Avrupa Birliği’nde (AB) iklimin karbondan arındırılması hedefine ulaşılması Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın 8 temel girişiminden birincisidir.
Avrupa Birliği’nde araba, makine, tarım ürünü, hayvan besini gibi herhangi bir ürünün üretimine; gereken miktarda doğal kaynağın, enerjinin ve suyun yenilenmesi ve sera gazı salınımını 1990 yılı ile kıyaslayarak 2050 yılına kadar yüzde 10 oranına düşürülmesiyle kesintisiz olarak devam edilebilir.
AB ürünlerinin üretildiği fabrikaların; ihtiyaç duyulan enerji miktarlarının petrol, doğal gaz ve/veya nükleer enerji gibi geleneksel enerji kaynaklarından üretilmeye devam edildiği ve sera gazı salınım miktarlarının AB üyesi ülkelere eklenmediği üçüncü ülkelere taşınması Avrupalıların alternatif seçeneği olabilirdi.
Böylesi bir durumda, salınan toplam sera gazı ürünün üretildiği ve dağıtımın yapıldığı ülkenin salınımına ekleneceğinden Avrupa’daki sera gazı salınımı sıfırlanabilirdi. Ürün ambalajlarının ve paketlemelerinin geri dönüşümü de AB sınırları dışında olabilirdi. Gayrisafi millî hasıla (GSMH)’nın değer kaybetme tehlikesi, iş alanları kaybı ve AB üye devletlerin üçüncü ülkelere olan bağımlılığının artması bilinen sonuçlar olurdu.
Kıbrıs’ın güneyinde, 1980 ve 1990’lı yıllarda; hatırı sayılır miktarda tekstil üretim, ayakkabı, makarna ve meşrubat üretim fabrikasının üçüncü ülkelere taşındığı benzer bir tecrübeyi yaşadık.
Altını çizmek isteriz ki; Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın yalnızca Kıbrıs’ ın güneyinde uygulanması gibi yalnız Avrupa’ da uygulanması da politik, ekonomik, sosyal ve çevresel olarak daha kötü senaryolara yol açacaktır.
Kuzey Kıbrıs’ta “Sıfır Sera Gazı Salınımı”
Kıbrıs’ın kuzeyinde ikamet edenlerin benzer gündelik alışkanlıkları ve ihtiyaçları olmasına rağmen maalesef sera gazı salınım miktarlarının kaydı tutulmamaktadır. Yazımızın devamında verilen açıklamalı örnekle, atmosferde olduğu kadar toprakta, yeraltı su kaynakları katmanlarında ve birleşik eko-sistemimizde bulunan kirliliğin etkisiz verimsiz bir biçimde azaltılması daha da görülebilir oluyor.
Daha da iyi anlaşılabilir olması için karbondioksit salınımını azaltmak amacıyla fosil yakıtla çalışan araçların kullanımdan çekilmesi ve çevre dostu ekolojik araçlarla yer değişmesi uygulamasının etkisizliğini örnek gösterebiliriz. Fosil yakıtla çalışan normal bir arabanın Kıbrıs’ın güneyinde sıfır piyasa değeri varken Kıbrıs’ın kuzeyinde aynı model aracın çok daha yüksek değeri olabiliyor ve bu araç Kıbrıs’ın güneyinde de dolaşıma çıkabiliyor.
İlaveten, bugün güneydeki Kıbrıs Elektrik Kurumu yıllık 3.3 milyon ton karbondioksit (CO2) salınım oranı yüzünden tamamının tüketicinin cebinden çıkacağı €90 milyon (3,3 milyon CO2 Χ €30/ton CO2) ceza ödemek zorunda bırakılıyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK)
Kıbrıs elektrik üretim sistemine dahil edilen ve/veya dahil edilmesi için ileriye sürülen temel Yenilenebilir Enerji Kaynakları güneş ve rüzgar enerjisidir.
Güneş Enerjisi
Güneş enerjisinden elektrik enerjisi üreten endüstri iki kategoriye ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi Fotovoltaik Sistemler ve Konsantre Termal Güneş Enerjisi Sistemleri’dir. Konsantre Termal Güneş Enerjisi Sistemleri direk güneş ışınlarından yayılan ısıyı su ısıtmada veya elektrik enerjisi üretiminde kullanır. Diğer yandan, Fotovoltaik Sistemler belirli yarı-iletken materyallerin özelliklerini güneş enerjisini elektrik enerjisine çevirmek için kullanır. Bugün, Fotovoltaik Sistemler endüstrisi Konsantre Termal Güneş Enerjisi Sistemleri endüstrisinden çok daha büyüktür.
Rüzgar Enerjisi
Rüzgar Enerjisi Sistemleri mevcut rüzgar gücünü elektrik enerjisine çeviren sistemlerdir. Rüzgar türbinleri rüzgarın hızıyla döner ve elektrik jeneratörünü döndürerek elektrik enerjisi üretirler. Rüzgar enerjisi yenilenebilirdir ve doğa dostudur ve rüzgar enerjisinden elektrik enerjisi üreten birimler şebekeye elektrik enerjisi sağlamak için bağımsız bir enerji kaynağı olarak kullanılabilirler. Rüzgar enerjisinin gücü rüzgarın hızını aniden yükselmesiyle ani olarak yükselebilir. Bir bölgedeki yıllık ortalama rüzgar hızı, o bölgede kurulması muhtemel bir rüzgar enerji parkından yıllık olarak elde edilecek elektrik enerjisi miktarının hesaplanması için dikkate alınan temel faktördür.
Büyük ve modern rüzgar türbinleri elektrik enerjisi üretmek için rüzgar enerji parklarına bağlı olarak çalışırlar. Küçük rüzgar türbinleri ise özellikle kırsalda ve küçük yerleşim bölgelerinde yerel enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılırlar.
Büyük Bahis: Elektrik Enerjisinin Depolanması
Yunan Enerji Sistemleri Deploması Girişimi Başkanı Manolis Karapidakis’ e göre, 2019/944 sayılı Avrupa yönergesi, elektrik enerjisi sistemlerinde enerji depolamasını şöyle açıklıyor:
“Elektrik enerjisi kullanımının; elektrik enerjisinin üretildiği veya depolanabilecek başka bir enerji formuna dönüştürüldüğü andan daha sonraki bir zaman diliminde kullanılmak üzere ertelenmesi, söz konusu elektrik enerjisinin depolanması ve başka bir enerji formuna dönüştürülen enerjinin tekrardan elektrik enerjisine dönüştürülmesi veya başka bir enerji taşıyıcısında kullanılması…”
İşin özünde, elektrik enerjisinin depolanması, elektrik enerjisinin herhangi bir teknoloji ile çalışan depolama sistemlerine sevk edildiği ve ihtiyaçlarımıza göre de dağıtım şebekelerine veya taşıma sistemlerine yönlendirildiği bir süreçtir. Diğer bir deyişle, özellikle Yenilenebilir Enerji Kaynakları’ nda fazladan üretim olduğunda enerjiyi depolarız ve elektrik üretiminin artırılması gerektiğinde de kullanırız.
Belirtmeliyiz ki elektrik enerjisinin depolanması, Yenilenebilir Enerji Kullanımı’ ndan geleneksel yollarla üretilen enerji kullanımına geçerken enerji sisteminin sabitlenmesine katkı yapar. Depolanmış olan enerjinin büyük miktarını tüketmenin halen uzağındayız, ancak teknoloji çok ilerledi ve maliyetler de önemli ölçüde azaldı. Öyle ki; Yenilenebilir Enerji Kaynağı’ dan üretilen elektrik enerjisi tüketimini yüksek düzeyde hedefleyen enerji kaynağı kullanımı değişimlerinde, özellikle enerji depolama sistemleri çok gerekli ve yardımcıdır.
Tüm Kıbrıs’ ta Yeşil Enerji’ ye Geçişin Hızlandırılması
AB’ de CO2 salınımının yüzde 75’inin kaynağı enerji üretimi ve kullanımıdır. Bu sebepten dolayı, daha ekolojik bir enerji sistemine geçişin hızlandırılmasının hayati önemi vardır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları için olan yönerge; 2030 yılına kadar, üretilen enerjinin yüzde 40’ının Yenilenebilir Enerji Kaynakları‘ ndan üretilmesi gibi yüksek bir hedef koymuştur.
Tüm üye devletler de bu hedefe ulaşılması için katkıda bulunacaklar ve ulaşımda, taşımada, ısıtmada, soğutmada, binalarda ve sanayilerde Yenilenebilir Enerji Kaynakları kullanılması için özel önerilerde bulunacaklar.
Teknoloji bugün yurdumuza, bir taraftan, evsel sıvı atıkları ve deniz suyunu birtakım işlemlerden geçerek zahmetsizce ulaşabileceğimiz içilebilir su ve sulama suyu sunuyor; ve diğer taraftan da bize; güneş, rüzgar ve evsel katı atıkların yakılması gibi Yenilenebilir Enerji Kaynakları kurulumu aracılığı ile zahmetsiz bir enerji kaynağı sunuyor.
“Ekosistemin Hemen Yeniden Birleşmesi” isimli yeni bir platformun, elektrik enerjisinin tüm Kıbrıs’ ta rüzgar ve fotovoltaik parkların kurulumu ile sağlandığı bir enerji politikasına entegrasyonunun gerekliliği adadaki biyoçeşitliliğin korunması için de ön koşuldur.
Bir sonraki makalemizde tüm Kıbrıs’ ta Yenilenebilir enerji Kaynakları kurulumunun geliştirilmesi için önerilerimiz yer alacaktır.
* Bu makale 26.07.21 tarihinde Politis gazetesinde de yayınlanmıştır.
Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi
Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi Avrupa Yeşil Mutabakatı’ nın tüm Kıbrıs’ ta tanıtılmasını ve uygulanmasını destekliyor.
Nuri Silay (nurisilay22@gmail.com)
Παντελής Σοφοκλέους (pantelis.sophocleous@gmx.de)