapmış, Doğan Türk Birliği’nin başkanlığını yapmış tek kadındı... O, ilklerin kadınıydı... Hayatı Kıbrıs’taki savaşlarla, çatışmalarla, yaralılarla, gerginliklerle içiçe geçmiş olan bu kadının anlatacak çok şeyi vardı...
Onunla Cuma günü Kayıplar Komitesi yetkilileri eşliğinde Leymosun’daki hastaneye giderek Arnavut Camisi’nin avlusundaki şehitlikte yerinde inceleme yapmayı kararlaştırmıştık...
İşte bu yüzden Ledra Palace’ta buluşuyoruz ve Leymosun’a doğru yola koyuluyoruz. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk üye yardımcısı Murat Soysal ile Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis de bize eşlik ediyor. Kazılar Koordinatörü Okan Oktay da yanımızda...
İŞTE O LİSTE...
Leymosun’daki Kıbrıslıtürkler’e ait hastaneye varıyoruz... Burası oldukça güzel korunmuş, binanın halen Leymosun’da yaşayan Kıbrıslıtürkler’e hizmet veren bir yere dönüştürüldüğünü öğreniyoruz...
Arnavut Camisi de iyi korunmuş ancak şehitlikte bir sürpriz bizi bekliyor: Araplar buraya kendi ölülerini gömüyorlar, 1974’te buraya gömülmüş olan Kıbrıslıtürkler’in üzerine kendi mezarlarını yapmışlar, Arapça harflerle mezar taşlarını da dikmişler!
Dr. Ayten Berkalp şoke oluyor! 2004’te buraya geldiği zaman, mezarlar dümdüz imiş çünkü buraya gömülenlerin mezarları yaptırılamadan Kıbrıslıtürkler Leymosun’dan ayrılmışlar... Umudumuz, Ayten Berkalp’ın elindeki liste idi çünkü bu listedeki sıraya göre insanları gömmüşlerdi... Fakat şimdi bu listenin de çok fazla bir manası kalmamış gibi duruyor çünkü Araplar boş sandıkları yerlere kendi ölülerini gömüyorlar!
Larnaka’daki Kıbrıslıtürkler’e ait mezarlıkta da benzer şeyler yaşanmakta olduğuna tanık olmuştum – Araplar orada da Kıbrıslıtürkler’e ait mezarlığın içerisine kendi ölülerini gömüp mezarlarını yaptırmaya başlamışlar...
Dr. Ayten Berkalp’ın hatırladığı, 1963-64’te öldürülen Kıbrıslıtürkler’in gömülü olduğu birbuçuk sıra mezar vardı – Köfünye’de öldürülen Günay Komutan’ın mezarından itibaren, iki sıra halinde 1974’te öldürülen Kıbrıslıtürkler’i gömdüğüydü... Ancak bu arada aileler de boş durmamışlar ve çeşitli mezarlar yaptırmışlar. Ayten Berkalp’ın bana vermiş olduğu listenin kopyalarını çıkarıp Kallis’le Murat’a veriyorum – Böylece dördümüzde de liste var ve mezarlar yaptırılırken bu listedeki sıraya uyulmadığını, aileler tarafından yaptırılmış olan bazı mezarların da aslında şehitlikte tam olarak orada değil de başka bir noktada olması gerektiğini keşfediyoruz...
Şehitlikte durup neler yapabileceğimizi tartışıyoruz.
Kallis, öncelikle hem Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’na, hem de Leymosun Belediyesi’ne bir mektup yazarak bu şehitliğe yeni gömüler yapılmasının engellenmesini isteyeceğini söylüyor. Ayrıca bu mezarlığa bakım yapılmasını da isteyecek.
Murat Soysal, “Bazı aileler bu şehitlikte gömülü olanların aranmasına karşıdır” diyor.
Ancak bazı aileler de sevdiklerinin bu şehitlikte nerede gömülü olduğunu bilmek istiyor, bu onların en doğal hakkı...
“Eğer hiçbirşey yapılamayacaksa, Kallis’in yardımlarıyla buraya yeni gömüler yapılmasını durdurabilirsek, o zaman bu şehitlikte kimlerin yattığını gösteren bir plaket koydurabiliriz belki buraya” diyorum... Böylece insanlar, sevdiklerinin burada yatıyor olduğunu bilebilecek... Bunun için ben gönüllü olarak ailelere yardımcı olacağım...
Bu şehitlikte gömülü olanların hiçbiri “kayıplar listesi”nde değil – öldükleri biliniyor ancak tam olarak nereye gömülmüş oldukları bir tek Ayten Berkalp tarafından biliniyor. Şimdi artık Ayten Hanım bizimle bu elindeki listeyi paylaştığına göre, okurlarımız da, aileler de kimin tam olarak nereye gömülmüş olduğunu bilecek. Ayten Hanım’la yapmış olduğumuz ayrıntılı röportajı, önümüzdeki günlerde bu sayfalarda yayımlayacağız ancak şimdi onun bize verdiği listeyi yayımlamak istiyoruz. Şehitlikte mezarı yapılmış olan yedi kişi bulduk: Selim Osman, Nurhan Sabri, Ali İbrahim, Emine Ali, Kazım Ali, Mehmet Erol Reşat ve Taner Akif. Geriye kalanların mezarları tümüyle “kayıp” olmuş...
Ayten Hanım’ın 1974’te savaşta ölen/öldürülen Kıbrıslıtürkler’in gömüldükleri sıraya göre tutmuş olduğu notlardan hazırlamış olduğu liste şöyle – bu listede toplam 27 kişi var. Bunlardan 26’sını hastanenin avlusundaki şehitliğe gömmüş. Tek bir kişi ise Yaprahi’nin bahçesine defnedilmiş. Liste şöyle:
1. Raif İsmail
2. Kemal Ahmet Bigin
3. Selim Osman
4. Nurhan Sabri
5. Ali İbrahim
6. Emine Ali
6A. Ertan Avni (Polemitya)
7. Mehmet Sadık Kemaneci
8. Hasan Ahmet
9. Faris Gurbet
10. Cemil Eriz
10A. Emir Ali Hasan (Üstte pijama (siyah, yeşil çizgili), kırmızı ayakkabı, sarı yollu kadife pantolon, kıvırcık saçlı, çilli, geyikli kolan) – Polemitya.
11. Ali M. Avcı
12. Raşit Osman
12A. Erol Mehmet (Spor (futbol) ayakkabı, mavi kot pantolon, kırmızı desenli gömlek, uzun düz saçlı, “sex” yazılı kolan, bel kısmında yakı (Polemitya).
13. Hüseyin Salih Hapcı
14. Kazım Ali
15. Fadıl Cam
16. Kerime Cemal
17. Ersoy Enver
17A. Kasap Recep Mehmet (Polemitya).
18. Hasan Cafer
19. Fahri Yurdakul
20. Salih Hasan (Saçları kısa, burnu hafif kalkık, kırmızı gömlek, kahverengi pantolon, yeşil çorap, geniş siyah kemer). (Ayandon şehidi)
21. Mehmet Erol Reşat (Pantolon kendinden kemerli, beyaz gömlek, kırmızı çorap, kırmızı tesbih, zincir yüzük).
22. Taner Akif (Koyu yeşil çizgili gömlek, kahverengi pantolon, siyah çorap, bağlı siyah ayakkabı.)
(Toplam 26 kişi)
Meryem Hasan (Tamamıyla yandığı için şehitliğe gömülemedi – Yaprahi’nin bahçesine defnedildi).”
Dr. Ayten Berkalp'ın tuttuğu liste...
Dr. Ayten Berkalp'ın tuttuğu listenin devamı...
Leymosun'da hastane avlusundaki mezarlıkta Ayten Berkalp ve Kayıplar Komitesi yetkilileriyle 15.10.2010'da...
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 19 ve 20 Ekim 2010)