Değiştirme potansiyeli

Neşe Yaşın

Hayatın ne getireceğini bilemeyiz ama sahip olduğumuz her anı değerli kılmak bizim elimizde. Her an mutluluk içinde olabilir demiyorum. Acıları bile bir vakarla, bir dirençle yaşayabilmek sözünü ettiğim. Hayat ne getirirse getirsin sağlam durmak karşısında.

Geri döndürülemez gelişmeler vardır. Keşke olmasaydı, keşke yapmasaydım diye hayıflandığımız, bu neden benim başıma geldi diye üzüldüğümüz şeyler. Bazı durumları değiştiremeyiz belki hayatımızda ama bazılarına müdahale etmek pekâlâ mümkün. Değiştirebileceğimiz şey hayata karşı tutumumuz daha çok da.

Geçmişimizde gizli bugünkü direngen yanlışlarımıza dair ip uçları. Yaralarımızı aynı yerden kanatmaya devam ediyoruz bu nedenle. Her insan kendi hikayesini biliyor en iyi. Bu hikâyenin gidişatına müdahale etmek elimizde ama. Hayatlarında radikal değişimler yapıp onu başka bir kulvara taşıyabilen insanlar var. Gizli hayat kahramanları onlar.

Her insan sevgi ve onay arıyor fiziksel ve ruhsal varlığına. En sorunsuz görünenlerin bile gizli yaraları, korku ve kaygıları var. Belki de bunları gizledikleri için hayatın sırrını çözmüşler, alemin kralı ya da kraliçesiymişler gibi dolanıyorlar ortalıkta. Oz büyücüsündeki gibi bir perdenin ardında megafonla bağıran küçük adamın dehşet saçan sesine sahipler. Muzaffer görünenler zaferlerinin ne denli haksız ve kırılgan olduğunu biliyorlar çoğu zaman.

Her şeyin bir cilalı imaj, bir göstergeden ibaret olduğu bu sahtelikler çağında derin yanılgılar içinde bocalıyoruz. Bir “meğerse” çağı bu aynı zamanda. Sürekli aydınlanmalar yaşadığımız, açığa çıkanlar karşısında şaşkınlığa kapıldığımız bir çağ.

Sahtelik ve yalan öylesine hâkim ki bir yalancı çoban kaderi yaşanan. Kurdun kuzuları yediği noktada, gerçek bir felaket karşısında kimse inanmıyor olup bitene. Yalana boğulmuş bir dünyada gerçek de güme gidiyor.

Her birimizin biricik hayatı bazı mutluluk potansiyelleri barındırıyor. Böyle düşünüyorum ben. En önemlisi hikayemize hâkim olabilmek; mutsuzluklarımızın, huzursuzluklarımızın nedenlerini bulmak. Bazı şeyler elimizde değil elbet, içine doğduğumuz bir ülkenin, bir ailenin kaderini yaşıyoruz. Bazen fiziksel ve ruhsal varlıklarımıza ilişkin bir kader bu. Ne kadar çabalasak değiştiremeyeceğimiz şeyler var.

Hayatta sabrın ne kadar önemli olduğunu doğayı ve çiçekleri izlerken anlıyorum. Zamanı gelince açıyor çiçek. Susuz bırakılmamışsa tabii. Bizler çiçek değiliz ama. Bizden esirgenen suyu arayıp bulma imkânımız var.

Zaman akıp geçiyor, hayatım elimden kayıp gidiyor diye üzülen varsa şunu hatırlatmak lazım: Zaman göreceli bir şey. Bazen insana iyi gelen bir saat, anlamsız geçen bir yıla bedel olabiliyor.

Dünya içinde debelenip durduğumuz bazı çukurlardan ibaret değil. Kendimizi mahkûm sandığımız pek çok şey bir silkinişle kurtulabileceğimiz şeyler. Bazı kurtuluş denemeleri yapıp yenilmiş olabiliriz ama bu sonsuza kadar yenileceğimiz anlamına gelmiyor.

Değişme ve değiştirme potansiyeli en güzel vaadi hayatın. Değişebileceğini bilmek bir umudu beslemek demek. En direngen kayalar bile zamanla aşınıp şekil değiştirebiliyor.

Ne olursa olsun yıkılmaz ve hayattaki olgunlaşma anını, nitel sıçramanın gerçekleşmesini bekleyip bunun geleceğine inanırsak bugün için de enerji verir bu bize. Zafer kadar değerlidir zafere giden yolculuk da. Hatta yolculuk zafer anından bile önemlidir belki de. Hatıralar biriktirmektir. Her biri birbirinden eşsiz hatıralar.

Hayat adaletsiz davranmışsa bize adaletin kendine dönüşüp müdahale edebiliriz belki kaderlerimize. Değiştirebileceğimize inanmak değişim için atılacak ilk adımdır. Yola çıkmışsak yolculuğun tadına varalım, onun serüvenlerinin tadını çıkaralım öncelikle.