Maliye Bakanı Serdar Denktaş, Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı’nın basın açıklamasına yanıt verdi.
Serdar Denktaş'ın açıklaması şu şekilde:
“Gazetelere yansıyan “Hayat pahalılığı kararnamesi kaldırılmalı” başlıklı açıklamanızı okudum.
Bugüne kadar Bakanlığımıza yönelik sorularınızı yanıtlamadığımızı hatırlamıyorum. Keşke bu konuda da bize başvurup görüşümüzü aldıktan sonra açıklama yapmış olsaydınız. O takdirde en azından basın yolu ile de size cevap verme durumunda kalmazdım.
İlgili tasarının “kamu yararı, eşitlik ve ayırımcılık” ilkesi gereği yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söylemektesiniz.
Açıklamanızın bu kısmını irdeleyelim;
Kamu yararı; içinden geçtiğimiz kriz ortamında bu kararı almayarak Ocak maaşlarına (Ekim-Kasım-Aralık Hayat Pahalılığı oranının Ocak maaşlarına yansıyacağının farkında olduğunuzu düşünüyorum) yansıtılması halinde ilk olarak 28 belediyenin 26’sı maaş ödeyemez duruma düşecek ve yine aynı şekilde devlete bağlı diğer kurumlarda aynı akıbetle karşı karşıya kalacaktı. Bu devlet ve ilgili kurumlarında çalışan yaklaşık 5000 kişinin maaş alamama durumunun ortaya çıkması demektir. “Benim maaşımdan kesinti olmasın ve 5000 aile umurumda değil” deniliyorsa, o zaman bu konunun Kamu yararı içermediği iddia edilebilir.
Eşitlik; Hayat Pahalılığı’nın bu imkandan faydalanmakta olan tüm kesimlere uygulandığı ve uygulanacağı malumunuzdur. Bu uygulamadan ayrı olarak bu uygulama ile birlikte vergi dilimleri düzenlemesi 1 Ocak 2019’dan itibaren yürürlüğe girecek ve brüt maaşlar değişmeksizin alt baremlerde olanların eline geçecek olan net artış üst baremlere göre daha fazla olacaktır. Bu ülkede eşitlikten bahsedebilmek için her şeyden önce tüm kesimlerin HP uygulamasından faydalanabiliyor olması gerekmektedir. Oysa bu imkan sadece kamu çalışanları için geçerlidir.
Tüm vatandaşlarımız arasında eşitlik bu konuda var olan bir olgu olmadığına göre bu ilkenin burada ortaya çıkartılması doğru bir yaklaşım değildir.
Ayrımcılık; HP uygulaması kamu çalışanlarına özgü ayrımcı bir yaklaşımdır. Bizim uygulamamız, Kamuya bağlı diğer kurum çalışanlarının da maaş alabilmelerini mümkün kılacağı için ancak var olan bir ayrımcılığın kısıtlanması olarak algılanabilir.
“Kararname konusu doğrudan ve sıkı sıkıya ekonomi ile bağlantılı olmalı” diyorsunuz. Bir Hukukçu ve eski bir Yargıç olarak çok iyi biliyorsunuz ki Anayasamızın amir hükmüne göre Bütçe Yasa Tasarısı en geç 31 Ekim itibarı ile meclise sunulmak durumundadır. Bütçe, var olan yasalar çerçevesinde hazırlanır.
İlgili yasalar size HP ödeneklerinin yılda 2 kez ve Ocak-Haziran, Temmuz-Aralık bölümlerini kapsayacak şekilde uygulanmasını emretmektedir. Yasaların verdiği bu emre uygun bir bütçe hazırlamaya kalkmış olsaydık 2019 bütçesinde öngörülen artışlar çok daha açık ve bu kez uygulanamaz bir bütçe yasası hazırlamanın yanında Genel Bütçeye uygun olarak hazırlanacak diğer kurumlar için de bütçelerini hazırlayamaz ve uygulanamaz kılacaktı.
Bu uygulamayı Yasa Gücünde Kararname ile değil, Yasa ile yapmaya kalsa idik, bütçe sunulmuş, uygulamaya konulmuş ama uygulanamaz bir durumla karşı karşıya kalacaktık.
Maaşlar ödenemez, ilaçlar alınamaz, Sosyal yardımlar ödenemez durumda olacaktı. Kısacası Ekonomi tam anlamı ile ve bütünüyle bundan zarar görecek ve kaçınılmaz bir resesyon dönemine girmiş olacaktık.
Böylesi bir konunun ekonomi ile sıkı sıkıya bağlı olup olmadığı hususunda keşke bir ekonomistin görüşü alınsaydı.
Bu karar HP olanağından faydalanmakta olan tüm kesimler için uygulanmıştır. Uygulama Ocak 2019 maaşlarını etkileyecektir. Konunun ivediliği Bütçenin hazırlanabilmesi ile ilgilidir.
Kararnameyi geçirinceye kadar ilgili tüm sendikalarla görüşülmüş, konu enine boyuna Bakanlar Kurulu’nda defalarca değerlendirilmiş, 2011 yılında yapılmış olan ve uygulanan kararname incelenmiş ve başka bir yolunun olmadığı kanaatine varıldıktan sonra kararname geçirilmiştir. Bu nedenle kararın İVEDİ’liği ve ZARURİ’liği tartışılmazdır. Ve unutulmaması gereken en önemli husus Bütçemizin %79.79’unun maaş nitelikli ödemelerden oluştuğu ve her %1’lik kısmının 35 milyon Türk Lirasına denk geldiğidir.
Bu zor koşullarda KKTC ekonomik çarkının dönebilmesi ve maaşlarına HP yansıyan ve yansımayan iki komşu arasındaki eşit olmayan uygulamayı da değerlendirdiğimizde kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurduğumuz bu dönemde yapmış olduğunuz bu açıklamanın bizleri üzdüğünü belirterek en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.”