28 Temmuz seçimlerinin ardından oluşan CTP-BG / DP-UG hükümet programı, ülkemizde çok uzun zamandır her boyutta açlığı çekilen sivilleşme, demokratikleşme hedefine ulaşmak için önemli bir fırsattır. Programda yer alan dönüşümlerin gerçekleşmesi için ortaya konacak toplumsal irade sonunda, Kıbrıs Türk toplumunun onyıllardır kuşatıldığı siyasal sistemin değişmesi mümkündür.
Bugün, ülkemizdeki siyasi yapının merkezine Kıbrıslı Türklerin yerleşmesi amacı, bu sivilleşme ve demokratikleşme projesinin ana hedefidir.
Kıbrıslı Türklerin kendi kararlarını kendileri üretecek yetki ve güce sahip olduğu, bu nedenle TOMA'nın adaya gelmemesi yönünde boşuna "gürültü çıkarıldığını" ifade eden UBP çevrelerinin yeni söylemi, ülkede herşeyin "normal" olduğu, herhangi bir vesayet ilişkisinin olmadığı, 'davulun da tokmağın da' Kıbrıslı Türklerde olduğu iddiasıdır. Dolayısıyla bu efendiler bizi anlamakta zorluk çekiyorlarmış. ‘Hükümetsiniz buyurun yapın' diyerek ve herşeyi basite indirgeyerek, gözün gördüğünü görmezden gelmeye davet ediyorlar bizleri...
CTP-BG olarak Kıbrıs Türk halkının bu tür bir siyasi makyajın altında ne tür bir vesayet rejimi olduğunu çok iyi bilmekte olduğunu ifade etmekteyiz. Bu nedenle evet hem hükümetteyiz hem de sisteme yönelik muhalif dilimizi, akılımızı yitirmeyeceğiz, kullanacağız diyoruz.
Radikal reform sürecini kararlı bir şekilde ileriye taşırken, her bir adımda toplumsal uzlaşı yollarını arayıp, diyaloğa dayalı bir yaklaşımla toplumu açıklıkla bilgilendireceğiz... Toplumdan gerçekleri asla saklamayacağız...
Hem hükümet olup hem de sisteme muhalif bir sorgulama dili, anlayışı üretmekten, kullanmaktan rahatsız olanların bu halka olan sorumluluklarından şüphe duymamak mümkün değil... Başta UBP zihniyeti ve tezahürleri olmak üzere, yarattıkları çarpık sistemin devamını çağdaş demokrasi var-mış gibi bize dayatmak isteyebilirler. Ancak bu sahte oyunun parçası olmadan "-mış gibi" bir sistemi meşrulaştırma ve bu oyunun parçası olma gibi bir zorunluluğumuz yoktur.
CTP-BG olarak, vesayet rejimini ortadan kaldırmak ve Kıbrıs Türk halkının iradesi üzerine yapılandırılmış yeni, sivil ve demokratik bir düzen yaratmak için çalışacağız. Zaten bakışımız farklı olsa, demokratikleşmeyi ve sivilleşmeyi öne çıkaran bir program hazırlamazdık.
Burada altını çizmek istediğim konu şu, hükümet programının başarısı yeni bir döneme kapı aralayacak, sosyal bir sıçrayış yaratacaktır. Sıradan günlük tepkiler, günlük muhalif tavırlar yerine bu sürece tüm demokrasi güçlerinin sahip çıkması çok önemlidir.
Çünkü bıçak sırtı bir süreçten geçmekteyiz ve toplum olarak istediğimiz hedefe ulaşmak için dikkatli, hassas ve dayanışma içinde olabilmeliyiz.
Sorumluluğumuz eleştirel olmak kadar değişimi sonuna kadar zorlayacak dayanışmayı yaratmaktır.