Dedim ki kendi kendime "Yahu kimse çözümleyemedi şu ufacık memleketin dertlerini. Acaba NEDEN?"
Nasıl ki dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak ya her şey...
Ben de bu metodu tuttum: Bir soruyla başlattım çözüm sürecini!
Sual çok kısacık ama çok da manalı.
"NEDEN?"
Doğru soruyu bulup buracığa yazdıktan sonrası kolay...
Asıl mesele doğru soruyu bulamamaktır çoğu vakit...
Doğru soruyu sormazsanız eğer, doğru cevap da çıkmaz.
Ne demişler?
"Doğruya giden yol eğriden geçmez."
Duymadınız mıydı bu lafı daha evvel?
Vallahi ben de duymamıştım. Zira şimdi çıktı. Demek ki neymiş? Doğru soruyu sorarsan, yeni atasözü bile çıkar!
Şimdi değilse bile, ileride 'ata' sözü olur bu, kesin.
Hani, yenilerde böyle kaliteli, gelecekteki sözlerin 'ata'sı olmaya aday kaç laf duydunuz ki?
Neyse, biz mevzumuza, yani sorumuza dönelim, atasözlerinin istikbalini dilbilimcilere devredelim, onlar halletsin artık.
* * *
Yes, ne diyorduk?
Bir türlü NEDEN çözülemiyor bu memleketin dertleri?
Bu kadar akıllı adam ve de kadın varken üstelik...
Yerlisi, ecnebisi...
Politika erbabı, diplomasi üstadı, beynelmilel münasebetler mütehassısı, askeri ve stratejik hesap alimleri, haritacılar, aracılar ve bulucular, getiriciler ve götürücüler...
Tekmili bir arada, bu arenada...
Yıllar ve on yıllar...
Devrimler, darbeler, birlikler, dağılmalar, savaşın sıcak ve soğuk bilumum halleri, nükleerinden kimyasalına, biberinden biyolojiğine silahlar, liderler ve iktidarlar, değişim ve dönüşümler, ihanet ve idamlar, sosyalistlikten liberalizme, Marklardan Sterlinlerden Franklardan Eurolara geçişler...
Ve tüm bunlar olur biterken dünyada, bizde aynı hamam, aynı masa: Müzakere masası!..
Peki ama NEDEN?
* * *
Hakikaten de çok 'akıllı' işi mi bu durum?
Bunca efor, bu kadar insan, böylesine uzun süreli bir müzakere?
47 sene bu, dile kolay.
Ama hangi dile?
Bu da mühim bir soru ama bugünkü mevzumuzun dışında olduğundan ilgi görmeyecek burada. Belki sonra. Sırasını bilecek her soru!
Önce NEDEN sualine makul ve mantıklı bir cevap bulunacak, peşi sıra diğerlerine bakılacak.
Ne?
Müzakere masasında da mı bu böyle?
Olabilir. O masadakilerin problemi. Bizim değil!
Biz kim miyiz?
Kim mi oluyoruz?
Delirdik, öyle mi?
Lütfen söylediklerinize dikkat buyurun!
Pek kırıcı oluyorsunuz zira...
N'olur yani bir kere de biz denesek?
Siz 'akıllılar'ı bir 49 sene daha mı bekleyelim yani?
Ama NEDEN?