Değirmenlik Belediyesinin Ercan’dan yolcu çıkışlarından aldığı katkıyı Hükümet, bir sorunu sözde çözmek için kaldırmaya karar verdi. Neyi çözdü bu hükümet?
Ercan’a, uçan özel hava yolu şirketleri ki bunların hemen hemen hiç birinde, Kıbrıs Türk özel ve kamu sermaye payı yoktur. Evet, Türk özel sektörüdür. Bu ülkenin sermaye payı yoktur. Bir ada ülkesi olarak, yurt dışı bağlantılarımızda önemli bir görev yürütmektedirler. KTHY devreden çıktıktan sonra. THY’ da bu alanda görev yapmaktadır..
Yani, Hava ulaşımı konusunda bir ada ülkesi olarak, kamu ve özel olarak Kıbrıs Türk halkının artık bu alanda kendi konumu devrede değildir.
Ercan da özelleştirildi. Onu da KKTC sermayesi dışında bir başka “yabancı” şirket devraldı.
İşte, bu gelişmelerden sonra, Ercan’ı alan şirketin verdiği hizmetleri pahalılaştırmasından sonra, bu üç özel hava yolu şirketi, bir ortak tavır geliştirdi.
Ya hizmetler ucuzlar, ya da uçuşları durdururuz.
Peki, bu özel Türk şirketleri, bu tavrı Türkiye’de yapabilirler mi? Basında, THY uygulamalarına dönük şikayetlerini okuduk. Ama, KKTC’ye yaptıklarını Türkiye’ye dönük dile dahi getirmediler. Ama bize yaptılar. Çünkü, artık bir usta bir memlekettirler ve karteldirler. Yani artık bu konuda alternatifsizdirler burası için.
En stratejik alanda ada ülkesinde, hava ulaşımı alanında, üç yabancı hava yolu şirketinin ve Hava Alanını alan bir başka yabancı şirketin, kar ve güç yarışının esiridir artık bu halk…..
KIBRIS SORUNUNDA HANGİ TOPLUMSALLIK?
Kıbrıs Türk halkı olarak bir başka büyük sorunumuz daha var bu alanda. Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs sorunu nedeni ile hava ulaşımında bize getirdiği sınırlama ve kısıtlamalar nedeni ile bu alanda evrensel anlamda ciddi problemimiz var. Ama artık bunun üzerine bir yenisi eklendi.
Kendi hava alanı ve uçuş sektöründe, yabancı sermaye güçlerinin kar ve çıkar çelişkisinin getirdiği ve daha da getireceği çelişkiler… Üstelik, kendi karar organlarının dışında, toplumsal faydanın belirgin olamayacağı ve esas karar vericinin fiilen, onların olduğu bir konum var artık. Bu eklendi eskinin üzerine. Kendi inisiyatifinin, bu alanda, içte de daraldığı bir süreç başladı.
Dışta, Kıbrıs Rumlarının getirdiği daralma, içte de yabancı şirketlerin getirdiği daralma.
Şimdi bağımlılık katmerlendi. Bir tarafımız Elence, öte tarafımızda Türkçe konuşanların çizdiği sınırlarla daraldı.
Şimdi, Ercan üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması için verilecek mücadelenin, doğrudan Kıbrıs Türk halkına getireceklerinden daha fazlası, bu alanda, iradesi ve varlığı kısıtlandığı için, artık hava ulaşımında yer eden yabancı tekellerin çıkarları da söz konusu olacak, toplumsal faydanın ötesinde..
Peki, hangi kitleselleşmeden söz edilebilinir artık Ercan’a dönük bu kısıtlamaların kaldırılması mücadelesinde. En basitinden, Değirmenlik Belediyesinin bu yabancı tekellerin çıkarı için, derhal kurban edildiği bu gelişmeden sonra, siz, kimi inandıracaksınız, Ercan üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasının toplumsal ortak çıkara yarayacağını.
İnsanların yararına olanı, kör kar hırsı ile ortadan kaldırdıktan sonra siz, hangi ulusal, toplumsal çıkardan ve haktan söz edeceksiniz?
KTHY yok, Ercan yok, KIBRIS Türk özel ve kamu sermayesi yok ve hatta KKTC emekçisi, aydını da yok, esnafı da yok, taksicisi de olmayacak ve siz zan edersiniz ki, en azından bu alanda kısıtlamaların kaldırılmasına dönük, çabada toplumsallık sağlanacak?
Kıbrıs Türk halkı bu bakımdan da yabancılaşacak bu meseleye. Kendi aidiyetinin gelişmesine dönük bir şeyi görmeyince, kim nasıl sarılır mücadeleye? Bu konuda Türkiye, acı tecrübeler yaşadı. Kürt sorunun kökeninde bu yatmaktadır.
Şimdi, nasıl olurda, bu sorunu çözmek için bunca caba harcanırken, en temel meselemiz olan Kıbrıs sorununun çözümünde, bu sorunun esas dinamiği olan Kıbrıs Türk halkının, bu ülkeye, topraklara ve kendi aidiyetine dönük yabancılaşması öne alınır. Hami görünümü ile bu öne çıkamaz!
Kendi yurdunda, en stratejik alanlarda, kendi toplumsal çıkarları belirlemezse politikayı? Bu ülkeye ve bu mücadeleye kim sahip çıkar.
Evet, ekonomi taşıma su ile dönmez. Ama bir toplumsal mücadelede de esas sahipleri, ruhen, ekonomik, siyasi, demokratik, kültürel ve sosyal olarak bu mücadelede kendini bulmaz ve yer almazsa, o da başarıya ulaşamaz. İstediğin kadar dıştan destek ver.
Bu ülkenin bakanı yaratılan sorunu çözmek için üç yabancı şirketin ayağına gitti. Sorunu onların merkezinde ele aldı. Yani, Lefkoşa’da, başkentte, Bayındırlık Bakanlığının makamında değil, özel şirketlerin merkez ofislerinde bu sorunu ele aldı.
Hani onur nerede, inisiyatif nerede? Söz nerede? Gitti ve onlara Değirmenlik Belediyesinin yıllık 5 milyon TL’ lik gelirini kurban kesti. Onlarda aldı cebe koydu
Sonra bilet fiyatlarını zamlandırdılar da. Yani, KKTC Hükümeti, ne Ercan’ı alana, ne uçanlara bir şey diyebilecek kapasitede değildir.
YÜZLEŞMEK
Burada CTP’nin Siyasi Tezlerinin önemi yeniden ortaya çıktı.. Bu tezlerde, stratejik alanların özelleştirilmesine karşı olunduğu yazmaktadır. Ama ne acıdır ki bu Tezlere karşın, toplum olarak bir düşünce ishaline uğradık.
Yenilik adına, özelleştirmenin nimetleri, topluma sayıldı, döküldü. Böylece bu özelleştirmelere karşı, ne toplumsal direniş, ne de sorunları aşmak için toplumsal alternatif görüşler üretemedik. Bunları tartışanla da dinazor, statükocu, eski devletçi ilan edildi.. Toplumsal direniş gelişmediği için, “kimse ben dediydim” de demesin.
Çünkü, Ercan’ın satılmasından sonra alınan parayı da sesiz sedasız, 13. Maaş olarak aldık, tükettik. İtirazsız.
Şimdi, su konusu, deniz limanlarında, elektrikte, telefonda falandır sıra. Özelleşecek. Ercan da, uçuş alanında, hani ucuzluk gelecekti ? Hani servisler süper olacaktı? Hani başımız göğe erecekti? Bu yaşadıklarımıza bakarak artık, herkes kendine göre yeniden değerlendirme yapsın. Özeleştirisini yapsın. Bağırmaya da gerek yok, içinden yapsın.
Ama, toplumsal varlığı korumak için, yaşamın içinde hayat bulacak olacak olan sorunlara çare arayışında da, ister eskiyi korumak, isterse de yeni adına kalıplar içinde kalmadan; yaşamın içinde karşılığını bulacak olan hazır reçeteler ve genel geçer sözler dışında alternatifleri de üretsin.
Şimdi, CTP, UBP, DP, TDP, YKP, Baraka falan demeden, hep birlikte Değirmenlik Belediyesine bu yapılana karşı çıkıp, bu alanda, bu ülkede bir de halk olduğunu gösterelim.
Geleceğin, 4 yabancı şirketin bugünkü uzlaşmazlığı veya anlaşması ile kar ve çıkar ilişkisi ile belirlenemeyeceğini gösterelim.