Kentler ve sokaklar sessiz, insansız ve tenha olduğu zaman çirkinliği daha çok ortaya çıkıyor.
Çamura batmışız.
Bu ülke kirli, bulanık, kokmuş.
Yağmurun ardından yolları su tutmamış coğrafyaların insanları bizi pek anlayamazlar.
Buralarda zihinler pas tutmuş.
İçinden kedilerin fırladığı kocaman çöp konteynerlerinden yollara saçılan eski yıl artıklarıyla uyanıyorum.
“Pırıl pırıl bir kent” yazıyor üzerlerinde...
Hep olduğu gibi “sözde” varız.
* * *
Yine küflü bir sabaha uyanıyoruz, ismine “yeni” diyerek.
Dünyanın tanımadığı kimlik kartına % 30 zam gelmiş.
Kimliğimizin ve kişiliğimizin giderek “tanınamaz” olduğu buralarda, her sene yaşanan bu tekrara “ödemeler dengesi” diyorlar.
Epeyce dengesiz bir denge!
Kamuda çalışana % 34 artış var ya!
O nedenle % 30 artmış harçlar, “denge” dedikler bu!
* * *
Bu gariplerin maaşı % 30 artmadı Maliye Bakanı’m!
Marketteki kasiyerin, banka veznesindeki memurun, üniversitedeki akademisyenin, çarşıdaki tezgahtarın, berberin ve boyacının, pazarlamacının ve tahsildarın da artmadı.
Hiçbirinin maaşı artmadı da!
Harçlar onlar için de arttı.
O hiç tanınmamış kimliğin ve pulun, pasaportun, ehliyetin “zamlı” tarifesini maaşı hiç değişmemiş bu kesimler de zamlı ödeyecek.
“Ödemeler dengesi” bu mu bakanım!
Senelerdir bekliyoruz oysa, bu “dengesizliğe” birinin “dur” demesini...
* * *
Sanayi’de is kokulu bir yeni sene öğleden sonrası ve kaldırım üzerinde çay demleyen işçiler...
Bir de kediler...
Kaldırımlarda atıl arabalar duruyor, tekerlekleri erimiş, paslı rims betonu yalıyor.
“Dümen” yerli yerinde!
Ve bu arabalar bizim “devlet”e benziyor, nereye çevirsen gitmiyor.