Deli şu İsviçreliler

Cenk Mutluyakalı

 

Şu İsviçreliler buldu da bunadı, öyle mi?
Baksanıza, herkese çalışmadan maaş verilmesi önerisini reddetmişler.
Hem de % 78 gibi bir çoğunluk !
7.500 lira aylığı istememişler!
- Deli misiniz ?!

***

Elbette “deli” değiller...
O nedenle zaten orası ‘İsviçre’...
Ve burası ‘KKTC’...
Çünkü bu bir “kültür” meselesi.
Biliyorlar ki, üretmeden olmuyor.
Hazıra dağlar dayanmıyor!
Bu “sürdürülebilir” değil.
Oysa bizim gibi “ganimet” toplumlar hep “hazıra konarak” büyüyor.

***

- “Aslında biz de öyle değiliz, bizi hep bu siyasetçiler bozdu!..”
Sevsinler (!)
Bal gibi de seviyoruz bu düzeni...
Üstelik “adaletle bölüşmeyi” dahi beceremeden...
- “Hep bana hep bana” illa ki!

***

Bu bir “yarın” meselesi aynı zamanda
İsviçreli yarınını görebiliyor.
Oysa bir Kıbrıslı göremiyor!
Böyle olunca da “günü kurtarmak” üzerinden bir pratikle yoğruluyor!

***

Bu bir “yönetim” meselesi, ayrıca...
İsviçre’de “kamusal” kurumlar gerçekten toplumsal fayda temelinde yönetiliyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘amirlik’ kaynıyor.
Çünkü “iktidarlar” daha çok yakınını memnun etmek üzere ha bire “amirlik” yaratıyor, “makam” dağıtıyor.
İsviçre’de insanlar “oturduğu yerden” para kazanmanın ne olduğunu bilmiyor!

***

Karayolları ya da Vakıflar, Meteoroloji ya da Şehir Planlama müdürleri “iktidarlar”la birlikte değişmiyor İsviçre’de…
Siyasi partilere hizmetin karşılığı hükümet dönemlerinde “diyet borcu”na dönüşmüyor!
Sendikalar sadece “hakları” değil “ödevleri” de hatırlıyor, hatırlatıyor.

***

“Doğrudan demokrasi” var İsviçre’de o nedenle sıklıkla referanduma gidiliyor.
26 ayrı kanton bal gibi de anlaşıyor...
Ve İsviçre halkı “ekonomik program”a da referandumla karar veriyor.
Öyle bir başka ülkenin bakanı gelip de dayatmıyor, zorla!

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde “çalışmadan da kazanıyor” isteyen…
Ve genelde “enayi” oluyor çalışan, didişen, üreten...