Bu konularda yazmayı, konuşmayı pek sevmem.
‘Kel gelin kel kaynana’ gibi gelir çünkü…
Övmeyi ve güzel sözler söylemeyi beceremediğim gibi, övülmek yerine de eleştirilmeyi yeğ tutarım.
Oysa güzel cümleler duymak insanın egosunu şişirir.
Özgüven bakımından bu da gerekli mutlaka…
Ama ‘ilerlemenin motoru’ olarak eleştiri-özeleştiri mekanizmasını görürüm.
İşte bu yüzdendir ki yazdıklarımın, söylediklerimin çok azı kendimle ve işimle ilgilidir.
Çoğu zaman haksızlık yapıyorum galiba böyle davranarak…
Neyi anlatmaya çalıştığımı söylemeden önce bu giriş cümlelerini kurma ihtiyacı duydum.
Çünkü memlekette bu kadar dert varken kendi kendimizden söz etmekte zorlanıyorum.
***
UNITED Medya’dan söz edeceğim bugün…
YENİDÜZEN, SİM FM ve Kanal SİM’den…
KADEM tarafından yapılan ‘kahvehane araştırması’nın sonuçlarını dün okudunuz gazetede…
Orta yerde mutluluk verici bir tablo var UNITED Medya için…
Gazetemizle, televizyonumuzla Kıbrıslı Türklerin yüreğinde kök saldığımızı bir kez daha gördük ve sevindik.
Bu gurur çok geniş bir aileye ait…
YENİDÜZEN’de, SİM FM’de ve Kanal SİM’de yöneticilik yapan, emek veren kadronun ortak gururudur bu sonuç…
YENİDÜZEN ‘ÜLKENİN EN ÇOK TERCİH EDİLEN İKİNCİ GAZETESİ’ olurken, Kanal SİM de daha uyduya çıkışının 20’nci ayında ‘İLK ÜÇ’teki yerini perçinlemiş görünüyor.
1975’ten itibaren UNITED MEDYA’nın bu noktaya ulaşmasına katkısı olan herkesi minnetle selamlıyorum.
***
Bu satırları zorlanarak yazıyorum.
‘Kendi kendilerini övüyorlar’ algısından çok çekinirim çünkü…
Oysa tam tersidir bu yazıyı yazmaya iten beni…
Olayın toplumsal boyutunu anlatmak için bir vesile oldu ‘kahvehane araştırması’ sonuçları …
Yoksa hayatta ‘niceliksel’ değil, ‘niteliksel’ özelliklerin çok daha değerli olduğuna inanır, öyle davranırım.
‘Kantite’ değil, ‘kalite’ reytingi önemlidir bana göre…
Ve de etkisi…
Popüler kültüre teslim olmamak kolay değil tarihin bu döneminde…
Ona kafa tutmak, rüzgarla sürüklenmemek cesaret işidir.
***
UNITED Medya, Kıbrıs Türk basını içinde ‘özel’ bir kurumdur.
Hatta ileri gideyim: Kıbrıs genelinde de ‘nev-i şahsına münhasır’dır.
Daha da iddialısını söyleyeyim: Dünyada nadir görülen bir modeldir bu!..
‘Alternatif yayıncılık’ yapmak, en azından yapmaya çalışmak, şartları zorlamak ‘bedel’ gerektirir.
Bu ‘bedeli’ mutlaka ödeyenler vardır.
İşin toplumsal boyutu da zaten buradadır.
Medya hem güçtür, hem de paradır.
Dünya ölçeğinde basının egemen güçler tarafından elde tutulmak istenmesinin temel nedeni bu ikisidir.
‘Dördüncü güç’ ve ‘objektiflik’ gibi kavramlar çoğunlukla kamuflajdır. Çoğunlukla ‘abartı’ ve ‘gizleme’ mecrasıdır medya…
‘Gerçek’, birilerinin çıkarlarına göre şekillenir.
‘Doğru’ da ‘ahlak’ da çıkar ilişkileriyle biçim kazanır ve bu yüzden çok kolay değişebilir.
Devletlerin propaganda aygıtı gibi çalışır bazı medya kuruluşları… Bu yüzden çelişkileri boldur.
Bu anlatılan model medya, ülkemizdeki durumun da genel resmidir.
***
UNITED Medya çatısındaki üç kurumun en belirgin farkı budur.
‘Kuyrukçuluk’ yoktur burada…
‘Çıkara dayalı yayıncılık’ olmadı, olamaz.
Duruşu vardır bu çatıdaki yayın organlarının…
İlkeleri…
Aslolan bu ilkelerdir.
Ve ‘gerçek sahibi’ toplumdur UNITED Medya’nın…
***
Lafı çok uzattım.
Tek cümlede anlatayım meramımı:
YENİDÜZEN, SİM Radyo ve Kanal SİM Kıbrıs’ta demokrasi, emek ve barış mücadelesine sunulan bir armağandır.
Bundan daha büyük bir onur ve geriye bırakılabilecek miras var mıdır?