Seçim sonrası siyasi partilerde ‘için için’ bir ‘kaynama’ olduğunu işitiyorsunuz...
Kimi medya ve yazarlar için bunları ‘kaşımak’ biraz da ‘besin’ kaynağıdır...
‘Konuşulmak’ duygusu kişiye ‘önemli’ hissettirir kendisini...
Ve bilirsiniz, ‘kavga, kargaşa’ çok kolay ‘alıcı’ bulur, ‘ses’ verir ülkemde...
Böylece ‘kaşıtanlar’ durmaz, ‘kaşıyanlar’ çoğalır sürekli...
***
İzliyorum sadece...
“Ne diyorsun” diye soranlara...
“Değişimin olağan sancıları” diyorum...
Yaşanacak... Yok, kaçarı...
O nedenler ‘sabretmek’ gerekiyor...
İzlemek sabırla ve beklemek...
***
Hepimizin kabullenmekte zorlandığı bu işte, “değişim”in kendisi...
Siyasetimiz kabuk değiştiriyor...
Ve hayatımızda çok önemli yer etmiş, izler bırakmış isimler, artık yavaş yavaş sahneden çekiliyor...
Öylesine “duygusal” bir bağ oluşturduk ki, kabullenemiyoruz bunu!..
Bu nedenle de ‘sebepler’ üretiyoruz...
Sonuçsuz “kıyaslar” yapıyoruz, “kim, kimin yerini tutacak” diye...
Bir kuşak; kendi bilgelikleri, zaafları, siyaset tarzları, deneyimleri, başarıları ve kişilikleri ile bu sahneden çekiliyor...
Ve onlar gibileri de gelmeyecek...
Bir başka yere evrileceğiz, çok başka siyasi karakterlerle...
***
Daha iyiye mi olacak bu evrilme, daha kötüye mi, bilemiyorum.
Ama ‘nostalji’ yapacak, hep, “eski”ye dair özlemler taşıyacağız, biliyorum...
***
İyi de bu “değişim” niye doğalında yaşanmıyor ki!..
Çünkü ‘doğalında’ yaşatmıyorlar...
Kimse, kabullenmiyor, artık, yerini yeni insanlara bırakması gerektiğini...
‘Tamam, bu kadarmış’ kararı, bir başkasına kalıyor böylece...
Tabii, siyasi partilerin içindeki acımasız ‘rekabet’ duygusu da devreye giriyor...
‘İlkesizlik’ ve ‘hırs’, yapışık kardeşler olarak boy gösteriyor...
“Kesme, biçme” diyorlar adına, sokakta...
Çirkin, iğrenç, yakışıksız...
Ama bu ‘çirkinlikler’ yaşanmasa dahi, ‘değişim’ zaten hazırda bekliyor...
Kabullenmeksek de, yaşanıyor...
Dedim ya, olağan sancılar bunlar...
Hep yaşanacak, öyle ya da böyle...