‘Acemi Cunta’nın başarıya ulaşmayan darbe girişimine Kıbrıs’tan bakıp farklı soruları sormak ve bunlar üzerinde ciddi şekilde durmak gerekiyor.
Mesela çok merak ediyorum: Kendi ülkesinin Meclis binasını savaş uçaklarına bombalatan darbeci askerler, acaba Kıbrıs’ta neler yapardı?
Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘hedef’ var mıydı bombalanacak bilmem, ama ‘Şu Çılgın Komutanlar’ hazır elleri değmişken, Türk milliyetçilerinin aklının arkasında hep duran o ‘bütün Kıbrıs’ı almak’ idealini de gerçekleştirmeye kalkışırlar mıydı?
“Olmaz” diyen varsa öne çıksın!..
Ama önce “TBMM’yi nasıl bombaladı Türk Ordusu’nun subayları?” sorusuna bir zahmet yanıt verin de sonra Kıbrıs’a geçeriz.
***
Kaderimizi Türkiye’ye bağladık, her şeyimizi Ankara’ya bıraktık, bırakın uluslararası alanda aktör olma hedefini, kendi ülkemizi, kendi folklor derneklerimizi bile idare etmeleri için Koordinasyon Ofisi açar hale geldik.
Diğer iki garantörle birlikte Türkiye’nin ‘1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın garantörü’ olduğunu aklımızdan çıkardık.
1974 sonrası oluşan ‘dünya gerçeklerinden kopuk’ rejimin bizi gerisin geriye götürdüğünü anlamamakta ısrar ettik.
Yine Türkiye’deki bir darbenin hemen arkasından kurulan devleti başkalarına kabullendirmeyi bir yana bırakın, kendi ellerimizle izolasyonu derinleştirdik.
2004 dönemindeki halk hareketini saymazsak, ‘kendi kaderini belirleme’ konusunda hep pısırık, hep iradesiz, hep etkisiz olduk.
20 Temmuz 1974’te ‘Girne’den Anadolu’ya bağlanan yol’ şarkısını söyleye söyleye, Türkiye’nin bir ili, belki ilçesi, hatta köyüne dönüştük.
***
Bu sürecin sonucunda oluşan ‘bağımlılık’ ilişkisi, hepimizin benliğine yerleşti.
Siyaset ‘Türkiyesiz’ yapılamıyor.
Medya ‘Türkiyesiz’ gündem oluşturamıyor.
Müzakere masasında “‘Türkiyesiz’ çözüm olmaz” görüşü hakim…
Kıbrıs’ın kuzeyi çoktan ‘Türkiye’nin kolonisi’ oldu.
Buna paralel olarak bireysel, örgütsel, toplumsal düşünce yapıları da Türkiye eksenli oluşuyor.
İster sağ, ister sol…
İster muhalif, ister destekçi…
Sürekli Türkiye kaynaklı projeler, kararlar, öneriler, demeçler, yazıları baz alıp bunlara tepki gösteriyor ya da destek veriyoruz.
Kendi düşüncemize uygun bir şey yazılıp söylendi mi mutlu oluyoruz, yok beğenmediysek kızıp öfkeleniyoruz.
‘Acemi Darbeci Mangası’ olayında da böyle oldu.
***
Baştaki soruya dönelim: Darbeciler başarılı olup Türkiye’de yönetimi ele geçirmiş olsalardı, acaba Kıbrıs’ta neler yapacaklardı?
AKP’li unsurları buradan da temizleyecekleri, o kesin… En çok da AKP’nin KKTC Temsilcisi gibi davranan, ‘kulluk’ dışında bir ‘makam’ bilmeyen Sunat Atun üzülecekti bu işe… Ne ki korktuğu olmadı!..
Ama darbeciler pekala Limasol’dan Baf’a kadar ‘sorti’ yaptırıp, hazır Türkiye’de yönetime gelmişken, Kıbrıs’ta ‘ikinci bir zafer’e imza atmayı deneyebilirlerdi.
Şu an için bir ‘senaryo’ bu sadece, ama “Olmaz” diyenler, önce yukarıdaki soruya, yani “Türk Silahlı Kuvvetleri Millet Meclisi’ni nasıl bombaladı?” sorusuna cevap vermeli. O nasıl olduysa, belki de bu da olurdu.
Darbeciler iyi ki başaramadı da bu senaryo şimdilik ‘acaba’ları ile sorularda kaldı.
Peki ya darbe girişimini ‘tek adam diktası’na çevirmekte kararlı görünen Erdoğan’ın ve Türkiye’yi idare eden Şeriatçı beyinlerin Kıbrıs’ta neler yapabileceğini tahmin edemiyor musunuz?
***
Böylesine derin ‘bağımlılık’ ilişkisinde bırakın bu toprakların ‘efendisi’ olmayı, aklına esenin ‘darbe’ yaptığı, imana gelenin ‘Şeriat düzeni’ için Cihat ilan ettiği Türkiye’nin kuyruğunda savrulmaya devam ederiz ve biteriz!
Cuntacıların hayalleri gerçek olmadı ama, Şeriatçıların duaları gerçek olmaya namzet…
Haberiniz olsun!..