Denktaş, müzakere sürecini yorumladı

“Sırf anlaşma olsun diye ortaya çıkarılan bir anlaşma 1960 Cumhuriyeti’nin uğradığı akıbete uğrayabilir ve bunun neticesi de felaket olur”

Demokrat Parti-Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, Kıbrıs’ta anlaşmaya yakın olunduğuna inanmadığını, Türk tarafının esnek ve yapıcı yaklaşımlarına rağmen Kıbrıs Rum tarafının şu ana kadar anlaşma isteğini ortaya koymadığını ifade etti.

Serdar Denktaş, “Her konuyu tekrar başından müzakere etmek istemeleri şu anki durumu devam ettirmek istediklerinin bir göstergesi” dedi.
Dönüşümlü Başkanlık konusunun yıllar önce iki tarafça kabul edilen bir olgu olduğuna dikkat çeken Denktaş, “Rum tarafının bundan geri adım alması, müzakereleri olumsuz etkiler” ifadesini kullandı.

Müzakere masasında dikkatli olunması gerektiğine, zoraki ve aceleye getirilen bir anlaşmanın kötü sonuçlara yol açabileceğine işaret eden Denktaş, sırf anlaşma olsun diye ortaya çıkarılan bir anlaşmanın 1960 Cumhuriyeti’nin uğradığı akıbete uğrayabileceği ve bunun neticesinin de felaket olacağı uyarısında bulundu.

Detaylı ve karmaşık bir konu olan Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verilmesi konusunun müzakere masasına taşınması halinde müzakerelerin çökeceğini vurgulayan Serdar Denktaş, “Maraş ya özel bir yasa altında Kuzey Kıbrıs egemenliğinde yerleşime açılır, ya da kapsamlı bir çözümün parçası olarak ayni şekilde bekletilir” dedi.

DP-UG Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) Kıbrıs müzakere sürecine ilişkin sorularını yanıtladı.

BM’DEN MÜZAKERE SÜRECİNE İVME

TAK: “Kıbrıs konusunda gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Şu anda gelinen aşamada iki tarafın müzakerecileri tarafından gerçekleştirdikleri ‘tarama’ sürecinin bitip özlü müzakerelere geçildiği basın yoluyla zaten bildirilmiştir. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun New York’ta BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon ile yaptığı görüşme sonrası BM’nin Genel Sekreter Yardımcısı Jeffrey Feldman’ın Kıbrıs’a gönderileceği haberi, BM’nin de devam eden müzakere sürecine ivme katmayı hedeflediğinin bir göstergesidir. Şu ana kadar müzakerelerde ancak eskiden konuşulan konuların üzerinden geçildiği ve esas sürecin şimdi başlayacağını düşünüyorum.”

“TOPRAK VE MÜLKİYET KONUSUNDA SORUNLAR OLACAK”

TAK: “Ele alınan ve alınmayan başlıklar nelerdir? Sizce uzlaşma ve sorun olan başlıklar nelerdir?”
Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Sorun olacak başlıklar zaten bellidir. Örneğin toprak ve mülkiyet mutlaka sorunlu olacak başlıklardır. Ancak şu ana kadar üzerinde kesin uzlaşma olan başlığın da olmaması dikkat çekicidir. Özellikle Kıbrıslı Rum müzakerecinin daha önceki müzakere süreçlerinde üzerinde uzlaşma sağlanan ekonomi ve AB ile ilgili başlıkları bile tekrar müzakere etmek istediğini açıklaması Kıbrıs Rum tarafının her konuyu baştan müzakere etmek istediğini göstermektedir ki bu da basına yapılan ‘birkaç ay içerisinde çözüm mümkün’ gibi açıklamalarla ters düşmektedir.

EN AZ KİŞİNİN ETKİLENECEĞİ BİR ÇÖZÜM
TAK: “İki lider tarafından yürütülen müzakerelerde al-ver sürecinin kaçınılmaz olduğu dile getiriliyor. Bu çerçevede toprak konusundaki hassasiyetler nasıl değerlendirilmeli ve bir al-ver sürecinde gündeme gelmesi muhtemel Güzelyurt halkı ile Karpaz bölgesinin durumu nasıl bir yöntemle ele alınmalı?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Al-ver sürecine girildiğinde toprak konusunun da masaya gelmesi doğaldır, çünkü toprak dışında her konu anlaşılmış demektir. Ancak toprak konusunu ele alırken sınır düzeltmeleri yerine kitle göçlerine yol açacak bir yaklaşım izlenmemelidir. En az sayıda kişinin etkilenebileceği bir sonuca ulaşılmalı.”

EŞİT ORTAKLAR
TAK: “Kıbrıslı Türklerin olası bir anlaşmada hidrokarbon ve doğalgaza ilişkin hakları nasıl korunmalı?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıslı Rumlarla beraber Kıbrıs adasının eşit ortaklarıdır. Dolayısı ile de hidrokarbon yatakları dahil tüm doğal kaynakların da eşit ortaklarıdırlar. Olası bir anlaşmada hidrokarbon konusuna bu gerçek ışığında yaklaşmalı.”

“REFERANDUMDA KKTC VATANDAŞLARI OY KULLANACAK”
TAK: “Anlaşma öncesinde yapılacak referandumda Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının da oy vermesi hakkının Kıbrıs Rum tarafınca teslim edilmesi gerektiğine inanıyor musunuz?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Olası bir anlaşma öncesi halkın onayını veya reddini almak için KUZEY KIBRIS’de ve Güney’de eş zamanlı referandum gerçekleştirilecektir. Rum kesiminin vatandaşları kendi referandumlarında oy kullanacaklarına göre KKTC vatandaşları da Kuzey Kıbrıs’nin düzenleyeceği referandumda oy kullanacaklardır.”

“…NETİCE FELAKET OLUR”
TAK: “ELAM örgütünün 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a yönelik saldırısı ve iki toplum arasında var olan güven eksikliği dikkate alındığında, bir anlaşmanın yaşayabilirliğini nasıl görüyorsunuz?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “İki halk arasındaki güvensizlik, devamlı vurguladığım bir konu. Çünkü bir anlaşmaya belki uzun müzakereler sonucu ulaşabilirsiniz ancak iki halkın bireylerinin birbirlerine duyduğu güvensizlik belki de anlaşmanın yaşamamasına neden olabilirler. ELAM’ın 2. Cumhurbaşkanı’na yaptığı saldırı bunun bir örneğidir. Dolayısıyla zoraki ve aceleye getirilen bir anlaşma, kötü sonuçlara yol açabileceğinden müzakere masasında çok dikkatli olunmalıdır. Sırf anlaşma olsun diye ortaya çıkarılan bir anlaşma, 1960 Cumhuriyeti’nin uğradığı akıbete uğrayabilir ve bunun neticesi de felaket olur.”

“DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIKTA GERİ ADIM…”
TAK: “Anlaşma sonrası yönetim ve güç paylaşımı konusunda ortak devlette cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısının yetkileri ve oy kullanma oranları nasıl olmalı? Örneğin; veto hakkı her iki yönetici için de nasıl olmalı? Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türkleri temsil eden cumhurbaşkanı yardımcısı için veto hakkı vermek istememesini nasıl değerlendirirsiniz?”
Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Olası anlaşmanın detayları zaten yıllardır tartışılmaktadır. Dönüşümlü Başkanlık konusu da yıllar önce iki tarafça kabul edilen bir olgudur. Kıbrıs Rum tarafının bundan geri adım atması, müzakereleri de olumsuz etkiler diye düşünüyorum. Neticede ulaşılacak bir anlaşma Kıbrıslı Türkler için 1960 Anayasası’ndan daha geri haklar içermemeli.”

“MARAŞ MÜZAKERE MASASINA TAŞINIRSA…”
TAK: “Rumlar Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) çerçevesinde Maraş’ın iadesini istiyor. Biz güven yaratıcı önlemler ve günlük yaşamla ilgili öneriler götürüyoruz. Bu konudaki görüşünüz nedir?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Güven Yaratıcı Önlemler dediğimizde neden hep Kıbrıslı Türklerin taviz vermeleri gündeme geliyor? Eğer yapmak istenen güven yaratmak ise, her iki halk için güven yaratmak hedeflenmelidir. Örneğin Kıbrıslı Türklerin sportif veya kültürel dış temaslarının hala daha Rumlar tarafından bloke edilmesi güven kaybettirmektedir. Kuzey Kıbrıs’a turist gönderen Norveçli, bir seyahat acentesinin Kıbrıs Rum Büyükelçisi tarafından tehdit edilmesi güven kaybettirici bir olaydır. Maraş’a gelince, o kadar detaylı ve karmaşık bir konudur ki Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verilmesi konusu, müzakere masasına taşınsa zaten müzakereler çöker. Dolayısı ile hem müzakereler hızlansın diyenler Maraş’ı da verin gitsin dediklerinde kendi kendileri ile çelişkiye düşmektedirler. Maraş ya özel bir yasa altında Kuzey Kıbrıs egemenliğinde yerleşime açılabilir ya da kapsamlı bir çözümün parçası olarak ayni şekilde bekletilir.”

TOPRAK KONUSU
TAK: “Toprak konusu ve bunun sonucunda meydana gelebilecek göç olayları çözümün psikolojisini nasıl etkiler? Kıbrıs Türkü için yeni bir göç yeni travmalar yaratır mı?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Yeni bir göç tabi ki tekrar göç etmek zorunda bırakılacak halkımızda yeni travmalar yaratacaktır. Bundan dolayı da halkımızın göçe zorlanmayacağı ya da en az rakamın yer değiştireceği bir anlaşmaya ulaşmayı denemeliyiz. Benim halkım, 1963’ten beridir yerleşim yerlerinden sökülüp atılmışlardır. Bunun tekrarlanmaması lazım.”

“EKONOMİK DURUM DÜZELECEK DİYE…”
TAK: “İki taraftaki ekonomilerin durumu birleşme için nasıl bir avantaj veya dezavantaj yaratır?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “KKTC olarak uluslararası ticaret yapmamız şu anki durumda Kıbrıslı Rumlar tarafından engellenmektedir. Bunun ortadan kalkması da insani haklarının bir gereğidir. Sırf Kıbrıslı Türk’tür diye bir iş adamının ticaret yapamaması kabul edilecek bir durum değildir. Ancak sırf anlaşmaya zorlanmamız için bu durumun devam ettirildiğinin de farkındayız. Şu anda Kıbrıslı Rumlar da büyük bir ekonomik yıkım içerirsindedirler. Ancak sırf biraz ekonomik durumumuz düzelecek diye yanlı bir anlaşmaya evet demek de doğru olmaz.”

ANLAŞMA NE KADAR YAKIN
TAK: “Anlaşmaya ne kadar yakınız?”

Başbakan Yardımcısı Denktaş: “Anlaşmaya yakın olmadığımıza inanıyorum, çünkü Kıbrıs Türk tarafının esnek ve yapıcı yaklaşımlarına rağmen Kıbrıs Rum tarafı şu ana kadar yaptıklarıyla anlaşma istediğini belirtmemiştir. Hatta her konuyu başından müzakere etmek istemeleri, şu anki durumu devam ettirmek istediklerinin bir göstergesidir.”

(T.A.K/Şebnem Özerdem Faslıgil)

Röportaj Haberleri