Yaşamı ve kendimizi dönüştürmek için okuyor, seyahat ediyor, bilgiye ulaşıyor, düşünce üretiyor, yeni deneyimler yaşıyor ve stratejiler geliştirip uygulamaya koyuyoruz...
Bu süreçte kendini geçmişten alıp günümüze ve geleceğe dönüştürmeyi başaranlar olduğu gibi;
Geçmiş yaşantılara ve düzenlemelere takılıp kalan,
Değişen ihtiyaçlarla birlikte bir türlü bugüne gelemeyen,
Ve hatta çeşitli uygulamalarla bilinen yakın geçmişin de gerisine kayan o kadar çok insan var ki çevremizde...
Değişim karşıtları...
Yaşantılarını içselleştiremeyen böyleleri,
Ne yeni bir şey öğreniyor,
Ne de eski bildiklerini unutuyor!..
İşte bu yüzden, sırtımızdaki yükü sırtlanabilmek pek de kolay değil...
Politikayla uğraşan ve düşünce üreten gençler resmi söylemin dışına çıktıkları an, bundan rahatsız olan değişim karşıtlarında kâbuslar başlıyor...
Bazıları, kanaat beyanlarıyla birlikte, yeni kuşağa eskiyi takdim ve tavsiye ediyorlar hemen...
DEJAVU...
Çok seslilik;
"Ulusal çıkar" metaforu üzerinden bastırılıyordu eskiden...
Şimdi ise;
"Western" usulü muameleler ile !..
Günün "anlam ve önemi" dışındaki çok seslilikler de susturulacakmış bundan böyle...
Peki, o halde geçmiş yaşantılarımızdan günümüze gelirken,
Hiç mi çok seslilik adına yeni bir şey öğrenilmedi?
Ya da eskileri yaşayıp bundan muzdarip olan hiç kimse, o eski bildiklerini unutmadı mı?
Defaten söyledim, yine söylemeliyim:
Geçmişi savunarak ilerici olmak imkânsızdır...
Ü
Geçmişi savunmakla oligarşinin yerine demokrasi de gelmez!
KISITLAMA
Kamu Reformunun gündemde olduğu son dönemlerde,
Polisin sivile bağlanması söylemleri de, kamuoyunda oldukça önemli bir yer tutmaktadır...
Ancak;
Bir taraftan bu amaç doğrultusunda görüşler ileri sürülürken,
Diğer taraftan da, eski hükümlerin ve uygulamaların aynen yerinde durduğunu görmekte ve yaşamaktayız...
Bazı yetkililer tarafından yapılan yeni beyanlarda,
Kendini ifade etme, düşünce ve gösteri özgürlüklerinin, geçmişe oranla daha da kısıtlanılmaya çalışıldığını görüyoruz...
Merak etmemek elde değil, acaba bu kısıtlamalara gidenler,
Bir sonraki adımda, sosyal ağlar üzerinden, üherkesin görünür olmasını da mı kısıtlayacaklar?!..
ÇIKAR HİYERARŞİSİ
İlerlemenin mantığında diyalektik bir bakış vardır...
"Takas" ilkesi ve mübadelesiyle,
Eskinin yerine, sizin için daha iyi çalışan kuralları koyarsınız...
Oysa ki;
Eskiyen ortamı ranta dönüştüren kesimler,
Bu olumsuz durumun bitmesini hiç istemezler...
Dolayısıyla doğru sorular sorulmaz,
Paradigmalar ve alıştıkları kendi düzenleri değişmez...
Diyalektiğe karşı duranlar;
"Kim olmak istiyoruz ?"
ve "nasıl bir yaşam tarzına yönelmeliyiz?" gibi soruların,
sosyal olarak inşa edildiği alanlarda eskinin yerine sizin için daha iyi çalışacak kuralları koydurmazlar...
Direnirler,
Muhalefet ederler ve ettirirler...
Hak yerler,
Ama gerekirse birilerine yaranabilmek için, inanmasalar da, "beş vakit namaza" dahi dururlar...
Teşkilâtlandırdıkları zihniyet işte budur!
O KADAR...
Bu insanların tek bir mertebeler dizisi var ki o da:
Kendi çıkarlarına dayalı bir hiyerarşi yaratmaktır...
O kadar…