Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Salahi Şahiner’in babası öğretmenim, annesi akrabamdır…
Çok çalışkan ve çok üretken bir aile…
Babası Nevzat hocamın ve annesi Kamer ablanın ellerinden öperim…
-*-*-
Sevgili Salahi Şahiner, “UBP-DP-YDP hükümetinin ülkedeki yabancı sermayeye yasadışı imtiyazlar sağladığını” öne sürdü…
Hatta “öne sürmedi”, vurguladı!
Salahi vekilim, hükümete, “yasa tanımazlık, usulsüzlük ve rant” konusunda suçlamada bulundu.
-*-*-
“Hükümetin, Meclis’te T&T Direktörü Emrullah Turanlı’nın şirketinin temsilcisi gibi davrandığını” ileri süren Şahiner, “Hükümet yetkililerinin Meclis kürsüsünden yaptığı açıklamaların, hem bir itiraf hem de yasadışı vergi affına kılıf arayan yabancı şirket temsilcilerini andırdığını” iddia etti.
-*-*-
İlgili haberlerden alıntı yapıyorum; “… Yürürlükteki mevzuata, imzalanan sözleşmelere ve halktan gizlenmeye çalışılan Bakanlar Kurulu kararlarına göre hiçbir şekilde vergi bağışlanması getirilemeyeceğini” ifade eden Salahi Şahiner, T&T şirketinin üstleneceği sorumlulukların, “Ercan Havaalanının İşletme Hakkının Devredilmesine İlişkin İhale Şartnamesi”nde, ardından ilgili şirketle imzalanan sözleşmelerde ve eklerinde açık bir şekilde yazıldığını belirtti.
-*-*-
CTP Milletvekili Şahiner, ihale şartnamesine göre yapılması gerekenleri de tek tek saydı…
Bu sayılanları eminim herkes çok kolay bulup okuyabilir…
İnternet teknolojisi bu konuda bize büyük kolaylık sağlıyor…
-*-*-
Şahiner soruyor; “… 150 TL için asgari ücretlinin boğazına sarılan, maaş kesintisi için kamu çalışanlarının yakasına yapışan, bu ülkede var olmaya çalışan üretici, esnaf, sanayici ve özel sektöre ek vergi mükellefiyetler getiren hükümet, acaba buradan elde ettiği geliri T&T’ye mi peşkeş çekecektir? Ya da peşkeş çekilmesi için kılıf mı aramaktadır?”
-*-*-
Buraya kadar bir sıkıntı var mı?
Yok!
Şahiner’e yüzde yüz katılıyorum…
-*-*-
Avrupa gazetesi, dün bu konuyu manşetinden verdi ve “Vergi affı Tayyip’in talimatı mı?” diye sordu…
Asıl mesele buradadır…
-*-*-
Çünkü, Salahi Şahiner de bu ülkedeki tüm vekiller de gayet iyi biliyor ki, bu konu bir “dayatma”dır!
Bizzat TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin de “hazır bulunduğu” bakanlar kurulu toplantısında bu konunun gündeme getirildiği ve kabineye “talimatın iletildiği”ni herkes, ama herkes çok iyi biliyor!
-*-*-
Turanlı mı?
Zerre kadar suçu yok!
Hatta alkışlıyorum, daha çok konuşmasını rica ediyorum…
“Elimde olan siyasiler” listesini açıkça bize de bildirmesini diliyorum…
-*-*-
Biliyor musunuz; Şahiner’in “yarım” da olsa dile getirdiği ve hükümeti suçladığı bu mesele; çok açık bir “KKTC Gerçeği”dir…
Ana muhalefet, “açık işgal, açık sömürge” diyememektedir!
Bu durum “ayrı bir acı”dır!
-*-*-
Bakanlar Kurulu toplantısına katılıp, başbakan ve kabine üyelerine talimat “ileten” bir Büyükelçi söz konusudur ki bunun adı “işgalcilik” ya da “sömürgecilik” değilse, buyurun, söyleyin nedir?
KKTC’li siyasileri avucunda tuttuğunu söyleyen bir Türkiyeli yatırımcı söz konusudur!
Kire bakar mısınız?
“Dört yılda bitecek” denen ama neredeyse 24 yılda bitirilip bitirilmeyeceği “muamma” olan bir havaalanı bulunmaktadır!
Ve kimse hesap da soramamaktadır!
-*-*-
KKTC’de hem Cumhurbaşkanı hem de bakanlar kurulu, M.K. adlı bir Türkiyeli memurun mutlak kontrolündedir…
Yine kimseden tıs çıkmamaktadır!
-*-*-
Kontrolörlüğü müydü, denetimi miydi neydi; bu havaalanının bir şeyleri için 14 milyon TL rüşvet talep ettiği iddia edilen bir adamın şu anda “bakan” olması durumu ortadadır! Ombudsman raporlarına kadar yansıyan bir durum…
Eski bir müsteşarımızın çok iyi bildiği bir mesele…
Emrullah ağanın konuşması halinde, kusmuk içinde kalabileceğimiz gelişmeler!
-*-*-
Bütün bunlar ne midir?
Egemen eşit devlet!
Ersin abim öyle diyor!
N’aaapsıııın!
-*-*-
Depremzedelere yardım kesintisi mi demiştiniz?
Emrullah abi ödesin; değilse Ombudsman raporlarında adı geçen rüşvetçi bakanlardan kessinler; o da olmazsa, zaten başlı başına bir deli saçmalığı olan “egemen eşit devlet” iddiasının örtülü ödeneğinden aktarsınlar!
O da olmazsa, külliyeyi satın!
En basit ifadeyle, “hırsızlar ödesin” derim ve bir kuruş vermem!
Vermeyin!
Polisin komplosu mu, vicdan mı, adalet mi?
Bir insan eğer yasalar kapsamında “suç” olarak kabul edilen bir “fiili” gerçekleştirirse kesinlikle cezasını çekmelidir…
-*-*-
Kıbrıslı bir iş insanı…
Sanırım benden bir yaş küçük…
Hayatımda en çok üç ya da dört kez gördüğüm, bir kez meyhanede aynı masada yer aldığım, kardeşlerini daha iyi tanıdığım biri…
Kim olduğu önemli değil…
-*-*-
Lefkoşa’da bandabuliyada hamallık yaparak iş hayatına başladığını ve şu anda ülkenin sayılı zenginleri arasına giren bir “patron” olduğunu biliyoruz…
-*-*-
Vahşi kapitalizm denen sistem içerisinde ve değil yasa, Anayasa bile tanımayan bir “katakullik devlet” yönetiminde, bu kişinin şu anda geldiği nokta kesinlikle bir başarı öyküsüdür…
-*-*-
Gerek alacak - verecek konularında gerekse “başka” konularda aleyhine dava olduğu zaman, herkes gibi izlemekteyim…
-*-*-
Efendim “tefeci”dir!
Efendim “canımızı yaktı”!
-*-*-
Dediğim gibi, “yasadışı”lık varsa, “suç” varsa, sokun içeri!
En küçük bir sıkıntım da yok!
-*-*-
İki bankaya üç borcum var…
İki bankanın yöneticileri de bana bu üç borcu zorla vermedi!
Hatta zorlayarak alan benim!
Kimse, kimseye zorla borç para vermez…
Aklamak amacıyla söylemiyorum ama bu konuda “iğne ve çuvaldızları dikkatli kullanmak zorundayız” diyorum!
-*-*-
Bu kişi, şu anda yanında 600 kadar insanın çalıştığı da biridir…
-*-*-
En başta da belirttiğim gibi; suçu varsa, yargı suçlu bulursa tabii ki cezasını çekecektir…
Yargı ne derse, odur…
-*-*-
Seversiniz, sevmezsiniz, haklı bulursunuz veya bulmazsınız konu “vicdan” konusu değildir…
Konu, “adalet” konusudur…
Ve bu iş insanını yargıda savunanlara göre ortada “ciddi anlamda polis komplosu” ya da bazı belgelere baktığım zaman, sade bir vatandaş olarak bana göre “çok daha ciddi anlamda polis hatası” vardır…
-*-*-
Konu zaten “vicdan” olmamalıdır…
Özellikle ağır ceza kapsamındaki “belgede sahtecilik” iddiası “vicdan” yapılacaksa, ne acıdır ki polisimizin “günlük” gibi tutmak zorunda olduğu “iş cetveli”; bu kişinin değil, doğrudan Polis Genel Müdürlüğü’nün “suçu”; hatta “yüzüne gözüne bulaştırması” haline gelir…
KKTC’yi “kesin tanıyacağı” söylenen ülkelerin en başında Pakistan gelir… Tam da “tanısa ne olur, tanımasa ne olur” cinsinden bir ülke… Yaklaşık 220 milyon nüfusu olan Pakistan'da, ülkenin Büyük Britanya'dan bağımsızlığını kazandığı 1947 yılından bu yana hiçbir hükümet bir yasama dönemi boyunca iktidarda kalamadı. Geçen sene koltuğu kaptıran İmran Han, geçen 76 yılda güvensizlik oyu ile devrilen ilk başbakan oldu. Ordunun yönetime darbe ile üç kez el koyduğu Pakistan'da, bağımsızlıktan bu yana geçen sürenin yarısı askerlerin iktidarında geçti. Pakistan'da eski başbakan İmran Han (fotoğraf) ile yeni hükümet arasında uzun süredir yaşanan iktidar krizi tırmanıyor. Han, bir mahkemeden kendine ulaşan celp üzerine ifade vermek üzere başkent İslamabad'taki mahkemeye gitti. Han'ın, söz konusu mahkemenin tutuklanmayacağına dair güvence vermesine rağmen, destekçilerine tutuklanabileceğini söylemesi üzerine mahkeme önüne gelen çok sayıda destekçisi ile polis arasında yer yer şiddetli çatışmalar yaşandı…