İki yıl önce Amerika Birleşik Devletleri'nde yayalaştırma hareketinin ekonomiye etkisi ile ilgili bir araştırma yapıldı. Araştırma yıllardır kentsel tasarım uzmanları tarafından tartışılan bir konu üzerine odaklanıyordu: Yaya güzergâhlarının kente etkisi nelerdi? Ekonomik ve sosyal boyutta nelere katkı sağlıyordu?
Washington Üniversitesi ve ABD’nin en büyük emlak şirketlerinden biri olan LOCUS şirketi bu araştırmada beraber çalıştı. Yaya güzergâhlarının eğitim ve ekonomi ile ilgili bağlantısını analitik bir şekilde ortaya çıkartılıp bir seri Amerikan şehri için hesaplar yaptı. Hedef ortaya çıkacak bulguları kullanarak ülke genelinde daha sağlıklı kentler yaratmanın yöntemlerini aramaktı.
Bizler böylesine gereksiz (!) harcamaların sebebini anlamasak da, araştırmayı yapanlar ciddi bulgulara ulaştı. Öncelikle her kentte yürünebilecek yaya güzergâhları haritalanmıştı. Ardındansa bu güzergâhların değişik bölgelerdeki emlak değerine etkisi hesaplandı. Buna ek olarak kentin sosyo-ekonomik haritası da bu bilgiler ile okunmaya çalışıldı.
Çalışmaların ışığında özellikle yayalaştırılmış, yaya kullanımına uygun hale getirilmiş bölgelerin etrafındaki gayrimenkullere ciddi oranda katma değer eklediği ortaya çıktı. Özellikle yürünebilen bulvarların bölgedeki ticareti canlandırdığı analitik bir şekilde ortaya koyuldu.
Yani kısacası, yıllarca kentsel tasarımcıların iddia ettiği gibi yayalaştırma adımlarının bölgelerdeki emlak, ticaret ve ekonomiyi canlandırdığı bu çalışma ile kanıtlandı.
--------------
Peki, bu bilgiler bize ne açıklıyordu? Doğru ya, bizler sadece 60 bin kişilik yarım bir Lefkoşa’da yaşıyorduk. Kent bile değildik belki, ölçeğimiz büyük bir kasabayı andırıyordu daha çok. Böylesine analitik ve keskin bulgular bizi nasıl etkileyebilirdi?
Bizi etkileyeceği kısımların örneği yeşil hattın hemen öteki tarafında mevcuttu. Yayalaşmış bir Ledra Caddesi vardı ve Makarios Bulvarı'ndaki ticaret yavaş yavaş bu caddeye doğru kaymıştı.
Bir zamanlar şehrin en önemli ticari aksı olan Makarios Bulvarı'ndaki dükkanlar, ekonomik düşüşün de etkisiyle teker teker Ledra Caddesi'ne taşınmaya başladı. Yayaların rahatça yürüyebildiği, kentlinin tarihi yapılar ile iç içe kahvesini içebildiği bu yol önceleri ekonomik ihtiyaçtan dolayı Makarios Bulvarı'na alternatif olabilmişti.
Zaman içinde durum değişti. Makarios Bulvarı, Güney Lefkoşa’nın ticaret merkezi unvanını yayalar için dönüşmüş Ledra Caddesi'ne kaptırdı. Ledra Caddesi yayaların rahat dolaşımıyla ve sokağında sağladığı atmosferiyle Güney Lefkoşa’nın can damarı olmayı başardı.
--------------
Bu caddenin devamı olarak çalıştığımız Arasta ve Asmaaltı sokaklarımızdaki yayalaştırma, aynı düşünceyi savunarak atılan bir adımdı. Mustafa Akıncı’nın belediye başkanlığı zamanında ilk adımı atılan ve 2013 yılında ise ikinci adımı ile geliştirilen proje bölgeye ciddi anlamda bir canlılık katmayı başardı.
İlk adım Arasta bölgesini yürünebilir bir çarşı haline getiriyordu. İkinci adım ise Selimiye Meydanı'na bağlanan güzergâhın yayalaşmasını tamamlıyor ve Asmaaltı ile bölgenin geceleri de yaşamasının önünü açıyordu.
Evet, farklı bir fonksiyon ve ticaret yapısına sahipti bu sokaklarımız. Evet, nüfus yoğunluğumuz ve altyapımız farklıydı Güney'deki örnekten. Ama iki sokak da yayalaştırmanın ticari etkisini yaşadı ve iki farklı dönemde bölgeye ekonomik canlılık katmayı başardı.
İkinci adımda tek eksik kalan hizmet, fonu hazır olan altyapı ve parke kaplama inşaatını belediyenin tamamlayamaması oldu. Bu konuda ihaleye çıkılsa da, bölgenin ekonomik canlanmasını kat kat artıracak parke aşaması bir türlü başlayamadı.
-------------
Son olarak bahsedeceğimiz örnek ise Dereboyu Caddesi'dir. Kuzey Lefkoşa’nın tartışılmasız ticari merkezi olan bu yol, uzun bir zamandır yayaların ihtiyacına hizmet veremiyor. Devamlılığı olmayan, yer kaplama malzemesi birbiriyle tutmayan ve genelde arabalar tarafından işgal edilen kaldırımları yayalara yürüyebilecek alan yaratamıyor.
Derenin diğer yanındaki araç yolu ise artık bize kaçıramayacağımız bir fırsat sunuyor. Özellikle Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın yolu açmak için yeni bina şartından vazgeçmesi ise bu adımın önünü açıyor. Artık bu değişim sağlanması için tek yapmamız gereken derenin diğer yanında, yol ile askeri bölgeyi ayıracak bir duvar yapmak. Dahası bu duvarın kendisi, yerleştirilebilecek birkaç reklam panosu ile maliyetini karşılayabilecek potansiyele sahip.
Mevcut haliyle yürüme imkânı tanımayan Dereboyu ise şu anda bile güçlü bir ticari merkez olarak çalışıyor. Bu ticari merkez artık tek yola dönüşerek 4 metre genişliğinde kaldırımlara sahip olabilir. Böylece cadde yayaların rahatça kullanabileceği bir bulvar olarak hizmet verebilecektir.
Ve eğer ABD’de yapılan araştırma biraz bile doğruysa, böylesi bir değişim Dereboyu’ndaki ticareti güçlendirme, ekonomiyi canlandırma ve Lefkoşalıya yaşanabileceği bir cadde sunma potansiyeline sahiptir.
Bunu başarmak içinse ihtiyacımız biraz niyet, biraz çalışma ve bolca VİZYON.