İç siyasetteki bu tür yapay krizlerden, işe yaramaz tavırlardan bıktık usandık.
Biz yazmaktan, konuşmaktan usandık…
Vatandaş izlemekten, okumaktan, duymaktan…
Sanki memleketin bütün işleri tamam, sorunlar çözüldü, her şey süt liman…
Başka işimiz yokmuş gibi şimdi de DP’nin yarattığı krizlerle uğraşıyoruz.
Daha doğrusu DP içindeki farklı grupların…
Zorlu Töre mesela…
Eline aldığı uyduruk haritayla gezip dolaşıp akla hayale uymayan iddialar ortaya atıyor. Kudret Özersay bile dayanamadı Töre’nin harita operasyonunu “sorumsuzluk” diye niteledi.
Hükümet protokolünde Kıbrıs sorunuyla ilgili ifadeler net olmasına rağmen, Zorlu Töre gezip durup “Bizi dağlara mahkum edecekler” propagandası yapıyor.
Dönüp “CTP ile hükümet derhal bitsin” diye alenen konuşuyor.
**
Hasan Taçoy ha keza…
Serdar Denktaş’ın orijinal DP’lileri ‘temizleme operasyonu’ ve tüzük değişikliği sonrasında Genel Sekreterlik makamına oturdu Taçoy…
Ama görüntüsü DP-UG Genel Sekreteri’nden çok, Cumhurbaşkanı Sarayı’nın sözcüsünü anımsatıyor!
DP içinden gelen bilgiler de bunu doğruluyor.
“Ben UBP’liyim” diye her daim övünen Taçoy’a belli ki ‘misyon’ yüklenmiş.
UBP ile DP’yi yakınlaştırmak…
İttifakı zorlamak…
Belki hükümet kurdurmak…
Ve bir punduna getirip iki partiyi birleştirmek…
Bu ‘misyon’ çerçevesinde Taçoy birkaç adım attı. UBP ile DP-UG yerel seçimler için ‘ittifak’ kararı aldı. Ama o karar üstten aşağıya inmedi. Ne bir partide, ne diğerinde…
Dolayısıyla ‘proje’ daha ilk adımdan su almaya başladı.
Parti içinde başlayan huzursuzluk ve hafta sonu patlak veren istifalar kaynayan suyun tencerenin dışına taşmasıydı.
Geri kalanı da tencerede kaynamaya devam ediyor.
**
Saray patentli projenin ilk aşaması sekteye uğrayınca işler karıştı. Hesaplar bozuldu.
Şimdi senaryonun yenilenmesi lazım.
Zira sağda ittifak tam bir dağılmaya yol açtı.
Özellikle Serdar Denktaş için ‘tehlike çanları’ bangır bangır çalmaya devam ediyor.
DP’yi DP yapan isimleri UG’yi içine alacak diye küstüren, kıran, pasifize eden Denktaş, tabandan gelen istifalara önce “şahsidir, çıkar içindir” falan dedi, ama kazın ayağının öyle olmadığını sonra anladı. Partinin ‘orijinal tabanı’nda öfke büyük ve bir sonraki adımda parti Serdar Denktaş’ın avucunun içinden kayıp gidebilir.
Geriye ne mi kalır?
Ulusal Güçler…
Yani Ahmet Kaşif, Hasan Taçoy ve arkadaşları…
Yani Eroğlu’nun DP içindeki kolu…
O kol Saray tarafından bir çekildi mi geriye, o zaman kala kala Serdar Denktaş ve belki bir-iki adamı kalır DP’de…
Ya da Denktaş’ı da temizleyip siyaseten, birleştirirler UBP ile DP-UG’yi…
Alın size ‘Serdar Denktaşsız UBP-DP-UG’!..
Çok mu abartılı geldi size?
Emin olmayın!..