Fayka Arseven KİŞİ
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Özlem Gürkut, “Dünya Sağlık Örgütü ülkelere ‘bu virüsü siyasallaştırmayın’ çağrısında bulundu” vurgusunda bulunarak, “belli ki siyasiler, pandemiyle bile siyaset yapmaktadır ve bu bir tek bizim ülkemizin sorunu değildir” dedi.
Gürkut, “Aldığımız tedbirlerle virüsün yayılma hızını bugüne kadar kontrolden çıkmadan tutabilmemize rağmen kazandığımız bu zamanda sağlık sistemimize dair yapmamız gereken hazırlıklar ve organizasyonu tamamlama konusunda benzer bir başarı gösteremedik” diye belirtti.
“Biz bu virüsün artık dünyada bizimle birlikte var olacağını ve bir aşı bulunup aşılanarak bağışıklanmadığımız sürece virüsle karşılaşan her birimizin enfekte olacağını biliyoruz” ifadesinde bulunan Gürkut, “Yaklaşık bir aydır evlerimizde kapalı olarak beklediğimiz bu hazırlıklar bir an önce tamamlanmalıdır çünkü ülkenin dayanma gücü giderek azalmaktadır” vurgusunda bulundu.
“Hepimiz biliyoruz ki sonsuza kadar evlerimize saklanarak yaşayamayız” diyen Gürkut, “Hastanelerimizde daha fazla sayıda hastaya hizmet olanağı sunacak yatak kapasitesindeki, yoğun bakım kapasitesindeki, ilaç ve malzeme stokundaki artışı ve gerekli organizasyonu ve hareket planını tamamlayarak biran önce evlerimizden çıkmalıyız” dedi.
Bu hafta K.T Tabipleri Birliği Başkanı Özlem Gürkut ile ‘COVİD-19’u ve sağlıkta son yaşananları konuştuk.
“Dünya Sağlık Örgütü, ülkelere “bu virüsü siyasallaştırmayın” çağrısında bulundu. Belli ki siyasiler pandemiyle bile siyaset yapmaktadır ve bu bir tek bizim ülkemizin sorunu değildir”
- YENİDÜZEN: Covid-19 ile 1 ayı aşkıdır mücadele içerisindesiniz. Ancak vatandaş ‘krizin’ yönetilemediği noktasında endişeli… Kriz masalarında hekimler de var ancak sürecin siyasiler tarafından yönetilmesi ne kadar sağlıklı?
- Özlem GÜRKUT: KTTB olarak yeni Coronavirüs ile ilgili ilk açıklamamızı 25 Ocak 2020’de yaptık. O zamandan itibaren hem hekimlere, hem topluma yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarımızı aralıksız sürdürürken aynı zamanda yöneticilerle de işbirliği içinde sorumluluk üstlendik.
Aslında ülkemizde görülen ilk vaka ile birlikte dünyanın birçok ülkesine göre nispeten erken ve radikal önlemler alınmasında da etkin bir rol üstlendik. Süreci takibi ve çalışmayı hiç bırakmadık. Sadece biz değil tüm hekim örgütleri olarak bu dönemde yöneticiler düzeyinde sağlanamayan işbirliği ve koordinasyona inat çok iyi bir koordinasyon ve görev bölümü sağlayarak çalışmaları sürdürdük.
Dünya Sağlık Örgütü ülkelere “Bu virüsü siyasallaştırmayın” çağrısında bulundu. Belli ki siyasiler pandemiyle bile siyaset yapmaktadır ve bu bir tek bizim ülkemizin sorunu değildir. - Covid 19 pandemisi temelde bir sağlık sorunu olmakla birlikte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüm sektörleri ve toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyerek yaşanmaktadır. Sürecin en iyi şeklide yönetilmesi için tüm bu sektör ve kesimlerin multidisipliner bir organizasyonu ile yürütülmesi gerekirdi.
- YENİDÜZEN: Hükümet ‘birliktelik’ mesajı veriyor, doktorlar ise yaşanan sorunlar karşısında ‘veryansın’ ediyor. Tabipler Birliği olarak sürece ne kadar dahil ediliyorsunuz, siyasilere kendinizi anlatma noktasında sıkıntı yaşıyor musunuz?
- Özlem GÜRKUT: Bildiğiniz gibi ülkemizde yaşanan COVID 19 krizi bir komiteler krizine doğru sürüklenmektedir. Bu dönemin en etkili kurumlarından biri olan KTTB neredeyse kurulan tüm komite ve kurullara davet edilmekle birlikte ilgililere görüş ve bilgi desteğini vermekten asla uzak durmamış ancak komite toplantılarında uzun süreli bulunmak yerine sahada çalışmayı tercih etmiştir. KTTB olarak Sağlık Bakanlığı COVİD 19 Koordinasyon Komitesinde ve BNDH Kriz Komitesinde yerimizi almış bulunmaktayız.
KTTB, Tabip Odaları ve TIP İŞ Sendikası yönetimleri olarak aktif hekimlik görevlerimizi sürdürmekteyken hem örgütlerimiz arası hem de Pandemi Hastanesi dışındaki sağlık örgütlerinin yöneticileri ile işbirliğimizi sürdürmekteyiz.
Hükümete, virüsün bulaş hızını kırarak kazandığımız zamanı, sağlık hizmeti kapasitemizi artırmak, personel eğitimini ve organizasyonu tamamlamak için kullanmamız gerektiğini tam olarak idrak ettiremediğimizi, 1 aydır tüm toplumu bulaş hızını kontrol etmek için ev hapsine almışken şartlarını yerine getirmeden yurtdışından yolcu taşımaya devam etmemizin risklerini anlatamadığımızı düşünüyorum. Bu nedenle kamuoyu baskısı oluşturmak amacı ile sesimizi zaman zaman sadece yöneticilere değil topluma ve basına da duyurmak ihtiyacı hissettik.
“Bizim şimdi sadece COVID 19 sorunumuz yok. Ayrıca COVID 19 dışı nedenlerle vereceğimiz sağlık hizmetinde de sorunlarımız var.”
- YENİDÜZEN: Covid-19 ile mücadele kapsamında sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar da yapılıyor. İlk önce testler noktasında şimdi ‘pandemi’ hastanesi noktasında süren tartışmalar var. Sözkonusu ‘yeni cezaevi binası’ pandemi hastanesi olabilir mi? Ya da pandemi hastanesi nerede, hangi donanımlarda olmalıdır?
- Özlem GÜRKUT: Virüsün kendisi ve hastalıkla ilgili bilgilerimiz, dünyadaki hasta sayısı, tecrübe ve araştırmalar arttıkça güncellenmektedir. COVID 19 ile ilgili sürekli olarak yeni bilgilere göre önlemlerde ve yaklaşımda değişiklikler söz konusudur. Bizlerin de bildiklerimiz çoğaldıkça bundan 2 ay önce söylediklerimizden farklı şeyler söylediğimiz olmaktadır.
Ancak ülkemizde yöneticiler düzeyinde açıklanan kararların akşamdan sabaha değiştirilebildiğine de şahit olduk.
Pandemi hastanesinin yoğun bakım, tomografi ve yeterli yatak kapasitesi bulunan bir merkez olması gerektiği konusunda herkes hemfikirdi. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin (BNDH) kapasite olarak ülkede başka hiçbir hastanede karşılanamayacak bazı ileri ve özel sağlık hizmetlerini (diyaliz, kemoterapi, yeni doğan yoğun bakım, nükleer tıp, talasemi merkezi gibi) veriyor olması nedeni ile pandemi hastanesi olarak belirlenmesi durumunda COVID 19 dışında sebeplerle sağlık hizmeti almak isteyecek hastalar için hizmette aksama yaşayacağı da ortadaydı. Ancak buna rağmen ilk alınan karar değiştirilerek BNDH pandemi hastanesi olarak seçildi. Normal sağlık hizmetleri hala daha yasal çerçevesi netleşmemiş ve çok daha küçük bir özel hastaneye aktarıldı. Ancak beklenen oldu ve bizim şimdi sadece COVID 19 sorunumuz yok ayrıca COVID 19 dışı nedenlerle vereceğimiz sağlık hizmetinde de sorunlarımız var.
“Dayanma gücü giderek azalmaktadır”
“Aldığımız tedbirlerle virüsün yayılma hızını bugüne kadar kontrolden çıkmadan tutabilmemize rağmen kazandığımız bu zamanda sağlık sistemimize dair yapmamız gereken hazırlıklar ve organizasyonu tamamlama konusunda benzer bir başarı gösteremedik.”
- YENİDÜZEN: 1 aylık süreçte karmakarış bir siyasi yönetimin olduğunu gözlemliyoruz. Süreç sizce tüm bu olumsuzluklara rağmen iyi gidiyor mu?
- Özlem GÜRKUT: Aslında dediğim gibi ülke olarak erken ve radikal sayılabilecek tedbirler aldık. Bu kararlara uyumun sağlanmasında ülkemizde ilk vakanın görülmesinden önce toplumun bilinçlendirilmesine yönelik yaptığımız çalışmaların çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Aldığımız tedbirlerle virüsün yayılma hızını bugüne kadar kontrolden çıkmadan tutabilmemize rağmen kazandığımız bu zamanda sağlık sistemimize dair yapmamız gereken hazırlıklar ve organizasyonu tamamlama konusunda benzer bir başarı gösteremedik. Oysa biz bu virüsün artık dünyada bizimle birlikte var olacağını ve bir aşı bulunup aşılanarak bağışıklanmadığımız sürece virüsle karşılaşan her birimizin enfekte olacağını biliyoruz. Yaklaşık bir aydır evlerimizde kapalı olarak beklediğimiz bu hazırlıklar bir an önce tamamlanmalıdır çünkü ülkenin dayanma gücü giderek azalmaktadır.
“Yaklaşık bir aydır evlerimizde kapalı olarak beklediğimiz bu süreçte, gerekli hazırlıklar bir an önce tamamlanmalıdır çünkü ülkenin dayanma gücü giderek azalmaktadır”
- YENİDÜZEN: Salgının yatay bir seyir aldığı Başbakan ve Sağlık Bakanı tarafından açıklandı. Hasta sayılarına da baktığımızda durum şimdilik sanki iyi ama biz en kötüsüne mi hazırlık yapıyoruz? Yeni pandemi hastanesi, solunum cihaz alımları vs, doktorların seferberlik halinde hastanelerde yer alması… Neler oluyor, bizi neler bekliyor? Sağlık sistemi kötü senaryoya ne kadar hazır?
- Özlem GÜRKUT: SARS-CoV-2 virüsü ve sebep olduğu COVID 19 hastalığı bundan böyle ülkemizde de dünyada da var olacaktır. İnfluenza yani grip virüsü gibi her dönemde virüsle karşılaşıp hastalananlar olacaktır. Ancak bu virüs Dünyada yeni olduğu için henüz hiç kimse virüse karşı bağışıklanmış değildir, bugüne kadar COVID-19 hastalığı geçilerek iyileşenler hariç tabii.
“Hepimiz biliyoruz ki sonsuza kadar evlerimize saklanarak yaşayamayız. Hastanelerimizde daha fazla sayıda hastaya hizmet olanağı sunacak yatak kapasitesindeki, yoğun bakım kapasitesindeki, ilaç ve malzeme stokundaki artışı ve gerekli organizasyonu ve hareket planını tamamlayarak biran önce evlerimizden çıkmalıyız.”
Hastalığı geçirmeden bağışıklanmanın diğer yolu ise aşı olmaktır. Ancak COVID-19dan koruyacak bir aşı henüz geliştirilmemiştir. Virüsün insandan insana bulaşma hızını ve riskini azaltmak için uygulamakta olduğumuz tüm tedbirlerle kişiler arası teması azaltarak bugüne kadar ki vaka sayılarımızı kontrol altında tutmayı başardık. Ancak hepimiz biliyoruz ki sonsuza kadar evlerimize saklanarak yaşayamayız. Hastanelerimizde daha fazla sayıda hastaya hizmet olanağı sunacak yatak kapasitesindeki, yoğun bakım kapasitesindeki, ilaç ve malzeme stokundaki artışı ve gerekli organizasyonu ve hareket planını tamamlayarak biran önce evlerimizden çıkmalıyız.
Evlerimizden çıktığımız zaman birbirimizle temas edeceğimizden daha fazla sayıda hasta görebileceğini biliyoruz. Öyle bir dönemde hastalığın risk grubunda olan 60 yaşın üzerindeki kişilerle yandaş kronik hastalığı bulunanları korumaya devam etmeliyiz. Sağlık sistemimiz, alt yapımız ve organizasyonunuz ne kadar erken tamamlanırsa ve ne kadar güçlü olursa, o kadar erken zamanda evlerimizden çıkmamız sağlanabilecektir.
- YENİDÜZEN: Sağlık çalışanları risk grubu içerisinde, sağlık çalışanlarına test yapıldı mı, yapılmayı düşünülüyor mu?
- Özlem GÜRKUT: Bütün dünyada görülen vakalar arasında sağlık çalışanlarının oranı neredeyse beşte biri bulmaktadır. Ülkemizde de pandemi hastanesinde COVID 19 pozitif hastalarla ilgilenen sağlık çalışanlarına test yapılmıştır.
“Hükümete, virüsün bulaş hızını kırarak kazandığımız zamanı, sağlık hizmeti kapasitemizi artırmak, personel eğitimini ve organizasyonu tamamlamak için kullanmamız gerektiğini tam olarak idrak ettiremediğimizi, 1 aydır tüm toplumu bulaş hızını kontrol etmek için ev hapsine almışken şartlarını yerine getirmeden yurtdışından yolcu taşımaya devam etmemizin risklerini anlatamadığımızı düşünüyorum.”
- YENİDÜZEN: Sürekli olarak ‘kendinizi saklamayın, hastaysanız başvurun’ çağrısı yapılıyor. Bu bilinmezlik endişe verici noktada mı?
- Özlem GÜRKUT: Biz hala yaygın hastalık görülen salgın evresine geçmiş durumda değiliz bu nedenle pozitiflik saptanan hastaların son 14 gün içinde bir arada bulunup yakın temas kurduğu kişilerin saptanması ve tetkik edilmesi hasta sayılarının ve bulaş hızının kontrolünde çok önemlidir. Bu takibin yapılabilmesi için kurulan temaslı takip ekibinin güçlendirilmesi ve teknolojik alt yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki hasta olman saklanması gereken bir ayıp değildir aksine ortaya çıkıp tedavi olmamak etrafımızdakilere hastalığı yayma riskimizi artırdığı için tehlikelidir.
“Yeterli tedbirlerin alınmadığı endişesi…”
- YENİDÜZEN: Yurtdışından gelen vatandaşlar ile sürecin en başına döndüğümüze vurgu yapmıştınız. Karantina koşulları, uygulaması tamam mı? Yoksa bu noktada da endişeleriniz mi var?
- Özlem GÜRKUT: Bildiğiniz gibi ilkin yurtdışından gelen kişileri ev karantinasında izlemekteydik. Ancak ev karantinası sisteminin bazı kurallara uyumayarak risk oluşturulduğu saptandığından devam eden dönemde yurtdışından gelenleri izolasyon da tutmak için karantina merkezleri oluşturulmuştur. Bu merkezlerde her bir kişinin tam anlamıyla izolasyon kurallarına uyduğunun denetlenmesi ve sağlanması çok önemlidir. Örneğin River Side Otel’de çalışanlarda da test sonuçlarında pozitiflikler bulunması kaygı vericidir ve yeterli tedbirlerin alınmadığı endişesi doğurmaktadır.
Diğer yandan Türkiye ve Birleşik Krallık ’ta da pandemi yaşanmaktadır ve neredeyse pik noktasındadır. Çok daha yaygın hastalık görülen bu ülkelerden sosyal mesafenin korunması imkanı olmayan bir şekilde, uçak dolusu insan taşımak, birlikte seyahat eden kişilerin topluca enfekte olma riskini oldukça artırır.
“Bizim aklımızda tutmamız gereken bir başka nokta da her ne zaman evlerimizden çıkmamız söz konusu olursa olsun bundan sonraki kamusal, sosyal ve iş yaşantılarımızın uzunca bir süre daha eskisi gibi olmayacağı gerçeğidir. Bilmeliyiz ki uzunca bir süre daha toplu olarak bulunacağımız konser, sinema, tiyatro, spor müsabakaları gibi yerlere gidemeyeceğiz.”
- YENİDÜZEN: Ekonomik çarkların dönmesi için bazı sektörlerin kademeli olarak açılmasının gündeme geleceği söylemleri var. Sizce bu mümkün mü yoksa mücadeleyi tamamlamadan bunu yapmak ayağımıza kurşun sıkmak mı olur?
- Özlem GÜRKUT: Bunun ilk ve en önemli ön şartı hastane kapasitesinin daha fazla hastayı tedavi etmeye uygun hale getirilmesidir.
Bizim aklımızda tutmamız gereken bir başka nokta da her ne zaman evlerimizden çıkmamız söz konusu olursa olsun bundan sonraki kamusal, sosyal ve iş yaşantılarımızın uzunca bir süre daha eskisi gibi olmayacağı gerçeğidir. Bilmeliyiz ki uzunca bir süre daha toplu olarak bulunacağımız konser, sinema, tiyatro, spor müsabakaları gibi yerlere gidemeyeceğiz. İşyerlerimizde sosyal mesafeyi korumaya devam ederek ve hijyen kurallarını uygulayarak bulunabileceğiz. Risk altındaki kişileri ise çok daha uzun bir süre korumaya devam etmemiz gerekecektir. Bunun istisnası hastalığa karşı koruyucu bir aşı geliştirilmiş olması ve aşılanarak bağışık hale gelmemizdir.
- YENİDÜZEN: Vuhan’da Aralık ayında başlayan salgının ardından hayat şimdi normale dönmeye başladı. Bizim için bu sürecin ne olacağı merak ediliyor. Öngörünüz nedir?
- Özlem GÜRKUT: Bu virüsün toplumumuz için salgın riski oluşturması yani aynı anda çok sayıda kişinin enfekte olması riski, hastalığı geçirerek veya ileride bir aşı bulunursa aşılanarak bağışık hale gelmiş kişilerin oranı toplumda yüzde 60’lar düzeyine gelinceye kadar devam edecektir. Ancak bizlerin o zamana kadar beklemek ve dayanmak imkanımız pek de bulunmamaktadır. Bu nedenle riskli kişileri koruyarak enfeksiyon kontrol tedbirlerini uygulamaya devam edeceğimiz düzenlenmiş yeni yaşam tarzına risk grubunda olmayan kişileri planlı bir şekilde çıkarmak için hazırlıklarımızı tamamlamalıyız. Kapasitesi artırılmış bir sağlık sistemi böylesi bir durumda oluşabilecek daha fazla hasta sayısına cevap verebilecek durumda olacağından kayıp yaşama riskimiz de daha düşük olacaktır.
Bu nedenle sokağa çıkma süremizi belirleyecek esas etken sağlık sisteminde yapılması gereken hazırlık ve iyileştirmelerdir.