Demokrasi bu değil

Cenk Mutluyakalı

“Şimdi rahat ettiniz mi, bundan böyle partinin seçilmiş bir genel başkanı var” demişlerdi.
Öyle mi?
Gördük!

***

Demokrasi, yalnızca birilerinin sandığa oy atmasıyla ortaya çıkan bir kavram değildir.
Çok daha fazlasıdır.
Bir kültürdür, anlayıştır, değerler bütünüdür.
İradedir!

“Oy verdik, seçtik” diye bitmiyor.
Üstelik seçemiyorlar bile!

“Hükümet” olarak anılan 29 vekile sahip ortaklık 5 kez sandık kurdu ama o sandıktan bir “Meclis Başkanı” çıkartamadı.
Onca oylamaya, aday değişimine, saatler süren kulise, vekillerin tek tek hesaba çağrılmasına, tehdide rağmen olmadı.

***

Gördük, yaşadık, anladık.
Ders aldık mı?

Asıl sorun burada…
Bu yaşananlardan ders almayan insan sayısı halen çok fazla…

Demokrasi, en yaygın tanımıyla halkın kendi kendini yönetme hakkını işaret eder.
Buna saygıları yok.
“Hükümet” kurulurken de yoktu, Meclis dağılırken de yok.
Seçimde de yoktu, hayatın içinde de yok.

Nüfusunu planlayamıyorsan demokrasiden söz edilemez.
“Oy verdik, seçtik” yetmez.
Birileri “olur” demeden hiçbir adım atamıyorsan, işe yaramaz.

Hele hesap verebilirlik ve katılım ortadan kalkmışsa, ne “Kurultay”da başkan seçmek demokrasi anlamına gelir, ne de Meclis’te…
Özgür, adil ve şeffaf olmalısınız önce!

Meclis’i topluyor ama kulağınızı, gözünüzü, dilinizi karşı binadan gelecek talimatlara yöneltiyorsanız, yönetme iddianız ortadan kalkıyor zaten...

***

Birbirilerine yalan söylüyorlar.
Yüz yüze geliyor, yan yana duruyor ama birbirlerine güvenmiyorlar.
Siz onlara nasıl güveneceksiniz?

***

“Ulusal” şapkalı kavgayı sadece parti içi hesaplaşma üzerinden okumak çok basit olur.
Memleketin sorunlarına duyarsızlıktır bu!
Topluma saygısızlıktır.

Makam hırsı ve üleşme telaşı gözlerini kör etmiştir.
Bir siyasi partinin amaç ve hedefleri, tümüyle bireyci hesaplara dönüşmüşse, o partinin içinde memleket yok demektir.

***

Manzara nettir: Bu düzen sürdürülemez.
Çözüm şarttır.
“Çözümsüz çözümdür” diyenlerle yürünecek yol yoktur.


“Erken Seçim” uzlaşı şart

Meclis kilitlendi ve çözüm net: Erken seçim için uzlaşı…
“Başbakan”
olarak anılan Ünal Üstel’in erken seçim kararı alması ve bunun için de muhalefetle uzlaşması gerekiyor.
“Erken Seçim” uzlaşısı sonrasında Meclis Başkanı da yine uzlaşıyla seçilebilir.

2025’te Cumhurbaşkanlığı seçimi var zaten…
Genel seçim de olur.
Böylece hepimiz de bu yeni senede yeni bir umuda, yeni bir yönetime ortak oluruz.

“Meclis’i UBP açmıyorsa CTP açsın” demek yaşanan onca siyasi utancı, demokrasi yoksunluğunu, irade yitimini görmezden gelmektir.


Tam bir gösteri!

“Parti içinde direniyoruz” diyor kimileri…
Ulusal Birlik Partisi içinden fısıldıyorlar bu sözleri..
Tam bir gösteri!

İstifa ediniz o zaman…
İsyan ediniz açık açık…
Tüm bu yaşananları kabullenmediğinizi söyleyiniz.
Çekiliniz!

***

Onca müdahale gözler önünde yaşandı.
Ses çıkarmadılar…
Ne yandaş istihdamlara, ne de ihale usulsüzlüklerine tepki verdiler.
Talimat nereden gelirse gelsin öpüp alınlarına koydular.

Bir koltuk uğuruna yuttular hepsini…
Makam için didiştiler, durdular…

Tek bir “yürekli” vekil yok mu “Hükümet” dedikleri garabetin içerisinde…
“Yeter be” diyecek tek bir yürekli isim!

“İradeyi gerçek sahibine yani halkla teslim etmenin vakti gelmiştir” diyecek ve partisinden istifa ederek mücadelesini bağımsız milletvekili olarak sürdürecek kimse yok mu?

Hükumetten desteklerini çekecekler ve işte o zaman inanacağız samimi duruşlarına…
O zaman haklarını teslim edeceğiz.


Kilit!

Meclis’i kilitliyor UBP, DP, YDP, Tatar dörtlüsü!
Hayatı kilitliyor aslında…
Hepimizi adanın bir yarısını kapatıyorlar.
Siyaseti, ekonomiyi, kültürü, sanatı, ticareti buraya hapsediyorlar.

Kim açacak bu kilidi?
“Muhalefet”in gücü bir başına yetmez.
Sivil toplum çok daha samimi, sahici, yürekli bir yerden bu oyuna girecek.
Gençler siyaset alanına katılacaklar yeniden…
Sanatçılar, radikaller, ilericiler seslerini yükseltecek…
Herkes başını kaldıracak ve görecek gerçekleri…
“Tanı bunları” diye bir şarkı var hani…
Tanımadık mı daha?
Tanıyamadık mı?
Bu ülke değil gaileleri…
Yalnızca kendileri!