Demek ki 8 milyon nüfus var!

Cenk Mutluyakalı

Dünyada her 1 milyon nüfusa bir ‘Tıp Fakültesi’ düşüyor.
Bilim insanları ölçmüş, tartmış, hesaplamış, böylesi bir standart olmuş.
Eğitim bilimi kadar insanlığın geleceği de düşünülmüş.

Kıbrıs’ın kuzeyinde 8 tıp fakültesi var.
Bir o kadar da dişçilik!
Nüfus siz deyiniz beş yüz bin, ben diyeyim yedi yüz bin!
8 milyon değil sanırım!

Dünyayı yeniden keşfediyoruz böylece…
Amerika Birleşik Devletleri de halt etmiş İngiltere’de!
Ne de olsa kuzey Kıbrıs dediğin yer dünyadan daha büyük (!)
Eşit egemen uluslararası zırva…

***

Şimdi “sahte diplomalar” uçuşuyor ya havada!
Böyle giderse yakında kollar, böbrekler, çeneler de uçuşacak.

Almanya’da 83 milyon nüfusa 42 tıp fakültesi var.
İngiltere’de 55 milyon nüfusta 45.
ABD’de 332 milyon nüfus var, 155 Tıp Fakültesi…

Hepimize köhneliği, vasatlığı, sıradanlığı dayattıkları Kıbrıs’ın kuzeyinde 8!
Bir de sırada bekleyenler var tabii…
Ne bilime saygı var, ne evrensel doğrulara…
Talan düzeni!
Yalan zinciri!
Bataklık!

***

Yalanın, rüşvetin, yandaşlığın, karanlığın kol gezdiği bu ucube düzende neyi tutsanız elinizde kalıyor.
Üstelik yanlıştan geri dönmek de yok…
Yanlışa yanlış ekleniyor.
Kontrolsüz, denetimsiz ve plansız ilerliyor işler…
Daha da acısı “kirlilik” içinde...

***

Tıp fakülteleri için nüfus neden önemlidir?
Çünkü medeni ülkeler “yetkin” hekimler yetiştirmek istiyor.
İnsan canıyla uğraşacaklar!
Öyle “diplomayı duvara asarak seyretmek” değil sonuç!
Tıp öğrencilerinin hastalıkları görerek, gözlemleyerek ve tedavi ederek mezun olması gerekiyor.
Bu kadar az nüfusta bu kadar çok tıp öğrencisi hangi hastayı görecek?
Hangi hastanede staj yapacak?
Hangi altyapıyla?

KKTC Tıp Fakültelerinden önümüzdeki altı yıl içinde 439 hekim mezun olacak.
Hazır olun!

***

Göz göre göre yetkin olmayan hekimler yetiştirmek istiyoruz, birileri kendi küfesini dolduracak diye…
Bir ülke böyle çökertilir işte!
Bir de “düşman” edebiyatı yapıyorlar sürekli…
Hani derler ya, “dışarıda arama düşmanını” diye…
Vaziyet tam da bu!


Sağlık dökülürken

Hekim vekillerimizden, Sağlık Bakanlığı da yapmış Filiz Besim dün Meclis’te sorunları tek tek gündeme taşıdı. 

Hastalar hekime ulaşma konusunda ciddi sıkıntı yaşıyorlar.

1101’ ulaşmak çok zor ulaşsanız bile randevu tarihleri çok geç…
 
►l Randevular çok geç veriliyor. MRI için Haziran sonu… Dobler mayıs ortası… Tomografi Mayıs başı…

Mağusa ‘da ortopedi, göz, kardiyoloji için dahi 1 ay sonraya randevu veriliyor.

 Güzelyurt Sağlık Merkezinde tek ambulans var. Çoğu zaman bölgede hiç ambulans yok. Geçenlerde Akçay’da yaşanan bir olayda ambulans olay yerine tam 45 dakikada ulaştı.

İlaç Eczacılık Dairesi hâlâ yetkili personel olmadan idare edilmeye çalışılıyor.

 Devlet hastanesinde kürtaj yapılmıyor.

***

Bu liste daha da uzar.
Kamu hastanelerindeki “eksik mesai” sorunu da aynen sürüyor tabii…
Paranız yoksa işiniz zor.

Yaşam kaliteniz geriliyor her gün…
Siz bakmayınız yükselen binalara, gösterişli araçlara, meyhanelerin dolup taşmasına…
Geleceğe bakınız önce!
Ne görüyorsunuz?
Ne?

Lefke Cengiz Topel Hastanesi’nde sıra bekleyen hastaların dünkü görüntüsü, Ayhan Özdal paylaştı…


Daha ne?

“Cumhurbaşkanı” olarak anılan kişinin en yakınlarında “sahte diploma” var.
“Başbakan” olarak anılan kişinin de öyle!

Diplomayı verenleri atayan da aynı siyasi akıl!
Üniversite izinlerini veren de!

Yetmezmiş gibi…
“Eğitim Bakanı” yapılmış bu insanlar…
“Denetçi” yapılmış…
“Başkan” yapılmış!
Mış da mış içinde miş de miş.

Bataklığı görmez ve sinekleri peşine düşersek eğer işimiz zor.
O bataklık elli yıldır hayatlarımızı köreltiyor!

***

Bir başka anlamadığım da şu!
“Rüşvet var” deniyor ama üniversiteye dokunan yok.
Sizin aklınız alıyor mu, üniversite sahiplerinin hiç de bilgisi, onayı, yönlendirmesi olmayacak ama çalışanlar kendi cebinden rüşvet dağıtacak?
Mümkünü var mı?

***

Asıl soru şu!
Bir üniversitenin bu koşullarda dahi kapısına kilit vurulmuyorsa ne olması gerekir?
Daha ne?

karikatür: Utku Karsu

 


Unutmayalım, unutturmayalım

“İsias kararı, Türkiye'de adalet depremi yaratacak. Çark kırılacak, düzen, rant çökecek. Enkaz altında masumlar değil, ahlaksızlar, sahtekarlar kalacak. Gelin, İsias ve benzeri davalarda yanımızda durun, korkmayın, sindirilmeyin. Kaybedecek birşey bırakmadılar, ama kazanacak çok şey var…”
(Pervin Aksoy)