“DAÜ değil yükseköğretim politikası çöktü”

Cenk Mutluyakalı

“120 bin TL maaş alan emekli var.”
Böylesi bir başlıkla meseleye girseydim çok daha fazla okunur, Doğu Akdeniz Üniversitesi’ndeki “bütçe açığına” dair epeyce ses getirirdi.
Ancak hem okuru yanıltır, hem de sorununun bütününe dair doğru bir tespit yapmazdım.

120 bin TL maaş alan emekli olduğu yalan değil…
Hem de bu maaşı DAÜ bütçesinden çekiyor!
Ancak bu anomali sorunun sadece çok az bir boyutunu yansıtıyor.

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde (DAÜ)’de bütçe açığı 500 milyon TL’ye ulaşırken, sendikacı dostlarla bir araya geldik, konuştuk, tartıştık, sorguladık.


Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yöneticileri, “DAÜ değil yükseköğretim politikası çöktü” diyor.
Çözüm üretmek istiyorlar ve alışılmış sendikal zihniyetin dışına çıkıyorlar, yıllardır…
Performans yönetmeliği istiyor, sendika!
“İş güvencesi var ancak performans denetimi yok” diyor.
Tasarruf ve verimlilik talep ediyor.


DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, yürütme kurulu üyeleri Sami Fethi, Yeşim Dede ve
Ulaş Gökçe’yle yine sendikanın işletmeye açtığı harika mekan LOCAL’de buluşuyoruz.

“Sorundan beslenen yöneticiler sorunu çözemiyor.”

“Sorundan beslenen yöneticiler sorunu çözemiyor” saptamasını ortak yapıyoruz.
Hem DAÜ, hem de ülkemizde pek çok kurum için geçerli bu söylemin özellikle altını çiziyoruz.

DAÜ’de yaşanan sorun iradeyle ilgili değil…
“Rektör” seçimle geliyor.
Siyasilerin müdahalesi de sınırlı…
Peki, ne oluyor?

“DAÜ artık tek değil…”

DAÜ en başta tekti…
“Türkiyeli öğrenciler o dönem 3 bin dolar harç ödüyordu. Kıbrıslı öğrenci asgari ücretin on iki mislini ödeyerek eğitim alıyordu. Sonrasında yükseköğretim öyle bir sürece girdi ki çok sayıda üniversite açıldı, harçlar da kalite de düştü. Türkiye’den gelen öğrencinin ödediği harçlar 800 dolara kadar geriledi. Parayı sadece yabancı ülkeden gelen öğrenciler kazandırdı. Üniversitelerin tümü yabancıya yöneldi. DAÜ’ye 5 bin dolar harç ödeyen yabancı öğrenciler, 2 bin dolara patron üniversitelerine kaçtı. 2016’da 8 bin olan yabancı öğrenci sayısı 4 binlere geldi. Öğrenci sayısı toplamda 20 binlerden 16 binlere geriledi. Bu durum büyük bir gelir kaybına neden oldu.

Sendika, DAÜ’de yaşanan olumsuz süreçle ilgili doğrudan siyaset kurumunu suçlamıyor. Ancak ülkedeki yükseköğretim politikası açısından şu saptamayı yapıyor:
“Yükseköğretimin kontrolsüz ve kalitesiz çoğalması siyaset kurumunun en önemli suçu oldu. Eğitim kalitesi denetlenmedi. Asgari ücrete çalışan yardımcı doçentler var. Üstelik bu eğilim sürüyor. Hem üniversiteler açılmaya, hem de eğitim kalitesi aşağı çekilmeye devam ediyor. Siyaset bunu seyrediyor hatta teşvik ediyor.”

“Verimlilik, tasarruf, performans…”

Ada yarısında yeni bir “üniversiteler gerçeği” oluşurken, DAÜ bu yeni tablo hiç yokmuş gibi yönetildi.
İşin aslı 2008’de kimi tedbirler alınmıştı.
Yurtlar özele verildi, kolej satıldı, maaşlar ve personel azaltıldı, bir dönem kurtarıldı…


“Yeni duruma adapte olmak için verimliliği artırmak şart” diyor DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara…

Rektör ve yönetimin hatalarını soruyorum…
“İyi bir tanıtımla öğrenci sayısının artırılması gerekiyordu; tanıtım ve mali işleri kendine bağladı rektör… Bunda da ısrar etti. Üniversite tanıtılmadı, kalitesi anlatılmadı, en önemlisi de verimliğine yönelik gerekli adımlar atılmadı…”

Sendika yöneticilerine göre DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın, “Bu göreve gelmesinin asıl sebebi olan sorumluluklarını yerine getirmedi, dönüşümlere imza atmadı.”
 

“DAÜ’de her üç hocadan biri yöneticidir”

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde yönetsel ve akademik 1.500'e yakın personel var.
“120 bin TL maaş alan emekli var”
diyor, sendika yürütme kurulundan biri…
Doğruluyorlar.
Şu notu da düşüyorlar…
“DAÜ’yü elbette emekliler batırmadı. 500 milyon lira açık var… Emekli maaşları mali sorunun yüzde 10’unu bile oluşturmuyor ve artık kıdem tazminatı da yok. Emekli 30 kişi var. Bunlar vergisiz maaş alıyor, maaşları da 100 bini aşıyor. Okul bütçesinden. Ama geçmiş hükümetler bu insanlara bu hakkı verdi."

Sendika ne istiyor?
“Maaş ve performans sistemi birbirine yakın olsun istedik. Özellikle de verimlilik ve tasarruf talep ettik. DAÜ’de her üç hocadan biri yöneticidir.
Yönetici olduğunuz zaman ders saatleriniz azalıyor. Böylesi bir ortamda verimlilik mümkün değil. Ayrıca bu maaş sistemi de sürdürülebilir değildir. Maaşlar çeşitlendirilmelidir. DAÜ eskisi gibi yönetilemez.”

Söz yine yükseköğretimin bütününe geliyor.
Yükseköğretimde kalite standardı olursa, bizler de ancak o durumda kalite ve özlük haklarımızı koruyabiliriz, yoksa herkes birbirini aşağıya çeker. Kalitenin bir karşılığı olması şarttır… Bunun için de standart ve denetim gerekiyor.”



Örnek bir mekan: ‘LOCAL’


LOCAL, üniversite içerisindeki özel bir mekan… DAÜ-SEN tarafından “sürdürülebilir kampüs duyarlılığı” ile geliştirilen özel bir proje... LOCAL’de hem kahvenizi içebilir, hem de çalışabilirsiniz. Yemek yiyebilir, toplantı yapabilirsiniz. Birleşmiş Milletler’in “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”na göre düzenlenmiş mekan…  “İşletim sistemi de örnektir” diyor Ulaş Gökçe… İşletme ortaklığı esası üzerinden hizmet alımı yapılıyor, gelir paylaşılıyor.
“Bizler en fazla yardım yapan sendikayız, gelirlerimizi genellikle sosyal sorumluluk ya da kültürel amaçlı kullanıyoruz. Şimdi buradan elde edeceğimiz gelirle daha fazla toplumsal projeye destek olacağız.”


Local, tümüyle DAÜ-SEN üyesi mimar, iç mimar ve mühendislerce tasarlandı, projenin mutfak ve işletim sistemi geliştirdi. “Yapabiliriz, başarabiliriz, üretebiliriz” duygusunu pekiştiriyor insanda…