“Demokrasi şöleni”

Cenk Mutluyakalı

Dört beş yıllanmış gazeteci buluştuk, dertleşiyoruz.
Ortak duygu: Bıkkınlık...

Niye yazıyoruz?
- "İşimiz."
Peki, umudumuz?

***

"Demokrasi şöleni" diyor kameralara gülümseyen adam.
Dudaklarından "şapkalı" bir aksanla dökülen sözcükleri hayat yalanlıyor.
"Demokrasi oyunu" desek daha yerinde olacak.

Rasıh Reşat dostumuz geçenlerde içinde bulunduğumuz durumu anlatan sözcükler sıralamıştı…
“Liyakatsizlik, bilgisizlik, umursamazlık, ahlaksızlık, vurdumduymazlık, şerefsizlik, ilgisizlik, kuralsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık, düzensizlik, duygusuzluk, düşüncesizlik, akılsızlık, beceriksizlik, lidersizlik, fikirsizlik, mantıksızlık, bakımsızlık, değersizlik, hazımsızlık, ilkesizlik, şuursuzluk, edepsizlik, hayasızlık, kafasızlık, umutsuzluk, arsızlık, sevgisizlik, eğitimsizlik, ipsizlik, sapsızlık, biçimsizlik, yetersizlik, kayıtsızlık, tatsızlık, yersizlik, yurtsuzluk, beyinsizlik, parasızlık, gamsızlık, görgüsüzlük, tutarsızlık, eşitsizlik, adaletsizlik...”

***
“Demokrasi şöleni”
nden devam edelim.

Şu olmuş aslında...
Bir vekilin telefon çalmış, "sizi Büyükelçilik konutunda bekliyoruz" demişler.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın temsilcisi de varmış orada...
Büyükelçi de...
Şimdi yeni bir kavram ortaya çıktı ya, "Ülkemizin bekası..."
Hayatta kalmak aslında anlamı...
Hani "ölüm kalım" meselesi gibi...
Kurultay için "rica" ortaya konmuş.
Kabul edilmiş.
"Demokrasi Şöleni" bu!

***

Mali polis operasyonları, sahte diploma skandalları derken "iltimas" iddialarını soruyor gazeteci...
"Bunlar havada kalan laflardır" diyor adam!

Şöyle olmuş aslında...
Polis ayarlanmış, açıklama yapılmayacak, kadın havaalanında alınacak, mahkemede sabah erken saatlerinde duruşma yapılacak, gözden uzak...

Kimseler duymayacak, görmeyecek, bilmeyecek.
Dava okunacak, hatırlı isim evine gidecek.
"Adalet şöleni" sürecek böylece...

***
Medyamız parsellenmiş, "hükümet" denen yapı rüşvetin, yolsuzluğun, kirli ilişkilerin girdabında boğuşuyor. Tepeden tırnağa menfaat dağıtılıyor, tırnaktan tepeye siyasi destek sağlanıyor.

Yazıyor, konuşuyor, söyleniyoruz ama kim işitiyor?
İşin aslı aynı insanlar, aynı şikayetleri birbirine yineliyor, yine aynı insanlar, sırt sıvazlıyor, kendi yoluna bakıyor.

***
Bir yanda üretimle karşılığı olmayan bir zenginlik var.
Bir yanda olabildiğince yoksulluk, biçarelik, kabulleniş…

Çocuklar ölüyor, zehirleniyor, uyuşuyor.
Gençler göçüyor birer birer…
Polisi, eczacıyı, hekimi darp ediyorlar ve kimsenin kimseye saygısı yok.
Tam bir kuralsızlık, başıboşluk, güvensizlik cehenneminde yaşıyoruz.
Böylesi bir ortamda kabuller, açılışlar, davetler, partiler, törenler olanca şatafatıyla sürüyor.

“Yabancılara satılmasın” dedikleri topraklar, Türkiye’nin hatırlı sermayesine, patronlarına, fırsatçılarına devrediliyor. Nüfus arttıkça kaos büyüyor, eğitimde, sağlıkta, trafikte…
Vasatlık, sıradanlık, huzursuzlukla birlikte kayıtsızlık ve kabulleniş de bir taş gibi çöküyor içimize…

***
Peki, ne olacak?
Elbette hiçbir toplum çaresiz değildir ve sahip olduğumuz insan kaynağı, bilgi, akıl değiştirmeye, dönüştürmeye, iyileştirmeye yeterlidir.
Çok ciddi bir defomuz var maalesef…
“Samimiyet.”
Bu yalan düzene inanmaktan vazgeçebilsek...
Tek tek ve hep birlikte…
Yetecek!



Çok değil 2 yıl önce!

“Başbakan Faiz Sucuoğlu'nun hükümetin istifasını sunmasının ardından UBP'de hareketli saatler yaşandı. UBP MYK toplantısı tamamlandı. MYK toplantısının ardından açıklama yapan Oğuzhan Hasipoğlu, Sucuoğlu'na tam destek verildiğini söyledi.” (20/04/22)


Protokol Listemiz

Önceki gün “normal” bir ülkede karşılığı olmayan bir “liste”den söz etmiştim.
“Protokol Listesi’nde TC Lefkoşa Büyükelçisi, bakanların ve seçilmiş milletvekillerinin önünde yer alıyor. Yüksek mahkeme başkanı ve ana muhalefet partisi başkanının da önünde yer alıyor.”

Dışişleri Bakanlığı’nın sayfasını referans kabul etmiştim.
( https://mfa.gov.ct.tr/tr/download/DEVLET-PROTOKOL-LISTESI.pdf )

Yüksek Mahkeme’den aradılar, uyardılar.
Bu protokol listesi Narin Ferdi Şefik’in başkanlığı döneminde değiştirilmiş.
Böylece, Yüksek Mahkeme Başkanı’nın protokoldeki yeri TC Lefkoşa Büyükelçisi’den önce yer almaya başlamış.
( https://mfa.gov.ct.tr/tr/protokol/ )

Öyle anlaşılıyor ki Dışişleri’nin sayfasında iki ayrı protokol listesi var.

Yeni protokol listesine göre;
Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı, Başbakan, Yüksek Mahkeme Başkanı, eski Cumhurbaşkanları, TC Lefkoşa Büyükelçisi, komutanlar, ana muhalefet partisi başkanı, bakanlar gibi bir sıralama var.

Meclis’e seçtiğimiz vekillerin 48’i, protokole göre TC Lefkoşa Büyükelçisi’nden sonra geliyor.
Bakanların tümü de…

Merak ettim Kıbrıs Cumhuriyeti'nin protokol listesine de baktım.
Orası başka bir dram!
Cumhurbaşkanı'ndan sonra "Kıbrıs Başpiskoposu" geliyor.
Parlamento başkanı, bakanlar, yargı ve milletvekillerinden de önce...
Kıbrıs Cumhuriyeti devlet protokol listesinde "Büyükelçi" yok.

Peki, örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkent Protokol Listesi’nde “KKTC Ankara Büyükelçisi” nerede yer alıyor?
Hani "mütekabiliyet" derler ya, diplomaside karşılıklı olma durumu anlamında...
Baktım, bulamadım!




Emek en yüce değer

Ahmet Sönmez paylaşmış…
“Yanlı
ş yapıldığı zaman eğer eleştiri yapıyorsak. Doğru olanında takdir etmeliyiz. Sabahın altısında kalktım. Yıllardan sonra kapımın önünde temizlik yapan G.M.B çalışanını gördüm. Teşekkürler Gazimağusa Belediyesi…”

Emek olmalı kamusal görevlerde… Topluma hizmet olmalı…
Alın teri olmalı mutlaka…

Alın terinin karşılığını alanlara selam olsun…
Bu toplumun finanse ettiği maaşının hakkını verenlere…